Fuzuli etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Fuzuli etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Aralık 2010

13 Haziran 2010

Apple'a Türk Aşçı

Geçen bir arkadaşımla İphone hakkında konuşurken birden "ben bu telefonu bir türlü beğenemedim" demesi üzerine hayretle "neden" diye sorduğumda "kuru patlıcan dolması yapamıyor" demişti. O sırada aklıma izlediğim bir video gelince "blogumu takipte kal, sana bir video izleteceğim" dedim. İşte o video;



E tabi ne bilsin Apple, bizlerin en az kola kadar kuru patlıcan dolması sevdiğimizi?

5 Kasım 2009

Steaua Bükreş

Benim küçüklüğümden bu yana hemen her yıl bir Türk takımı Steaua Bükreş isimli futbol takımıyla karşılaşır. Bu takımın ismi ise her zaman kafamda soru işareti oluşturuyor? Mesela canlı yayında spor haberini sunan spiker takımın isminin baş harfini yazıldığı gibi S harfi ile telaffuz ederken aynı haberin detayını sunan bant kaydındaki spiker Ş harfi ile anıyor takımın adını. Hangisi doğru?

Birileri bende oluşan bu kafa karışıklığını giderse ne iyi olur?

5 Ağustos 2008

Ayakkabı sevdası

İsim vermek elbette doğru olmaz ama özellikle bayan blogcular arsında alış-veriş çetelesini günlüklerine taşıyan, bu alış-verişlerinden de özellikle ayakkabı koleksiyonlarını okurlarıyla paylaşanların sayısı pek de azımsanacak durumda değil. "Dayınımiyeceğim, mutlaka alıciğim" diye başlayan, hatta "eşim ne dersen desin"i de ekleyen blogcuların duygularını biraz da ben yaşayayım dedim, bildiğim ayakkabı markalarını çevirimiçi gezmeye koyuldum.

Neticede fotoğraftaki ayakkabıyı görünce, bir anda kendimi o blogcular gibi hissettim ve "işte" dedim, "o his galiba bana da geldi. Eşime bile söylemeden bu ayakkabıyı almalıyım, dayınımiyeceğim." Hakikaten insanın alası da geliyor, değil mi?

Malum, Filipin Kraliçesi Imelda Marcos'un 5000 çift ayakkabısı olduğu söylenir. Bizim derdimiz onun yüzde biri için bile değil.

Ayakkabı için detaylı bilgiye ulaşmak isteyenler linki tıklayabilir.

13 Mayıs 2008

Toplu mail

Aşağıdaki maili 60 saniye içinde 1200 kişiye göndermem gerekiyormuş, ben de bunu en kolay burdan yapabilirim dedim, buraya alayım da nasıl olsa günün birinde 1200 kişiye ulaşır diye düşündüm.

------------------------------------

Bu zamana kadar bana zincir e-posta gönderen tüm dost ve arkadaşlarıma teşekkürü bir borç bilirim;

Sayelerinde tuvalet temizlemekte kullanıldığı öğrendiğim kolayı içemez oldum.

Aids virüsü taşıyan iğneler kıçıma batar korkusuyla sinemaya gidemez oldum.

Deodorantlar kanser yapıyor diye sayelerinde artık bir domuz gibi kokmaya başladım.

Telefon hattımı kullanıp bana borç takarlar korkusuyla telefonlara da cevap vermiyorum.

İçinden fare ya da fare zehiri çıkar diye hiçbir kutu içeceği içmiyorum.

Çok sevdiğim içkime ilaç koyup beni uyuturlar,organlarımı çalarlar ve buz dolu bir küvetin içinde uyanırım diye bana yaklaşanları da tersliyorum.

Neyim var neyim yoksa satıp hastanede yatan ve büyük ihtimalle ölmek üzere olan çocuklara yatırmayı düşünüyorum.

Mail listesine katılırsam alacağım söylenen para, bilgisayar, cep telefonu ya da gezileri beklemekten de evden dışarı çıkamaz oldum.

Tuz Gölü'ne Konya'nın katkılarından dolayı yemeklerim tuzsuz tatsız.

Msn paralı olacak; adam yeşerecek mi,sararacak mı beklemekten de gına geldi.

Excel hala ne zaman emekli olacağımızı da bildirmedi.

Bir maili forward etmedim, başıma ne belalar gelecek diye korkuyla beklemekten ruh sağlığımı da kaybettim.

Multipl skleroz olunuyormuş diye diyet ürünleri düşmanıma bile tavsiye etmiyorum.

Yerli malı kullanacağım derken marketlerde barkodu 869 ile başlayan ürünleri aramaktan da gözlerimin biraz daha bozulduğunu farkettim.

Sevgili dost ve arkadaşlarımdan gelen; 'lütfen okuyunuz', 'çok önemli', 'aman virüse dikkat', 'bilmem kim para dağıtıyor', 'en az beş kişiye yolla', 'inanmadım ama doğruymuş', 'kişiliğini test et', 'tıkla para yolla, tıkla yardım et', 'bilmemkim seni gözetliyor', 'bilmem kime mail at, haddini bildir', 'onu yeme bunu ye' şeklinde başlayan kerameti kendinden menkul, nev'i şahsına münhasır bu mailler sayesinde hep beraber 'kafayı çizme'ye ne kadar yakın olduğumuzu da müşahade etmiş oldum.

