Çok eskiden herhangi bir münasebet olmaksızın insanlar birbirlerini davet ederlerdi. Bizde de olurdu bu, hatırlıyorum. Kadınlı erkekli kalabalık misafirler gelirdi. Yemekler yenir, muhabbetler edilirdi.
Sonraları bu tür davetler Ramazanlara münhasır edilmeye başlandı. Bunu daha iyi hatırlıyorum. Bulunduğumuz yerde gurbeti yaşayan ve zor şartlarda okuyan talebeler, babamın dostları, akrabalar vs. Genelde her biri için ayrı ayrı günlerde davetler yapılırdı. Hep beraber teravihlere gidilirdi. Bir başka gün bir başka sofrada karşılaşırdık aynı kişilerle. Güzel sohbetler edilirdi. Faydalanırdık.
Şimdilerde Ramazan davetleri de azaldı. Yapanlar da artık evlerindeki sıcak ortamı paylaşmaz oldular misafirleriyle. Lüks restoranlarda otellerde yapılmaya başlandı davetler. Davetlerin konukları da değişmeye başladı tabi. Otele üzerinde yamalıklı elbisesi ile Osman Efendiyi çağıramazsın tabi, Ahmet Beyleri çağıracaksın öyle yerlere, adap var usul var, seni mahcup etmemeli misafirin.
Eskiden çat kapı misafirliklere gidilirdi. Giden de gidilen de memnun olurdu bu tür ziyaretlerden. Sonraları haber edilerek gidilmeye başlandı. Telefon açılır, geliyoruz denirdi. Daha sonraları ise haber etmek yetmez oldu, birkaç gün önceden şu gün geleceğiz, müsait misiniz diye sorulmaya başlandı. Karşı taraf müsait olup olmadığını bildirir ona göre gidilir oldu. Şimdilerde ise sadece bayramlarda ve yine haber edilerek sorularak resmiyetle ziyaretler yapılıyor. Geri kalan zamanlarda ise “ailemize zaman ayırmalıyız.”Sonraları bu tür davetler Ramazanlara münhasır edilmeye başlandı. Bunu daha iyi hatırlıyorum. Bulunduğumuz yerde gurbeti yaşayan ve zor şartlarda okuyan talebeler, babamın dostları, akrabalar vs. Genelde her biri için ayrı ayrı günlerde davetler yapılırdı. Hep beraber teravihlere gidilirdi. Bir başka gün bir başka sofrada karşılaşırdık aynı kişilerle. Güzel sohbetler edilirdi. Faydalanırdık.
Şimdilerde Ramazan davetleri de azaldı. Yapanlar da artık evlerindeki sıcak ortamı paylaşmaz oldular misafirleriyle. Lüks restoranlarda otellerde yapılmaya başlandı davetler. Davetlerin konukları da değişmeye başladı tabi. Otele üzerinde yamalıklı elbisesi ile Osman Efendiyi çağıramazsın tabi, Ahmet Beyleri çağıracaksın öyle yerlere, adap var usul var, seni mahcup etmemeli misafirin.
"Kim, rızkının Allah tarafından genişletilmesini, ecelinin uzatılmasını isterse sıla-i rahim yapsın." (Hadis-i Şerif)
evet bu misafirliğe gitme veya misafir davet etme konusundaki sıkıntıyı ev hanımı olanlar daha çok anlar.ben kendim çat kapı gittiğim zaman da bana çat kapı gelindiği zaman da daha samimi olduğumu ve karşı tarafında samimi olduğunu görüyorum.ama haber verdiklerinde siz tekellüfe girerek hazırlanmazsanız insanlar bunu garip karşılıyorlar, veya biz de garip karşılıyoruz yanlış da olsa.bu hale gelinmesinin sebebi nedir bilmiyorum ama çat kapı gitmek hala mümkün. elimizden geldiği kadar bunu yapmaya çalışmalı herhalde..
YanıtlaSilbusra
http://cocukegitimi.desenblog.com
yorumunuz için teşekkür ederim büşra hanım. bu yorumunuzdan sonra evinize çat kapı gelecekler çoğalır inşallah.
YanıtlaSilNEDEN BÖYLE OLDUK
YanıtlaSilNasılki eskiden zaruri hayat ihtiyaçları çok azdı ve temini de kolaydı
Şimdi bu ihtiyaçlar çoğaldı ve temini de zorlaştı
Başta görenek belası ile bu ihtiyaçların birçoğu gayri zaruri olmasına rağmen zaruridir, ihtiyaçtır, onlarda var bizde niye yok, biri eksiğimizi görse ayıp olur vs. bahaneleriyle insanları bunları almaya mecburlarmış gibi zorladı
Şöyle evlerimize bir bakalım ne kadar çok gereksiz eşyalar var
İşte bu gereksiz eşyalar için Gelir yetmeyince insanlar bunları temin için helal haram demeyip kazanmaya ve kazandıklarının çoğunu da tekrar ediyorum hayati ve mecburi ihtiyaç olmayan şeylere harcayarak belki de israf ettiler
Sonra ne oldu?
İktisat yerini israf;
En büyük zenginlik olan Kanaat ve hamdin yerini de şükürsüzlük aldı
Hırs ve tama arttı dolayısıyla Hızla bir tüketim toplumu olduk
Ayrıca çok şaşalı ve gösterişli evlerde oturan zenginler çevrelerinden koptular dolayısıyla dost, arkadaş, komşu ve akrabalarına el uzatamaz oldular
Sen çalış ben yiyeyim, ben tok olduktan sonra başkası açlıktan ölse bana ne ve neme lazımcılık yavaş yavaş ilerledi ve toplumda tesanüdle yardımlaşma duyguları azaldı
Bana göre bunların etkisiyle misafirlik ve ikramda samimiyetten uzaklaşıldı ve gösteriş havasına girildi
Körler sağırlar birbirini ağırlar misali fakirlerin yaklaşamadığı Ramazan iftarlarında pahalı mekan ve yerlerde verilen yemekler veya evlerde israfla donatılan sofralar buna örnektirler
Halbuki hayırda israf ve israfta hayır olmaz
İkramlarda israf arttı ve zorlaştı
Çoğu olmayanlar da az şeyi misafire ikram etmek ayıp olur diye kabuklarına çekildiler
Halbuki paylaşmak olsun bir kase çorba olsun bir dilim ekmek olsun eskiden böyleydi olan paylaşılırdı olmayana bakılmazdı
Kısaca misafir etme ve edilme şartları görenek belası ve gösteriş hastalığıyla zorlaştırıldı kanaatindeyim
Misafirler eskiden umduğunu değil bulduklarını yerlerdi
Şimdi ise ne umduğunu ne de bulduğunu yiyemez oldu:-)
Halbuki "Gönül ne çay ister ne de kahvahene, Gönül sohbet ister çay kahve bahane" güzel sözünün yeri şimdi ne yedin ne içtin sohbetlerine bırakıldı :-(
Ne mutlu az çok demeyip rahatça ikram edenlere ve paylaşabilenlere
Ne mutlu komşusu aç iken uyuyamayanlara
Rabbim herkese ikram etme ve paylaşma zevkini versin ve yaşatsın
amin mehmet abi amin, allah razı olsun. güzel bir tetimme yapmışsınız.
YanıtlaSil