21 Mart 2007

BlogCUmhuriyeti

Bir önceki yazımda blogumla bir süre ilgilenemeyeceğimden dolayı yazar aradığımı beyan ettiysem de ne yazık ki kimseden ciddi bir teklif gelmedi. Ben de ne yapayım o blog senin bu blog benim blog blog gezdim hafta sonu. Bazılarına doğrudan ben yazarlık teklif edeyim diye düşündüm ama blogu olan benim blogda niye yazsın?

Yazdıklarına ve ürettikleri fikirlere şapka çıkartılacak çok sayıda blogcu var gerçekten de. Günlük takip edemesem de özellikle hafta sonları izlemeye aldığım bir kaç blogcu arkadaştan bahsedeceğim bugün.

Bir grup blogcu arkadaş bir araya gelmiş ve nereden akıllarına esmişse gerçekten de harika bir üretkenlikle toplu taşıma araçlarında yaşadıkları ilginçlikleri otobuste.blogspot.com adresinde okuyucularıyla paylaşıyorlar. Zevkle takip ettiğim bloglardan bir tanesi oldu bir süredir Otobüsteblog.

Bugün blogu açtığımda geçen yıl benim de değindiğim bir konuyu kaleme aldığını gördüğüm, özellikle blogunu tanımama sebep olan "Östrojen hanımın marifetleri.." başlıklı yazısından da anlaşılacağı üzere çok zekice yazılmış yazıların yer aldığı güzel bir blog daha; Ecenazeblog.

Anladığım kadarıyla eşinin çektiği güzel fotoğrafları Risalelerden güzel alıntılarla tamamlayan bir başka blog ise Zikriyeblog. Artık bahara girdiğimiz şu dönemde baharın güzelliklerini görmek ve tefekkür ederken hakikat pencerelerini aralamak istiyorsak sık kullanılanlara ekleyelim.

You Tube her zaman elimizin altında. Ancak elimizin altında olması ondan her zaman en güzel şekilde istifade edebilmemizi sağlayamıyor. Ya vakit azlığından ya da aramaya üşendiğimizden. İşte bir başka blogcu arkadaşımız da Nur Tube diye adlandırdığı bir blog açarak isminden de anlaşılacağı üzere belli konulardaki You Tube'da yer alan videolara kolaylıkla ulaşmamızı sağlamış. Hakikaten güzel bir düşüncenin ürünü Nurtubeblog.

Genç bir kardeşimiz de yeni bir blog açmış. Güzel bir kaç alıntı ve yazısı olmuş ancak sanıyorum ilk günlerdeki heyecanını kaçırmış olsa gerek, bir süredir güncellemiyor blogunu. Murat Aydın gibi genç ve heyecanlı kardeşlerimizi blog aleminde tutmamız gerektiği kanaatindeyim. Bu nedenle Murataydınblogu da ziyaret edelim.

Bu kadar tanıtımdan sonra ufak bir rica da Murat Özdemir için. Bir süredir rahatsız olduğundan aramızda göremediğimiz Murat için en azından dualarımızla desteklerimizi esirgemeyelim. Allah'tan şifa dileyelim.

18 Mart 2007

Blog! Blog! Blog!

Bir blog sahibi olmak ne zor bir şey bir bilinse. Pazar sabahı uyanıp da şöyle sıcacık ekmekle kavatlı etmek varken, yüz yüze görüştüğüm, maillerle yazan dostların haklılığı aklına geliveriyor insanın. Neymiş, eskisi gibi güncellemiyormuşum blogumu. Yoksa ilgilenmem gereken bir şeyler mi varmış?

Kolay değil dostlar, bir defa üzerinizde baskı hissettiğiniz anda yazamaz oluyorsunuz zaten. Ayrıca yazarken de dikkatli olmak zorundasınız. Mesela yukarıda “kahvaltı etmek” yazdım ya, biri çıkar “ne ediyorsun sen, kahvaltı edilmez, yapılır” der. Gel yarım saat yorum yaz buna, cevap ver. Çoğunuz blog yazmıyorsunuz, kolay sanıyorsunuz bu işleri.