ŞİMDİ: Eğer bu maili 60 saniye içinde 1200 kişiye göndermezsen; Bilesin ki bir kuş sabah akşam kafana pisleyecek ve hayatı sana dar edecektir.

Bir dost...

24 Ocak 2008

8 Nisan 2007

Avukat, Doktor ve Papaz

Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş;

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarfettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış;

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş;

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.

3 Nisan 2007

Uluslararası Davranış Biçimi

Değişik ülkelerden gelmiş insanlar, aynı masada, birer bardak kola ısmarlarlar. Kolalar gelince bakarlar ki, her birinin bardağında bir kara sinek var;

İsveçli; aynı bardakta yeni kola getirilmesini ister.
İngiliz; yeni bardakta, yeni kola ister.
Finlandiyalı; sineği bardaktan alır ve kolayı içer.
Rus; kolayı sinekle içer.
Çinli; sineği yer, fakat kolayı içmez.
Yahudi; sineği yakalar ve Çinliye satar.
Yunanlı; kolanın üçte ikisini içer ve yeni kola ister.
Norveçli; sineği yakalar ve yem olarak kullanmak üzere balığa çıkar.
İrlandalı; sineği ezerek kolaya karıştırır ve İngiliz'e ikram eder.
İskoc; farkında olmadan kolayı sinekle içer, sinek boğazına takılınca, "Allah
kahretsin şimdi içtiğimi kusacağım!" der.
Amerikalı; lokantaya tazminat davası açar ve 65 milyon dolar tazminat talep eder.

Peki Türkler ne yapardı acaba?

29 Mart 2007

Altın Çatal

Malum bir kaç gündür Arap Birliği Zirvesi vardı S.Arabistan'da. Bu Arap Birliği her toplandığında aklıma yıllar önce dinlediğim bir fıkra gelir. Her ülkenin üzerine atfedilen bir özelliği vardır ya, Arap ülkelerinin bazıları için de bu tür özellikleri vardır denir. Cimri, hırsız, zengin, kahraman gibi...

Fıkra şöyle;

Yine bir Arap Birliği Zirvesi yapılır S.Arabistan'da. Liderler saatler süren toplantılar neticesinde yorulmuşlardır ve Suud kralı misafirlerin şerefine bir yemek verir. Tabi petrol zengini olan S.Arabistan kralı ev sahibi olunca normal olarak çatal bıçak vs. altındır. Mısır lideri Hüsnü Mübarek'in gözleri parlar birden ve etrafındakilere çaktırmadan bir çatalı cebine koyar. Bunu sadece hemen yanı başında oturan Suriye lideri Hafız Esat farkeder. Yemekler yenir ve sonunda Hafız Esad ayağa kalkıp liderlere şunu söyler;

- Hepimiz zihnen çok yorulduk. Hem eğlenelim hem yorgunluğumuzu giderelim diye size kısa bir gösteri yapacağım, der.

Ve masadan aldığı bir altın çatalı tutarak;

- Şimdi, gördüğünüz bu çatalı ben cebime koyacağım ve Hüsnü Mübarek kardeşimin cebinden çıkaracağım, der ve altın çatalı kendi cebine koyup Hüsnü Mübarek'in cebinden çıkarır.

Evet, günün anlam ve önemine binaen bugün bu fıkra aklımıza geldi.

19 Şubat 2007

Teşekkür!

24 adet mahbub ziyaretçim;

Cümlenizi muhabbet ve hürmetle selamlıyorum efendim. Hassaten blogumu yevm içinde bir kaç def'a ziyaret zahmetinde bulunarak beni şerefyab eden 4 ziyaretçim, sizleri daha bir hararetle kucaklıyorum.

Tul-u zaman oldu, dikkatinize arzettiğim
ankete iştirak ederek beni fevkalade mesrur eylediniz.

İlk def'a ziyaret ettiklerini beyan eden 8 arkadaşımızın ziyaretlerinin devam edip etmediği tarafımca maruf olmasa da onlara da muhabbetlerimi takdim ederim.

29 Ocak 2007

Halimize Şükredelim



Adam koskoca Dünya Bankası başkanı. Ama çorapları delik. Halimize şükredelim. Bir bankamız yok ya da bankanın başında değiliz ama hiç olmazsa çorabımız delik değil.

21 Aralık 2006

Fikrim Geldi

Reklam şirketi kim bilmiyorum ama harika bir film yapmışlar. Turkcell'in son reklamını gördüğümde en önemli işlerimi bile yarım bırakıp izliyorum. İzlemek için buyrun.

Son günlerde acıktığımda ilk aklıma gelen tad
Turkish Pizza. Domino's Pizza'ya içim ısınmazdı. Bu taddan sonra vaz geçemez oldum.

Güzel bir golü güzel bir anlatımla dinlemek istersem de Ronaldinho'nun
şu golünü izliyorum. Gerçi bazı yerlerini anlamıyorum ama bu konuda da Emir Can Hocamızın yardımını talep ediyoruz.