Av. Ali Kahya'nın şahsi web günlüğü. Geziler, düşünceler, siyaset, hukuk, aklıma ne gelirse 2005'ten bu yana yazıyorum.
31 Aralık 2006
30 Aralık 2006
Bayram(lar)
Evet, hepsi!
Bayramımız bayram olsun.
28 Aralık 2006
Farklı Blog Tasarımı
24 Aralık 2006
Çeşm-i Cihan
Adaşım Fatih Sultan’ın “Çeşm-i cihan bu olsa gerek.” İltifatına mazhar bu şehir İstanbul’a 5-6; Ankara’ya 3-4 saat mesafede olması hususan hafta sonları, hassaten de Ankaralılar’ca ziyaret akınına uğranmasını sağlıyor. Tabi günü birlik turlar da bu akına katkıyı ihmal etmiyor. Şehirde fiyatlar turistik bir yer için orta şeker denilebilir. 20 ila 60 ytl arasında pansiyon ve otel olanakları barınma sorununuzu; ortalama 5-10 liraya da lokantalar gıda ihtiyacınızı karşılıyor.
Bana kalırsa Amasra’ya yazın, günü birlik geziler için gelmeli. Bu sayede kalacak uygun yer arama derdinden kurtularak şehrin tadını çıkarmış olursunuz.. Kışın zaten tam bir sukunet şehri. Güzel, güneşli geçen sonbahar ya da kış günlerinde kısa metrajli tatillerinizi geçirebileceğiniz sakin ve şirin bir ilçe. Kısa tatiller diyorum çünkü şehir küçük, özellikle de kışın, sosyal aktiviteler kısıtlı olduğundan çabuk sıkılabilirsiniz.
Tefekkürü ziyade bir seyehat temennisiyle…
Yapmadan Gelme
• Mendirek’in ucuna kadar bir yürüyüş yapmadan.
• Boztepe’ ye çıkıp manzarayı izlemeden
• Tekne turu yapmadan.
• Belediye’nin fırınından sabah erkenden simit alıp deniz kenarında yemeden.
• Hamam kafeye girmeden.
• Hediyelik eşya çarşısını gezmeden gelme…
23 Aralık 2006
Gökçeali Köyü
21 Aralık 2006
Fikrim Geldi
Son günlerde acıktığımda ilk aklıma gelen tad Turkish Pizza. Domino's Pizza'ya içim ısınmazdı. Bu taddan sonra vaz geçemez oldum.
Güzel bir golü güzel bir anlatımla dinlemek istersem de Ronaldinho'nun şu golünü izliyorum. Gerçi bazı yerlerini anlamıyorum ama bu konuda da Emir Can Hocamızın yardımını talep ediyoruz.
19 Aralık 2006
Cumhurbaşkanlığı Anketi
Benim kuşağımın hatırladığı seçimler eskilere nispeten daha rahat geçmişse de 7 yıllık süresi dolmaya 1 yıl kala spekülasyonları başlar. Oysa Anayasa'nın 101 ve 102. maddeleri Cumhurbaşkanında olması gereken vasıflarla nasıl seçileceği hakkında detaylı bilgileri verir. Demokrasiyi hazmedebilmiş her kişi ve kurum bu maddeleri bir defa okusa problem kalmayacak.
Ben de bir süredir bir anket düzenledim. Ankette saydığım bazı isimler Anayasa'nın ilgili hükümleri uyarınca Cumhurbaşkanı seçilemiyor da olsalar ben o isimleri de koydum. Neticede Cumhurbaşkanı seçmeye muktedir bir güç ya da sayı Anayasa'nın o maddelerini de değiştirmeye yetecek bir güç ve sayıdır. Ankete katılanların % 16'sı gönlümde başka biri var demiş. Doğrusu ben o seçeneği tıklayanların gönüllerinde kim olduğunu öğrenmek isterim. İşte fırsat, buyrun, burada paylaşalım; isimleri ve fikirlerimizi...
17 Aralık 2006
Yevm-i Firak
Bana bakarak gülümseyen gözlerde bir hüzün kendini hissettirir oldu. En önemlisi de artık annem daha duydusal yaklaşır oldu. Sohbetlerimizde durup dururken arada göz dolmaları falan. Sedece annem olsa.. herkesde bir farklılık vardı. Sanki ben yanlarındayken beni özlüyorlardı. Neyse dedim, durumu görmezden gelip ekmek elden su gölden yaslan yastığa bak keyfine döneminin tadını cıkarmaya devam edeyim dedim ama nafile, etrafımdakilerin gözlerinde gittikçe artan o ifade izin vermedi. Ne yalan söyleyeyim iki üç gün kala, liseden bu yana aileden ayrı olan ben dahi biraz duygusalımsı havalara girdim.
Ne oluyor derken biletimin üstünde yazan tarih geldi de çattı. 11.08.2006 O gün bir başkaydı. Bahçedeki ağaçlar, hava, yudumladığım çay, kopardığım ekmek en önemlisi de baktığım gözler farklıydı. Açıkcası ben de bir başkaydım. Rüya gibi düşündüğüm gün gerçekten gelmişti. Gerçi alışkındım uzaklara gitmeye, biletlere. Ama bu başkaydı. Bir kere benim biletlerimde gideceği yer İstanbul yazardı, bunda ise İzmir. Son saatler derken son dakikalar.. Aile, annem babam, büyükler, halalarım, yengem, kuzenler falan.. e artık alalım çantayı diyorum. Benden önce alan eller oluyor. Vedalaşma da başlamış oluyor.
