Bugün hukuki yorumlara devam edeceğim çünkü hukuksuzluğun derinlemesine yaşandığı ve yaşatıldığı şu günlerde hukuk namına ortaya koyabileceğim tek şey buradan ulaşabildiğim 50 belki bilemediniz 100 kişiye hakikati anlatmak olacak.
Gündemdeki anayasa değişikliğine eklenmesi unutulan çok ciddi bir konu var ki bunu ancak yeni meclis açıldığında farkedeceğiz. Önceki yorumumda da yazdığım gibi TBMM başkanı seçebilmek son Anayasa Mahkemesi kararı ile ihtimal dışıdır. Tek ihtimal var, o da muhalefetin seçilsin dediği kişiyi seçmektir. Oysa bu durum azınlığın çoğunluğa hükmetmesi demekten öte bir şey değildir. Siyaset arenasının toz pembe olduğu şu günlerde siyaset oyununu oynayan aktörler bu durumun galiba farkında değiller.
İkinci bir durum ise Cumhurbaşkanlığına kimin vekalet edeceği hususudur. Bu konuda ilgili maddeler her iki ihtimale açık şekilde yorumlanıyorsa da hukuk mantığının gereği Cumhurbaşkanlığına TBMM başkanının vekalet etmesidir. Neden? Cumhurbaşkanlığı seçimi herhangi bir şekilde sonuçlandırılamadığında bu durumda mevcut Cumhurbaşkanının ilanihaye Cumhurbaşkanlığına devam etmesi gerekir ki bu demokrasinin en önemli kuralı olan seçilmişlik kuralına terstir. Oysa TBMM başkanı vekalet etse, örneğin şu ortamda önümüzdeki genel seçimlere kadar mevcut başkan vekalet etse, genel seçimler akabinde yeni bir meclis başkanı seçileceğinden (hoş, bu da artık pek mümkün değil) yeni seçilen TBMM Başkanı Cumhurbaşkanlığına vekaleti devralır ki bu durum demokrasiye daha uygun bir çözümdür. Hukuk mantığı bunu gerektirir.
Yazacak ve yorumlanacak o kadar gündem konusu çıkıyor ki, hepsini tek tek yorumlamaya kalkışsam bilgisyar başından kalkmamam gerekiyor. Bu nedenle şimdilik bu iki konuya değinmekle yetiniyorum.
Gündemdeki anayasa değişikliğine eklenmesi unutulan çok ciddi bir konu var ki bunu ancak yeni meclis açıldığında farkedeceğiz. Önceki yorumumda da yazdığım gibi TBMM başkanı seçebilmek son Anayasa Mahkemesi kararı ile ihtimal dışıdır. Tek ihtimal var, o da muhalefetin seçilsin dediği kişiyi seçmektir. Oysa bu durum azınlığın çoğunluğa hükmetmesi demekten öte bir şey değildir. Siyaset arenasının toz pembe olduğu şu günlerde siyaset oyununu oynayan aktörler bu durumun galiba farkında değiller.
İkinci bir durum ise Cumhurbaşkanlığına kimin vekalet edeceği hususudur. Bu konuda ilgili maddeler her iki ihtimale açık şekilde yorumlanıyorsa da hukuk mantığının gereği Cumhurbaşkanlığına TBMM başkanının vekalet etmesidir. Neden? Cumhurbaşkanlığı seçimi herhangi bir şekilde sonuçlandırılamadığında bu durumda mevcut Cumhurbaşkanının ilanihaye Cumhurbaşkanlığına devam etmesi gerekir ki bu demokrasinin en önemli kuralı olan seçilmişlik kuralına terstir. Oysa TBMM başkanı vekalet etse, örneğin şu ortamda önümüzdeki genel seçimlere kadar mevcut başkan vekalet etse, genel seçimler akabinde yeni bir meclis başkanı seçileceğinden (hoş, bu da artık pek mümkün değil) yeni seçilen TBMM Başkanı Cumhurbaşkanlığına vekaleti devralır ki bu durum demokrasiye daha uygun bir çözümdür. Hukuk mantığı bunu gerektirir.
Yazacak ve yorumlanacak o kadar gündem konusu çıkıyor ki, hepsini tek tek yorumlamaya kalkışsam bilgisyar başından kalkmamam gerekiyor. Bu nedenle şimdilik bu iki konuya değinmekle yetiniyorum.