Anadolu yarı kurak bir iklim bölgesinde yer alır. Bu elimizdeki coğrafi ve meterolojik bir veridir. Tarihte çok defa kuraklık yaşamış coğrafyamızda son zamanlardaki kuraklık nedense globalleşen dünyanın etkisi ile olsa gerek küresel ısınmaya bağlandı. Herkesin dilinde; “küresel ısınma” var.
Türkiye’de 1973, 1977, 1990 ve 1991 yıllarında ciddi anlamda kuraklıklar olmuştur. Bu saydıklarımız sadece yakın tarihimizdeki örneklerdir. Geriye doğru gittiğimizde 1925-1928 yılları arasında da kuraklıkların Anadolu insanını zor şartlara sürüklediği görülür. Bu kadar örnekleri varken 2007 yılındaki kuraklığı neden küresel ısınma ile tanımlamaya çalıştığımızı anlamakta zorlanıyorum. Küresel ısınmanın bundan medet uman bir takım çevrelerce üfürüldüğünü, bizim çığırtkan medyamızın da buna çanak tuttuğunu düşünüyorum. Elbette bu dünyann da bir ömrü var ve dünya da bir gün ömrünü tamamlayacaktır. Bunun için çeşitli sebepler de doğacaktır muhakkak. Nasıl ki insanoğlu hayatı son bulmadan çeşitli hastalıklarla mücadele ediyor, dünyanın da benzer felaketleri olacaktır. Ancak sıradan bir kuraklığı bu kadar büyütüp dünyanın sonu geliyormuş gibi yorumlamak ve aktarmak da doğru değil.
Hatırlanırsa bir zamanlar da ozon tabakasının delindiği bahsedilirdi. Şimdilerde nedense hiç bahsi geçmiyor onun. Tüketim çılgını medya yakında küresel ısınmayı da yer bitirir, merak etmeyelim.
Küresel ısınmanın varlığını ve gerçekliğini inkar etmiyorum ancak yağmursuzluğun tek sebebi küresel ısınmaymış gibi gösterilmesini, özellikle de konunun dua ile bağlantılandırılmasından aşırı rahatsızlık duyulması ve duaya (ibadete) çıkanlarla adeta dalga geçilmesini de doğru bulmuyorum.
Türkiye’de 1973, 1977, 1990 ve 1991 yıllarında ciddi anlamda kuraklıklar olmuştur. Bu saydıklarımız sadece yakın tarihimizdeki örneklerdir. Geriye doğru gittiğimizde 1925-1928 yılları arasında da kuraklıkların Anadolu insanını zor şartlara sürüklediği görülür. Bu kadar örnekleri varken 2007 yılındaki kuraklığı neden küresel ısınma ile tanımlamaya çalıştığımızı anlamakta zorlanıyorum. Küresel ısınmanın bundan medet uman bir takım çevrelerce üfürüldüğünü, bizim çığırtkan medyamızın da buna çanak tuttuğunu düşünüyorum. Elbette bu dünyann da bir ömrü var ve dünya da bir gün ömrünü tamamlayacaktır. Bunun için çeşitli sebepler de doğacaktır muhakkak. Nasıl ki insanoğlu hayatı son bulmadan çeşitli hastalıklarla mücadele ediyor, dünyanın da benzer felaketleri olacaktır. Ancak sıradan bir kuraklığı bu kadar büyütüp dünyanın sonu geliyormuş gibi yorumlamak ve aktarmak da doğru değil.
Hatırlanırsa bir zamanlar da ozon tabakasının delindiği bahsedilirdi. Şimdilerde nedense hiç bahsi geçmiyor onun. Tüketim çılgını medya yakında küresel ısınmayı da yer bitirir, merak etmeyelim.
Küresel ısınmanın varlığını ve gerçekliğini inkar etmiyorum ancak yağmursuzluğun tek sebebi küresel ısınmaymış gibi gösterilmesini, özellikle de konunun dua ile bağlantılandırılmasından aşırı rahatsızlık duyulması ve duaya (ibadete) çıkanlarla adeta dalga geçilmesini de doğru bulmuyorum.