Anayasa 96; Anayasada, başkaca bir hüküm yoksa, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az üçte biri ile toplanır ve toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile karar verir.
Anayasa 102; Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile ve gizli oyla seçilir.
TBMM İç Tüzük 121; Cumhurbaşkanı, Anayasanın 101 inci Maddesinde yazılı nitelikleri taşıyan adaylar arasından, Anayasanın 102 nci Maddesi hükümlerine göre seçilir.
TBMM İç Tüzük 57; Başkan birleşimi açtıktan sonra tereddüde düşerse yoklama yapar.
Görüşmeler sırasında işaretle oylamaya geçilirken, yirmi milletvekili ayağa kalkmak veya önerge vermek suretiyle yoklama yapılmasını isteyebilir.
1982 Anayasası; http://www.anayasa.gen.tr/1982ay.htm
TBMM İç Tüzük; http://www.anayasa.gen.tr/tbmmictuzuk.htm
* * *
Maddeler okunduğunda her şey aslında gayet açık. Bu maddeleri anlamak için hukuçu olmaya bile gerek yoktur. Anayasa 96'da bahsi geçen toplantı yeter sayısı ile karar yeter sayısının farklı kavramlar oldğu açıktır. "Başkaca bir hüküm yoksa" denilmek sureti ile başka maddelerde farklı düzenlemeler olabileceği öngörülmüştür. Ancak başkaca hiç bir maddede toplantı yeter sayısı ile ilgili bir hüküm bulunmamakta, sadece karar yeter sayıları anılmaktadır. Yasa düzenleyici aksi düşüncede olsa idi bunu ilgili maddelerde açıkça belirtir; aynen 96. maddede olduğu gibi "bu karar için topantı ve karar yeter sayıları şudur" derdi.
Anayasa Mahkemesine müracaat edilmesinin tek nedeni İç Tüzük'ün 121. maddesindeki Anayasanın 102. maddesine yapılan atıftır. Ancak 102. maddenin buraya aldığım ilk cümlesi haricinde Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin bir çok ayrıntıdan bahsedilmiştir. Dolayısı ile İç Tüzük 121, tekrar aynı usulü saymaktansa o maddeye atıf yapmakla yetinmiştir. İki ayrı mefhum olan toplantı yeter sayısı ile karar yeter sayısını zorlama yorumlarla bir göstermeye çalışmak bundan önceki 3 Cumhurbaşkanını, bundan önce çıkartılan bir çok Anayasa hükmünü, bundan önce çıkartılan bir çok genel ve özel afları hükümsüz saymak olur ki bunun ne kadar büyük bir kaso meydana getireceği şüphe götürmez.
Kaldı ki, İç Tüzük 57 hükmü de açıktır. Meclis başkanının toplantı yeter sayısı için oylama yapıp yapmaması tamamen insiyatifinde olup ancak 20 milletvekilinin önergesi ile sayım yapması gerekmektedir. Bu durumda Anayasa Mahkemesine itiraz eden milletvekillerinin öncelikli itiraz hakları olan 20 milletvekili ile bir araya gelip yapamadıklarını bir başka merci vasıtası ile kullanmaya kalkışması da yerinde değildir.
Bu yazı siyasi bir yorum değildir, kısa ve öz olanı seven blog okuyucularına kifayet edecek miktarda bir hukuki analizdir. Bu nedenle "siyasi" kategoriler arasına almıyorum.
Kaldı ki, İç Tüzük 57 hükmü de açıktır. Meclis başkanının toplantı yeter sayısı için oylama yapıp yapmaması tamamen insiyatifinde olup ancak 20 milletvekilinin önergesi ile sayım yapması gerekmektedir. Bu durumda Anayasa Mahkemesine itiraz eden milletvekillerinin öncelikli itiraz hakları olan 20 milletvekili ile bir araya gelip yapamadıklarını bir başka merci vasıtası ile kullanmaya kalkışması da yerinde değildir.
Bu yazı siyasi bir yorum değildir, kısa ve öz olanı seven blog okuyucularına kifayet edecek miktarda bir hukuki analizdir. Bu nedenle "siyasi" kategoriler arasına almıyorum.
berkan aylar once yazmisti
YanıtlaSilhttp://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=208503
kisa bir alinti yapayim:
Yine bu tezin kabul gördüğünü varsayacak olursak, teorik olarak Türkiye'nin hiçbir zaman cumhurbaşkanı seçememesi ve sürekli Meclislerin fesh olunarak yeniden ve yeniden seçim yapılması gerekebilirdi.
Ne kadar saçma yerlere gidilebildiğini bilmem anlatabildim mi? Ama bizde maalesef hukuku böylesine uç noktalara zorlamak isteyen birileri çıkabiliyor, acıklı olan koca koca ve saygın bildiğimiz Anayasa profesörlerinin, üniversite hocalarının bu görüşe katılması, 'Evet doğrusu budur' demesi.
acıklı olanın da daha acıklısı varmış işte görüldüğü üzere!
YanıtlaSil