Av. Ali Kahya'nın şahsi web günlüğü. Geziler, düşünceler, siyaset, hukuk, aklıma ne gelirse 2005'ten bu yana yazıyorum.
22 Eylül 2014
İşte bunlar hep...
4 Nisan 2014
Camiler ve cemevleri
6 Mart 2014
Tahta Kılıç

3 Mart 2014
Rahmet
11 Ocak 2013
Faizden Anladığımız?
9 Ağustos 2012
Çocuk ve Cami
2 Ağustos 2012
Beyazıt Camiinde Teravih
3 Kasım 2010
Hayrettin Karaman Hoca'dan güzel tespitler
7 Mayıs 2010
Fatih Kaya Hoca
Videoyu izleyemeyenler için ilgili link.
(Not: Ne videonun ne de linkin çalışmadığını fark ettim bugün. En güzeli googlea yönlendirmek galiba. Buyurun. - 26.07.2012)
15 Kasım 2009
Kurban "keselim"
8 Mayıs 2009
Örnek Cami
17 Nisan 2009
Acaba minareler...?
27 Eylül 2008
Cenaze namazı
16 Eylül 2008
Beş maddede düşüncelerim
- Başbakanın muhalefet boşluğunda bir medya grubunu kendisine muhalif partiymiş gibi görüp muhatap almasını, her hafta yeni bir açıklama yapmasını tasvip etmiyorum.
- Deniz Feneri Derneğinin bir kaç kişi yüzünden yaptığı iyiliklerinin unutulmasına gönlüm razı olmuyor. Fakat buna neden olanların da bu iyilik hareketinin aksamasına neden olan medyanın da o derneğin yardımlarıyla ayakta durabilen insanların ahına dayanabileceklerini pek sanmıyorum.
- Eyüp Camii etrafını iftar vaktinde piknik alanına çeviren insanları ne kadar anlayışla karşılamaya çalışsam da yapamıyorum.
- İftar çadırlarının ilk çıktığı dönemlerdeki işlevini tamamladığını, artık günlerin uzaması ile bunlara ihtiyaç kalmadığını, bunun yerine kumanya dağıtımı gibi daha mantıklı bir yöntemin uygulanmasının doğru olacağını, iftar çadırlarının eğlence merkezlerine dönüştüğünü düşünüyorum.
- Sultan Ahmet Camii ve sair diğer benzer alanları panayır alanına çeviren, içerde teravih kılınırken avluda konser proğramı yapılmasına göz yuman anlayışı da kınıyorum. Ramazan ayının içinde sadece oruç kaldı, gerisi boşaltıldı.
30 Ağustos 2008
Cüzzamlı haşemalılar
Gerçekten de yazı okunduğunda yazarı Balçiçek Pamir taktir ediliyor. Neticede yazar kötü bir şey yazmamış, aksine kendi ifadesi ile; “ait olduğunu hissettiği topluluktan” çok farklı ve hoşgörülü yaklaşmış ve bunu ben de taktir ettim.
Benim asıl konum ise şu; yazıda üç örnek var, Bodrum'da haşemalı 2 bayan (ilk defa gitmişler Bodrum'a), İstanbul Kemerburgaz'da bir site sakininin annesinin başı kapalı olması ve İstanbul Levent'te bir İtalyan restoranına giden bir çift (bayanın başı kapalı).
Haşemalı 2 bayanın Bodrum'da ne işi var diye sorsam eminim şu soru ile karşılaşırım; “ne yani, haşemalıların yaşam hakkı yok mu?” Var, var olmasına var da, kendisine yakışacağı şekilde bir yaşam hakkı var. Yok öyle kafasının estiği yere gitme lüksü. Çarşamba'da mini etekli gezince rahatsız olmuyor musun onu giyen bayandan? Ya da cami ve civarlarında bu kıyafetle dolaşanlar rahatsızlık uyandırmıyor mu? Herkes kendisine yakışanı yapıyor. Jet Fazıl'ı boşuna mı tebrik ettik daha önceki bir yazımızda; artık dünya kadar alternatif tatil önerileri varken kala kala Bodrum mu kaldı gidecek yer? Kaldı ki İslam'da erkekler için olduğu kadar kadınlar için de bakılması haram olan görüntüler vardır. Detayını Ahmet Hakan eminim anlatır ancak şu kadar ki Bodrum'da plajda denize girmek kadın ve erkek tüm Müslümanlar için doğru karşılanmaz ve zaten bundan dolayıdır ki haremlik selamlık plajlar ve havuzlar çıkmıştır ortaya. Haşemalı iki kardeş ya bu durumdan haberdar değillerdir ya da amaçları başkadır diye düşünüyorum ben.
Diğer iki örneği de benzer kıyaslara konu edebiliriz ancak en dikkat çekici olanla yetinelim biz.
Dinin ve dindarlığın bu kadar yozlaştırılmasındaki temel faktörlerin ne olduğunu da sosyologlarla beraber din alimlerimiz inceleyip raporlasınlar, bizden bu kadar...
