14 Aralık 2006

Tebdil-i Mekan

Dün akşam öğrendim. Çarşıdan geldikten sonra, Şahin arayınca. Üzüldüm. Bir ayrılık, alışmışlığın ve sevginin verdiği bir duygu üzdü beni. E amcam o benim. Çok masumdu. Hatasızdı. Çünkü bilinçli bir hata yapamazdı. Bilincini yani aklını, belki de çok ihtiyaçları olduğunu düşünerek, komutan ya da komutanlarına bırakmıştı. Hala bilmem, niçin bir insanı akli dengesini bozacak kadar dövme nedenlerini. Hala anlamam ana-babanın evlatlarını, can parelerini teslim ettikleri bir insanın hem de komutan diye bir insanın bu cürmü nasıl işleyebildiğini. Şimdi roller değişmiştir herhalde. Amcacığım, bakalım bizim akıl alan komutanlar! akli dengesi yerindeyken etrafına faydası, ahlakı ve yaptığı hayırlı işlerle anılan; akli dengesi kayıp bir şekilde de yıllarca yaşayarak inşallah geçmiş günahlarının bedelini daha bu dünyada ödeyerek ahirete alnı açık giden bu askere karşı nasıl bir duruş sergileyip nasıl bir ödeme planı düşünmüşler. Bildiğim kadarıyla orada taksitler sonsuza kadar uzayabiliyormuş. Sevgili amcacığım. evet roller değişti. "Gerçek üst Allah(cc) katında üst olandır." düsturunun perdesiz yaşandığı yerdesin.

Yaşlı anne- babasını evinde onun için yaptırdıkları küçük bir odada hayatta iki vazgeçilmezi belki de tek zevkleri olan sigara ve çayı ile gününün ekserisini bu odada geçiren bir insan. Belkide biri yalnızlığına biri de bilmediğimiz sıkıntılarına iyi geliyordu o iki vazgeçilmezi. Hatırlarım da eline geçen parayla bize aldığı lokumu, inanın o lokumun tadını tatlılarıyla meşhur yerlerde dahi bulamadım. Belki de bu unutulmaz tad onu bütün servetiyle almasındaki samimiyetin katkısıylaydı.

Ömrümde bir kez sinirli gördüm onu. Henüz küçüktüm o zaman. Ama hatırlıyorum da o halinde dahi babamın, yani abisinin müdahalesiyle dinivermişti o denizin taşkınlığı. Bu yönüyle çogu insandan daha akıllı olduğunu söyleyebilirim.

Ve şimdi gitti. Sıralamayı hiçe sayarak, daha ana, baba, abileri dünyanın çileleriyle uğraşırken , sessizce vatan-ı aslisine; dostun, yar'ın, ceddin yanına gitti. Uğurlar ola amcacığım. Tekrar görüşmeyi beklesem de görüşme zamanını bilemiyorum. Belli mi olur, belki yarın belki de yarından da yakın.

10 Aralık 2006

Lazlar

Hopa yolculuğumda karşılaştıklarım "laz olmak bu mu acaba?" diye düşündürdü. Bir kaçını sayayım;

  • Dönüş uçağımın 19:55'te olduğunu söylediğim laz, "tamam, o uçak 20:30'da kalkacak demektir. Yetişirsin sen, hiç merak etme" diye ısrar etti.
  • Hopa'dan Trabzon'a dönerken otobüste film koydu laz muavin. Benim ilgimi çekmeyen bir filmdi ve sesimi çıkarmadım ama onlarca yolcu yaklaşık yarım saat sessiz film seyrettiler.
  • Rize'den geçerken bir şey dikkatimi çekti; otobüs duraklarının reklam panoları otobüsün geleceği istikamete konulmuştu. Bir anda acaba Rize'de trafik akış yönü farklı mı diye düşündüm.
  • 25 kuruşkuk gazete için 1 lira uzattım bakkala, bana 1,25 lira iade etti.