Geçenlerde gazetenin birinde Türkiye'deki cami sayısının İran'daki cami sayısından çok olduğu yazıyordu. Gerçekten de bizim insanımız dinimizin üzerinde hassasiyetle durduğu hayır hasenat konusunda birbirleri ile yarışırlar. Hiç bir camimizin devlet desteği ile yapılmadığı göz önünde bulundurulursa bu hususu daha iyi kavrarız sanırım.
Ancak insanların bu hayır yarışlarını taktirle karşılamakla beraber bir iki konuya değinmek istiyorum; bunlardan birincisi, camilerimiz ne yazıkki bilinçsizce yapılmaktadır. En sık gördüğüm örneği, yaz mevsimlerinde pencere kenarında namaz kılamazsınız. Neden? Çünkü sıcaktan açılan pencere 180 derece değil de 90 derece açılır. Çünkü mimarisi öyledir. Hiç bir camiye havalandırma sistemi yapılmaz. Camilerin konumları itibarı ile de oransızlık vardır, küçücük bir mahallede onlarca cami, büyük mahallede 3 tane cami olması gibi... Camilerin WC ve şadırvanları ne yazıkki müslümanlara yakışmayacak şekildedir. Bu sıralandıkça uzayacak bir listedir.
İkinci bir konu ise, mimari gelişim gösteremiyoruz. Mimarisi ile övünç duyduğumuz Osmanlı bile kendi içinde bir değişim gösterebilmiş iken, biz modern mimarinin içinde olmamıza rağmen hala aynı cami stilleri ile devam ediyoruz. Elbette Süleymaniye'ye Sultanahmet'e bir şey diyemeyiz, denilemez de. Fakat taklitten öteye gitmeyen bu durumdan benim artık sıkıldığımı söylemem gerekiyor. Estetik, yeni bir mimari stilde yapılmış modern camiler istiyorum ben, yok mu 400 sene öncesinin mimarisini modern mimari ile birleştirebilecek bir mimar bu ülkede, bu alemde?
Gelelim örnek camiye. Fotoğrafını gördüğünüz bu cami Sultanahmet tramvay durağının hemen bitişiğindeki Firuz Ağa Camiidir. İnşaa tarihi 1491. Caminin avlusundan girdiğiniz anda temizliğini hisedersiniz. WC'si bir çok camiye göre temiz olup abdest alma bölümü de gayet düzenli ve kış aylarında sıcak suyu bile var. Cami yerden ısıtmalı ve camiler içinde ilk oda spreyi kullanan cami idi sanırım, sonradan başka camilerde de görmeye başladım. Yazın en sıcak günlerinin en serin camisidir aynı zamanda, klimalar sürekli çalışır. Halılarını da şimdiye kadar hiç bir zaman tozlu kirli görmedim. Bu caminin tüm görevlilerini can-ı gönülden tebrik etmek gerekir. Mimarisini de zikretmeye gerek yok sanırım.
Ancak insanların bu hayır yarışlarını taktirle karşılamakla beraber bir iki konuya değinmek istiyorum; bunlardan birincisi, camilerimiz ne yazıkki bilinçsizce yapılmaktadır. En sık gördüğüm örneği, yaz mevsimlerinde pencere kenarında namaz kılamazsınız. Neden? Çünkü sıcaktan açılan pencere 180 derece değil de 90 derece açılır. Çünkü mimarisi öyledir. Hiç bir camiye havalandırma sistemi yapılmaz. Camilerin konumları itibarı ile de oransızlık vardır, küçücük bir mahallede onlarca cami, büyük mahallede 3 tane cami olması gibi... Camilerin WC ve şadırvanları ne yazıkki müslümanlara yakışmayacak şekildedir. Bu sıralandıkça uzayacak bir listedir.
İkinci bir konu ise, mimari gelişim gösteremiyoruz. Mimarisi ile övünç duyduğumuz Osmanlı bile kendi içinde bir değişim gösterebilmiş iken, biz modern mimarinin içinde olmamıza rağmen hala aynı cami stilleri ile devam ediyoruz. Elbette Süleymaniye'ye Sultanahmet'e bir şey diyemeyiz, denilemez de. Fakat taklitten öteye gitmeyen bu durumdan benim artık sıkıldığımı söylemem gerekiyor. Estetik, yeni bir mimari stilde yapılmış modern camiler istiyorum ben, yok mu 400 sene öncesinin mimarisini modern mimari ile birleştirebilecek bir mimar bu ülkede, bu alemde?