Ulu çınarlardan dedeciğim gururla karışık sulu gözleri, diğerlerinin dualara karışan elvedaları.. Anneciğimin bir selin habercisi dolmaya başlayan gözleri. Ama babamın tanımlayamadığım sessizliği. İlk defa bu haline tanık olmanın şaşkınlığıyla tanımlamaya çalıştığım hüzünlü sessizliği. Ve tabi birisi. Kalabalık içerisinden bir ses. Gözlerine bakmaya cesaret edemediğim bir ses içerisine bir çok duyguyu yoğunluğuyla barındırarak "allahasmarladık" diyor. Artık başlıyot yolculuk. Aarkama bakmaya yüzlerce metre ilerde cesaret edebildiğim yolculuk, İzmir Er Eğitim taburuna giden yolculuk...
14 Aralık 2006
Tebdil-i Mekan
Yaşlı anne- babasını evinde onun için yaptırdıkları küçük bir odada hayatta iki vazgeçilmezi belki de tek zevkleri olan sigara ve çayı ile gününün ekserisini bu odada geçiren bir insan. Belkide biri yalnızlığına biri de bilmediğimiz sıkıntılarına iyi geliyordu o iki vazgeçilmezi. Hatırlarım da eline geçen parayla bize aldığı lokumu, inanın o lokumun tadını tatlılarıyla meşhur yerlerde dahi bulamadım. Belki de bu unutulmaz tad onu bütün servetiyle almasındaki samimiyetin katkısıylaydı.
Ömrümde bir kez sinirli gördüm onu. Henüz küçüktüm o zaman. Ama hatırlıyorum da o halinde dahi babamın, yani abisinin müdahalesiyle dinivermişti o denizin taşkınlığı. Bu yönüyle çogu insandan daha akıllı olduğunu söyleyebilirim.
Ve şimdi gitti. Sıralamayı hiçe sayarak, daha ana, baba, abileri dünyanın çileleriyle uğraşırken , sessizce vatan-ı aslisine; dostun, yar'ın, ceddin yanına gitti. Uğurlar ola amcacığım. Tekrar görüşmeyi beklesem de görüşme zamanını bilemiyorum. Belli mi olur, belki yarın belki de yarından da yakın.
12 Aralık 2006
10 Aralık 2006
Lazlar
- Dönüş uçağımın 19:55'te olduğunu söylediğim laz, "tamam, o uçak 20:30'da kalkacak demektir. Yetişirsin sen, hiç merak etme" diye ısrar etti.
- Hopa'dan Trabzon'a dönerken otobüste film koydu laz muavin. Benim ilgimi çekmeyen bir filmdi ve sesimi çıkarmadım ama onlarca yolcu yaklaşık yarım saat sessiz film seyrettiler.
- Rize'den geçerken bir şey dikkatimi çekti; otobüs duraklarının reklam panoları otobüsün geleceği istikamete konulmuştu. Bir anda acaba Rize'de trafik akış yönü farklı mı diye düşündüm.
- 25 kuruşkuk gazete için 1 lira uzattım bakkala, bana 1,25 lira iade etti.
7 Aralık 2006
Hopa'da 2 Gün
Hopa küçük bir yer. 2 km uzunluğunda ve denize paralel tek caddesinden başka bir şeyi yok. Hayır, abartmıyorum, caddeyi kesen sokakaları bile yok çünkü cadde üzerindeki binaların hemen ardından yüksek dağlar başlıyor. Caddede sıra ile Tekel bayisi, internet kafe, pide ve döner salonuna rastlanıyor. 4. dükkan tekrar Tekel bayisi ve sıralama aynen devam ediyor.
Saat 16'da akşam oluyor ve olan hayat da duruyor. Gürcistan'a 18 km uzaklıkta olması büyük ahlaki çöküntü yaşatmış. Ancak buna bağlı olarak sınır ticareti çok yaygın.
Ve çay... Bir kafede oturup çay istedim, sallama çay getirdiler. Tabi itiraz edince değişti. Çay merkezinde sallama çayı kabul edeceğimi düşündüler galiba. Ve buranın insanlarının gayretlerine hayret ettim, gıpta ettim; dağ yamacında zor şartlarda 100 metrekarelik alanlara çay ektiklerini gördüğümde memleketim Hatay'da yüzlerce dönümlük düz arazilerde atıl bırakılan onlarca dönümlük kısımları hatırladım.
5 Aralık 2006
Yüksek Yüksek Tepelere
Türkünün sözleri için de lütfen tıklayın.
4 Aralık 2006
Ben Şimdi Askerim
Askerde özlediklerim;Denize nazır bir yerde tavşan kanı sıcacık bir çayın 5 kuruşa içilebileceğini.
1 metre karelik bir nöbet kulübesinde tahta ızgaranın üstünde iki nöbetçinin güzel bir uyku çekebileceğini,
Yakalanma korkusu içinde kılınan namazın tadını,
Olaylara ve insanlara ne kadar sabredebileceğimi,
“burada çakallar aslanlara hükmediyor” sözünün anlamını,
üniversiteyi bitirmenin insanın insanlığına bir şey katmadığını,
TC'de gençlerin genelinin lise mezunu değil; ilkokul mezunu olduğunu...
Bir çaydanlık çayı ortaya koyup arkadaşlarla sohbet ederken çay içmeyi,
odamdaki yatağımı,
pencerenin kenarındaki peteğe oturup dışarıda yağan yağmuru izlerken arkadaşlarla sohbet etmeyi,
İstanbul’u,
Mahmud Amcam’ın kendine has hafif tebessümüyle attığı fırçaları,
özgürce hareket edebilmeyi...