21 Ocak 2007

Kuşlu Muşlu Duruşma


Geçen hafta girdiğim bir duruşmada güzel güzel konuşurken birden kulağımın dibinden bir kuş sesi işittim. Ben konuşuyorum kuş konuşuyor. Nerden olduğunu da anlayamadım birden. En son iyice dönüp baktığımda cüppemin yakasından göremediğim omuzuma konmuş kuşu gördüm. Arkamı döndüm, baktım mübaşir kuşa işaret ediyor, kendi omuzuna almak için. Meğer hakimin kuşuymuş. Odasının kapısı açık unutulunca ordan salona gelmiş ve ben pür dikkat dava ile ilgili konuşurken o da bana iştirak etmiş. Neyse ki hakim işin içine kuşu girince benim talebimi kabul etti de kuş işe yaramış oldu.

18 Ocak 2007

Saf Tutma Adabı

Cemaat ile namaz kılma alışkanlığı azaldığından namazda saf tutma adabı da unutuldu. Mesela sadece iki kişiyle kılınan cemaat namazlarında imamın hemen sağında durulur ki bunun amacı saf halinde olabilmektir. Saf ise birlikteliği temsil eder. Oysa böyle durumlarda imamın sağında durması gereken kişi şimdi sağda ama çok arkada duruyor. Halbuki imamın topuk hizasının gerisinde olması yetiyor. Yine böyle durumlarda cemaate yeni biri katıldığında imamın sağında duran arkaya kayar ve gelen yeni şahısla imamın arkasında saf tutar ama bunu uygulayan da yok şimdi.

Bunlar nerden aklıma geldi? Önceki gün mailime gelen komik videoyu izleyince. Malum olduğu üzere yine saf tutma adabından biri de arka safta tek durmamak olduğundan cemaate sonradan gelen biri ön safta yer bulamadığında önden birini hafiften arkaya çeker veya işaret eder ki arkada iki kişi olunsun. Peki,
izleyelim bakalım, yeni gelen şahıs ne yapmış?

17 Ocak 2007

Eskiden

Çok eskiden herhangi bir münasebet olmaksızın insanlar birbirlerini davet ederlerdi. Bizde de olurdu bu, hatırlıyorum. Kadınlı erkekli kalabalık misafirler gelirdi. Yemekler yenir, muhabbetler edilirdi.

Sonraları bu tür davetler Ramazanlara münhasır edilmeye başlandı. Bunu daha iyi hatırlıyorum. Bulunduğumuz yerde gurbeti yaşayan ve zor şartlarda okuyan talebeler, babamın dostları, akrabalar vs. Genelde her biri için ayrı ayrı günlerde davetler yapılırdı. Hep beraber teravihlere gidilirdi. Bir başka gün bir başka sofrada karşılaşırdık aynı kişilerle. Güzel sohbetler edilirdi. Faydalanırdık.

Şimdilerde Ramazan davetleri de azaldı. Yapanlar da artık evlerindeki sıcak ortamı paylaşmaz oldular misafirleriyle. Lüks restoranlarda otellerde yapılmaya başlandı davetler. Davetlerin konukları da değişmeye başladı tabi. Otele üzerinde yamalıklı elbisesi ile Osman Efendiyi çağıramazsın tabi, Ahmet Beyleri çağıracaksın öyle yerlere, adap var usul var, seni mahcup etmemeli misafirin.

Eskiden çat kapı misafirliklere gidilirdi. Giden de gidilen de memnun olurdu bu tür ziyaretlerden. Sonraları haber edilerek gidilmeye başlandı. Telefon açılır, geliyoruz denirdi. Daha sonraları ise haber etmek yetmez oldu, birkaç gün önceden şu gün geleceğiz, müsait misiniz diye sorulmaya başlandı. Karşı taraf müsait olup olmadığını bildirir ona göre gidilir oldu. Şimdilerde ise sadece bayramlarda ve yine haber edilerek sorularak resmiyetle ziyaretler yapılıyor. Geri kalan zamanlarda ise “ailemize zaman ayırmalıyız.”

"Kim, rızkının Allah tarafından genişletilmesini, ecelinin uzatılmasını isterse sıla-i rahim yapsın." (Hadis-i Şerif)