OldTown etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
OldTown etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Temmuz 2023

Karadağ

Karadağ 2023 Kurban Bayramında gerçekleştirdiğimiz Balkan gezimizin yedinci durağı idi. Seyahatimizle ilgili özet bilgi için lütfen tıklayın. Ayrıca yazımdaki her bir görsel ya da videonun açıklaması hemen altında yer alıyor.


Kotor istikametine doğru yol alırken yine sağımızda Adriyatik Denizi bize eşlik etti.


Dubrovnik-Kotor güzergahı sahil şeridinden ilerliyor ama bu sahil şeridi aynı zamanda bir kaç körfezden oluşuyor. 


Bu nedenle körfezi dolaşmak istemeyenler için arabalı feribotlar da mevcut.


Karadağ gerçekten de işte böyle bir dağdan oluşuyor.


Körfeze girip sahil yolunu takip ettiğimizde karşılaştığımız manzara aslında Karadağ'ın neden bu isimle anıldığını gösteriyordu. Çok yüksek ve kara dağlardan oluşmuş bir coğrafyaya sahip Karadağ.


Gündüz sıcaklıklarının yüksek olması nedeni ile akşam gezi daha iyi olur dedik ve Kotor gezimizi akşam saatlerine denk getirdik.


Eski şehir merkezine böyle bir kapıdan giriş yaptık. Kotor küçük bir yerleşim merkezi ancak barındırdığı tarihi ve mimari eserler açısından önem kazanmış. Yine burası da 1979 yılından beri UNESCO'nun Dünya Mirası Listesi'nde yer alıyormuş.



Dubrovnik ile benzer bir eski şehir merkezine sahip Kotor da. Turistlerin yoğun olarak görmek istedikleri noktaların başında geliyor burası.


Kotor, 1391 yılında Osmanlı'dan kendisini korumak için Venedik'e katılmış. Venedik yönetimi altındayken Osmanlı tarafından 1538 ve 1657 yıllarında kuşatılmış ama ne yazık ki başarılı olamamışız.


Kotor Barbaros Hayrettin Paşa'nın alamadığı tek şehirmiş. Şehrin kaleleri ve surları o kadar genişmiş ki o günün imkanlarıyla Barbaros Hayrettin'in donanması o surları yıkmaya güç yetirememiş. Bunun sonucunda da Barbaros Hayrettin, Kotor şehrini teslim alamadan dönmek zorunda kalmış. İşte o kaleye bu noktadan çıkılıyordu. yaklaşık 1350 basamaktan oluştuğu söylenen bu çıkışa elbette cesaret edemedik.


Gezimiz esnasında Aziz Luke Kilisesi önünde bir törene denk geldik. Koro bizdeki ilahilere benzer bir şeyler söylüyordu.


Niyetimiz Kotor'a çok da uzak olmayan Budva'yı da sabah gezmekti. Ancak sabah bizi yağmur sürprizi bekliyordu.


En azında arabayla da olsa bir tur atalım dedik. Sveti Stefan, Budva şehir merkezine yakın küçük bir Adriyatik adası. Kısa ve dar bir geçit ile karaya bağlantısı bulunan adanın alanı sadece 1.46 hektarmış. Ve tüm ada tek bir otelden ibaretmiş.


Budva için farklı niyetlerimiz olsa da işte bu yağmur izin vermedi ve biz de yeni bir rota çizdik kendimize.

İstikametimiz, Kosova üzerinden Üsküp'e gitmekti ama Google Navigasyon bize 3 ayrı seçenek sunuyordu. Mesafeler ve süreler neredeyse eşit ama seçeneklerden ikisi Arnavutluk üzerinden götürmesine karşın biri doğrudan Karadağ'dan Kosova'ya geçiş öngörüyordu. Açıkçası sınır kapılarından geçmek çok kolay oldu bizim tüm yolculuğumuzda, ben bundan daha çok diğer iki seçenekte yol üzerinde bulunan ve gezmek istediğimiz ancak vaktimizin olmaması nedeni ile gezemeyeceğimiz 1-2 noktada vakit kaybetmekten çekindiğim için  Karadağ'dan Kosova'ya doğrudan geçişi öngören yola koyuldum. Bakalım bu yolda bizi neler bekliyordu? Bir sonraki yazımda.