4 Aralık 2007
Kurban

İlgili haber için tıklayın.
Gelelim asıl konumuza. Özellikle büyükşehirlerde yaşayanlar için kurban kesmek gerçekten önemli bir problem. Hem bu problemi aşmak, hem kurban sevabını almak istiyoruz. Peki bunların üstüne bir de yardım sevabını eklemek ister miyiz? Elbette isteriz. Öyleyse aşağıdaki linkleri tıklayarak bu imkanları değerlendirelim;
http://www.denizfeneri.org.tr/kurban.aspx
https://www.ihh.org.tr/bagis/?quick=151
http://kurban.kimseyokmu.org.tr/
Ayrıca ürünlerini güvenle tükettiğimiz Danet'in de İstanbullular için ilkini geçen yıl düzenlediği bir organizasyonu bu yıl da tekrar ettiğini öğrendim. Henüz internet sitelerinde bir duyuru yapmamışlar ancak bana gönderdikleri e-postada detaylı bilgilendirme yapmışlar. Adrese teslim kurban organizasyonu yapıyorlar. İsteyenler şirketin 0212-4372106 numaralı telefonundan bilgi alabilirler.
3 Ekim 2007
Zekatmatik
30 Eylül 2007
Ramazan
İçinde bulunduğumuz değerli zaman dilimlerini nasıl geçiriyoruz diye düşünürken önümdeki kitaptan okuduğum şu kıssa birden iftarını açmakta zorlananları getirdi aklıma.
Açlıktan takatı kalmayan biri Peygamberimize geliyor ve durumunu izah ediyor. Peygamberimiz bu zatı gece konaklayacak birini sorduğunda Ensar'dan biri "ben" diye atlıyor ve evine götürüyor.
Evin hanımı "çocukların azığından başka bir şey yok" diyor eşine. "Çocukları avut, sonra da uyut" diyor sahabe. "Yemek için konuğumuzla içeri girdiğimizde bir düzenle kandili de söndür, ona bizim de yediğimizi göster" diyor.
Nihayet çocuklar uyutuluyor, kandiller bir düzenle söndürülüyor, karı-koca aç kalıyor ve misafir doyuruluyor. Ertesi gün Allah Resülü; "Allah, sizin bu gece misafirinize yaptığınızdan pek hoşnut oldu" buyuruyor.
Fakir fukarayı düşünenlere, iftar etmelerine vesile olanlara ne mutlu. İnsana huzur verecek böyle bir ibadeti yapmak için hala 10 günden fazla vaktimiz var.
12 Eylül 2007
Ramazan ve Akşam Ezanı (İftar Vakti)
Bu vesile ile Ramazan ayının hayır ve bereket getirmesini temenni ediyorum.
5 Nisan 2007
Nabi'den
Nabi ile ilgili, 1678 yılında hacca giderken yaşadığı rivayet edilen bir hadise vardır.
Şair, hacca gitmeye niyet eder ve bir kafile ile yola koyulur. O dönemde günlerce süren meşakkatli bir yolculukla ancak menzile ulaşılabiliyordu. Şairin de içinde bulunduğu kafile Medine’ye yakın bir yerde vakit geç olduğu için mola verir. Nabi, mübarek yerlere yaklaşmış olmanın heyecanı ile uyuyamamıştır. Gözleri etrafta gezinirken bir kişinin ayakları kıbleye karşı yattığını görür. Böyle durumlarda çok hassas olan şair, irticalen şu mısraları söyler.
"Sakın terk-i edebden kuy-ı mahbub-ı Huda’dır bu
Nazargah-ı Ilahi’dir makam-ı Mustafa’dır bu "
Terk-i edeb: Edebi terketmek
Kuy-ı mahbub-ı Huda:Allah’ın sevgilisinin beldesi
Nazargah : Bakılan yer
Bu beyti duyan kişi hemen toparlanır, ayağa kalkar. Davranışı kasti değildir ama çok utanır. Bir müddet sonra herkes toparlanır ve yola çıkarlar. Sabah ezanları okunurken Medine’ye yaklaşmışlardır. Fakat hayrete düşerler. Mescid-i Nebi’nin bütün minarelerinden müezzinler sala verir gibi şunları okumaktadır.
"Sakın terk-i edebden kuy-ı mahbub-ı Huda’dır bu
Nazargah-ı Ilahi’dir makam-ı Mustafa’dır bu "
Namazlar kılındıktan sonra kafilede bulunanlar büyük bir şaşkınlık içinde müezzine sorarlar. "Bu şiiri şair Nabi daha bu gece yolda iken söylemişti. Siz nereden biliyorsunuz?" Aldıkları cevap hem enteresan, hem de muhteşemdir. "Peygamber efendimiz (sav) bu gece rüyamızda bize bu beyti öğretti ve sabah ezandan önce okumamızı istedi."