Diğer taraftan Cenk abi ile başım dertte. Yok damaydı, yok satrançtı… En son bir yorumunda damacıları bana, satranççıları kendine çağırmış. Güya dama satranca göre kolay ya, biz kolaycıymışız. Buradan Cenk abimize sesleniyorum. Buyur online satranç oynayalım, tüm blog camiası da izleyici olarak katılsın. Tabi net alemi böyle bir imkanı sağlayabilmiş midir, bilmiyorum?

Her neyse sevgili dostlar, siz iyisi mi beni birkaç güne bir takip edin. Bu sıralar ilgilenmem gereken başka konular bir hayli fazla. Konuk yazarlarımız da sağolsunlar benim bu halimden haberdar olmakla beraber çok yoğun olduklarından blogla ilgilenemiyorlar. Dolayısı ile blogumu sık sık güncelleyemiyorum. Yeri gelmişken; blogumu özellikle önümüzdeki 2-3 ay boyunca idare edebilecek yeni yazarlar arıyorum. Müracaatlarınızı bu yazıya yorum olarak bırakabilirsiniz. Yorumunuzun yayınlanmasını istemiyorsanız bunu da ufak bir not düşersiniz.

Huzurlu bir Pazar diliyorum.

15 Mart 2007

"Her zaman anneler suçlu!!!"

Geçen hafta Dünya Kadınlar Gününün kutlanması hasebiyle medyada bir çok yazar bu günün öncesinde ve sonrasında kadınlarla ilgili yazılar kaleme aldılar.

Fatma K. Barbarosoğlu uzun bir süredir ilgi ile takip ettiğim yazarlar arsında. Çok güzel sosyolojik değerlendirmeler kaleme alıyor ve çizgisi de çok net. Tespitleri çok yerinde.

Kadın olmanın çok zorlukları arasında bir de anne olmak gerçekten çok farklı bir zorluk. İşte Barbarosoğlu'nun annelik üzerine enteresan tespitlerinin yer aldığı 6 Mart tarihli mükemmel bir değerlendirme. Mutlaka okuyun ve okutun.

12 Mart 2007

Sinir Edenler

Sinir ediyorlar beni; muhatabı muhattap, şefkati şevkat diye yazıp telaffuz edenler.

10 Mart 2007

Ne Yapmalı?

Kırk yılda bir you tube'a bir link verdim, bir zamanlar avukatlık stajımı yaptığım İstanbul 1. Sulh Ceza Mahkemesi beni bekliyormuş, siteye girişi yasakladı.

Esasında son derece ilginç bir konu olmasına rağmen konuyu pek kimse işlemedi nedense. Neticede ortada saygı duyulması gereken bir mahkeme kararı vardı ve insanlar da bu karara saygı duyuyorlardı.

Ancak Milliyetteki şu haberi de gördükten sonra artık bu konunun gerçekten de komikleşmeye başladığını yazmak gerektiği kanaatine vardım. Elbette her devletin her milletin her ülkenin belli değerleri vardır ve bu değerlere saygı gösterilmesini beklemek en tabii hakkıdır. Bununla beraber sizi dünya aleme özgürlükleri kısıtlayan bir ülke görüntüsü vereceği gün gibi aşikar olan You Tube gibi tüm dünyanın yakından tanıdığı, izlediği bir siteye yasak koymak, akıl mantık işi değildir. Kaldı ki, You Tube içeriğini başkaları vasıtası ile dolduran bir site iken, doğrudan Türkiye Cumhuriyetine ve değerlerine düşmanlık yapmak, zarar vermek, terör örgütlerini desteklemek amaçlı içeriği doğrudan bilinen kişi ve örgütlerce hazırlanan nice internet siteleri varken You Tube'u düşman bellemek, siteye girişi engellemek çözüm değildir.

Günümüz dünyasının bilgi bombardımanı arasında bir kaç fişeği seçmeye kalkışarak zaman kaybetmenin mantığı olamaz. Bekle-gör-tavır al döneminde değiliz artık. Yalnız savunma pozisyonunda olmak bu dönemin demodesidir. Pasif değil aktif olmak durumundayız.