Gelelim örnek camiye. Fotoğrafını gördüğünüz bu cami Sultanahmet tramvay durağının hemen bitişiğindeki Firuz Ağa Camiidir. İnşaa tarihi 1491. Caminin avlusundan girdiğiniz anda temizliğini hisedersiniz. WC'si bir çok camiye göre temiz olup abdest alma bölümü de gayet düzenli ve kış aylarında sıcak suyu bile var. Cami yerden ısıtmalı ve camiler içinde ilk oda spreyi kullanan cami idi sanırım, sonradan başka camilerde de görmeye başladım. Yazın en sıcak günlerinin en serin camisidir aynı zamanda, klimalar sürekli çalışır. Halılarını da şimdiye kadar hiç bir zaman tozlu kirli görmedim. Bu caminin tüm görevlilerini can-ı gönülden tebrik etmek gerekir. Mimarisini de zikretmeye gerek yok sanırım.
Geçen yaz tatilinde şamdaydım.Oradaki camiilerde kısmen buralar gibi.Hatta Osmanlı mimariside mevcut.Ancak oradaki camilerde özellikle kış aylarında her camiide sıcak suyun bulunması,ısıtma probleminin olmaması,yaz aylarındada soğutma sisteminin sürekli çalışıyor olması dikkatimi çekmişti.Mimari açıdan da birkaç kültürden etkilenmelerine rağmen yeni mimarilerde yok değil.Ayrıca camiilerinde samimi ve sıcak havada beni etkilemişti.Bir külliye havasında adeta.Bizim camiilerimizdeki Wc lerin durumu gerçekten vahim ve müslümana yakışmıyor..Çok camii yapmaktan ziyade ihitiyaca göre camii yapmak daha uygun olur..Ahirzamanda camiiler çoğalacak cemaatler azalacakmış bu da işin başka boyutu..
YanıtlaSilfiruzaga camii hakikaten cok sevimli bir cami. imami da muhterem husnu okumus bey amcadir (gereksiz bilgi ;p)
YanıtlaSilbir de yakin zamana kadar sultanahmet'le ezanlari karsilikli okuyan cami degil miydi?
maşallah ziyaretçilerimiz de bize yazacak konu bırakmayacaklar; dün yazıyı yazarken yukarıdaki iki konuyu da ayrı yazıların konusu yapayım diye düşünmüştüm, hem şamdaki camileri hem de karşılıklı ezan okuma meselesini. tevafuğun böylesi az olur heralde, her iki konu da elimden alınmış.
YanıtlaSilyıllar önce gittiğim şamda ben de camilerle ilgili ilginç hadiseler ile karşılaşmıştım, aslında ilginç değil olması gerekendi ama bizim buralarda pek olmadığından ilginç geliyor insana. mesela farz namazında imamla birlikte selam verir vermez herkes hemen yanındaki iki kişinin elini sıkarak, allah kabul etsin diyorlardı, çok hoşuma gitmişti. sonra, cami manasına uygun biçimde toplanılan bir araya gelinen yerler olarak kullanılıyordu camiler, hatta köşelerde minderler vs. vardı, sohbet edecek insanlar rahat edebilsinler diye. camiler nedense bizde namaz vakitleri haricinde kullanılmaz, hatta kullananlar da bireysel hareket ederler, namazı cemmat yapıp kılma adetimiz yoktur.
diğer konu, ezanı karşılıklı okuma hadisesi de gerçekten istanbulun tarihi yarım adasındaki bir birlerine çok yakın tarihi camilerimiz arasında yaygın ve çok hoşuma giden bir adet. firuz ağa camii ile sultanahmet camii halen devam ediyor o adetlerine silik seksek çizgisi. ayrıca nuruosmaniye camii ile kılıç ali paşa camii de aynı adeti devam ettirenlerden. eğer bu kulak ziyafetine nail olamayanlarınız varsa mutlaka tavsiye ederim, insanı (ya da beni belki de) çok derinden etkileyor o ziyafet.
her iki yorumcuya da konularımı elimden almış olsalar da :) teşekkür ederim.
firuz ağa camiinin çalışanlarını ben de tebrik ederim...konu açılmışken ben de halepde normal bir vakit namazına camiye gittiğimde memleketimdeki cuma namazlarını hatırlatır derecedeki cemaat kalabalığından etkilenmiş ve buna çok sevinmiştim.
YanıtlaSilbu: http://istanbulcami.com/PDF/AYL46.pdf
YanıtlaSilve bunu: http://istanbulcami.com/PDF/T3E4S.pdf
beğenmiştim ben.. yine yapılmak için seçilen camii eskilerin bir benzeri, yeniliklere ne kadar kapalıyız..
tek tesellim şu, bu birbirinden güzel projeler çamlıcaya uygulanmayacaksa da başka yerlere uygulanır inşallah.
Sil