14 Temmuz 2023

Dubrovnik - Hırvatistan

Dubrovnik 2023 Kurban Bayramında gerçekleştirdiğimiz Balkan gezimizin altıncı durağı idi. Seyahatimizle ilgili özet bilgi için lütfen tıklayın. Ayrıca yazımdaki her bir görsel ya da videonun açıklaması hemen altında yer alıyor.


Güzergahı belirlemekte zorlandığımız rotalardan biri Bosna Hersek - Hırvatistan sınırı oldu. Hangi sınır kapısını kullanacağımızı bir türlü kestiremedik. Bir taraftan Peljesac Köprüsünü görmek istiyorduk ancak onu görebileceğimiz sınır kapısından geçmek istediğimizde "yabancılar için mümkün değil, sadece yerel halk için kullanılan bir sınır kapısı" yorumlarını okumuştum. Biz de google navigasyon ne diyorsa ona göre yol almaya karar verdik. Bu güzel gün batımı manzarası o yolculuktan kalan güzel bir hatıra oldu.


Google bizi nasıl olduğunu dahi anlamadığımız bir şekilde tam da istediğimiz gibi sınırı dahi nasıl geçtiğimizi anlamayacak kadar kolay bir şekilde görmek istediğimiz Peljesac Köprüsüne getirdi.  (Elbette sınır kapısından geçtik ama çok kolay oldu.)


Peljesac Köprüsü Hırvatistan'ın Dubrovnik-Neretva ilçesinde bulunuyor. Köprü, aslında Hırvatistan topraklarını birbirine bağlıyor. Zira Bosna Hersek'in Neum'daki kısa kıyı şeridi Hırvatistan'ı ikiye ayırmış. İşte bu köprü o şeridi atlıyor.


(Peljesac Köprüsü üzerinden gün batımı manzarası) 
Açıkçası bu bölgeye gidene kadar bu durumdan haberdar değildim. Rahmetli Aliya İzzetbegoviç barış görüşmelerinde Bosna Hersek için kıyı şeridi verilmek istenmemesine ısrarlı bir şekilde itiraz ederek ellerinde bulundurdukları ve Neum olarak adlandırılan kısmı  asla teslim etmeye yanaşmıyor.

Neum ise Hırvatistan'ın Dubrovnik kenti ile geri kalan kısmını birbirinden ayırıyor. Bunun üzerine Hırvatistan çözümü bu köprüyü yapmakta buluyor. Ancak bu köprü bile aslında Bosna Hersek'in egemenlik haklarını ihlal eder nitelikte zira ağır yük gemilerinin bu köprünün altından geçmesi biraz zor görünüyor. Nitekim en başından itibaren Bosna Hersek bu köprünün yapımına itiraz etmiş.


Yolun devamında Adriyatik Denizi bize eşlik etti. Tam gün batımı ve dolunay akşamında eşsiz manzaralar eşliğinde yolculuğumuzu sürdürdük.

Franjo Tudjman Köprüsü Dubrovnik'e batı tarafından bir körfez üzerinden geçerek giriş yapmanızı sağlıyor.


Köprü, dolunay, deniz ve tarihi bir şehir. Manzara ve hava, her şey çok güzeldi.


Bu güzel yolculuğun sabahında böyle güzel bir manzaraya uyandık demek isterdim. Evet manzara buydu belki ama biz buna uyanmadık ne yazık ki. Merkezi tam da kaldığımız yere çok yakın olan yanlış hatırlamıyorsam 4.2 büyüklüğünde bir depremle uyandık. Allah'tan deprem çok kısa sürdü.

Gezi öncesinde Dubrovnik ile ilgili yaptığım kısa bir araştırmada ciddi bir otopark sorunu olduğunu öğrenmiştim. Bu nedenle otopark problemini önceden çözerek gitmek istedim. Çevirim içi görüştüğüm bir "otopark" sahibi ile randevulaştım. Ben otopark ararken karşıma burası çıktı. Meğer adam sabah işe giderken evinde boşalttığı kendine ait park yerini otopark olarak kullandırıyormuş. Gezeceğimiz alana çok yakın bir mesafede idi park yerimiz ve bu çok iyi oldu.


Dubrovnik ya da eski adıyla Ragusa, Hırvatistan'ın Adriyatik Denizi sahilinde bulunan, Orta Çağ'dan kalma tarihi eserleri ile ünlü şehri. Şehir özellikle son dönemlerde bu tarihi dokusu ile Game of Thrones dizisine ev sahipliği yapması sonucu şöhretini artırmış.


Old town diye adlandırdıkları eski şehir merkezini gezerken Antakya'nın eski sokakları aklıma geldi. Deprem sonrası o tarihi dar sokaklardan şimdi eser kaldı mı bilmiyorum ama yeniden yapılanma sürecinde aslına uygun şekilde yeniden canlandırılmasını umuyorum. (2022 yazında gezdiğimiz Antakya'dan bir kaç kareye buradan ulaşabilirsiniz.)


Biz elbette gezimizin amacına uygun olacak şekilde "yeşil bayrağımızı" yine bulduk. Dubrovnik Old Town'ın tam ortasında Hırvatistan İslam Topluluğuna ait bir mescit olduğunu programımızın en başında tespit etmiştik. Burada da Bosnada olduğu gibi mescidin olduğu bina girişine bizim bayrağımızın yeşil olanı asılmıştı.


Cuma namazını eski şehir merkezinde yer alan bu mescitte eda ettik.


Büyük Onofrio Çeşmesi tarihi alanda muhafaza edilmiş Dubrovnik'in önemli tarihi eserlerinden biri olarak tanımlanıyor. Elbette zarafet bakımından Osmanlı çeşmeleri ile kıyaslanmaz bile fakat hala kullanılıyor ve etrafının gayet temiz olması dikkat çekici idi.


Berrak denizde kanocular güzel bir seyir oluşturuyordu.


Şehrin tarihi alanları 1979 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası olarak ilan edilmiş. Dubrovnik'te kurulu şehir-devleti Ragusa Cumhuriyeti'ne I. Murat döneminde 1365 yılında ayrıcalık tanınmış, buna karşılık bu küçük devlet Osmanlı himayesine alınmış ve yıllık vergiye tabi tutulmuş. Napolyon Bonapart dönemindeki savaşlar sırasında 1808 yılında şehre giren Fransız ordusu bu küçük devlete son vermiş ve şehri Fransa'ya bağlamış.


Ve şehrin diğer kısımlarında kısa bir tur.

Dubrovnik ve çevresinin en güzel manzarası şüphesiz Srd Tepesinden görülüyor. Turistler bu tepeye genellikle teleferik ile çıkıyor.


Gerçekten de tepenin manzarası muhteşemdi. Lokum adası ve Dubrovnik için güzel bir seyir tepesi. Gün batımında eminim daha güzel bir manzara oluşuyordur ama biz biraz erken çıkmıştık.


Bu tepede hafif bir esinti vardı. Bu ağaçlık bölgede Adriyatik manzarası eşliğinde piknik yaptık ve biraz soluklandık.


Piknik alanımızın hemen yakınında eski şehir merkezinden Srd Tepesine uzanan tarihi bir yol vardı. Bazı turistlerin tepeye bu yoldan yürüyerek geldiklerini gördük.


Ve artık yeni rotamızı belirleme vakti gelmişti.

Seyahatimizin sonraki durağı için lütfen tıklayın.