Geçtiğimiz günlerde aylar önce Yozlaşan Dindarlık başlığı ile blogda yayınladığım yazı ile benzer konuyu işleyen bir yazı okuyunca konuyu (ve yazıyı) paylaşmak istedim. Biliyorum, başörtülülerin çoğu başörtüsü meselesi ile erkeklerin ilgilenmesinden pek memnun olmuyorlar. Biraz da popüler bir konu olmasından dolayı ben de bu konuya değinip değinmemekte hep tereddüt geçirsem de bu durum ne yazık ki başörtüsü konusunu görmezlikten gelmeye yetmiyor.
Öncelikle kendi kanaatimi belirtmeliyim ki; başörtüsü bir simgedir. Bunu başörtülüler ya da başörtüsüne karşı olanlar, kabul etsinler ya da etmesinler; başörtüsü simgedir. Ancak bence siyasal bir simge değildir. Siyasal İslam’ın simgesi olarak algılamak olayı basite indirgemekten başka bir şey olamaz. Fakat İslam’ın simgesidir. Elbette tek simgesi değildir ama simgelerinden biridir. Minare gibi, ezan gibi... Tesettüre giren her kim ise tesettürün hakkını yerine getirmek, yani simgelediği şey olan İslam’ın gereklerine herkesten daha fazla uymak zorundadır. Hiçbir tesettürlünün "benimle tesettürsüz arasında ne fark var?" demeye hakkı yoktur.
Bu kanaatimi paylaştıktan sonra Fatma K. Barbarasoğlu'nun şu parağrafına bir bakalım;
Öncelikle kendi kanaatimi belirtmeliyim ki; başörtüsü bir simgedir. Bunu başörtülüler ya da başörtüsüne karşı olanlar, kabul etsinler ya da etmesinler; başörtüsü simgedir. Ancak bence siyasal bir simge değildir. Siyasal İslam’ın simgesi olarak algılamak olayı basite indirgemekten başka bir şey olamaz. Fakat İslam’ın simgesidir. Elbette tek simgesi değildir ama simgelerinden biridir. Minare gibi, ezan gibi... Tesettüre giren her kim ise tesettürün hakkını yerine getirmek, yani simgelediği şey olan İslam’ın gereklerine herkesten daha fazla uymak zorundadır. Hiçbir tesettürlünün "benimle tesettürsüz arasında ne fark var?" demeye hakkı yoktur.
Bu kanaatimi paylaştıktan sonra Fatma K. Barbarasoğlu'nun şu parağrafına bir bakalım;
"Seksenlerin başında çarşaf mı abaye mi pardesü mü tartışmaları yapan Türkiye, önümüzdeki yıllarda başı örtülü ama vücud dili olarak varlığını aşırı imleyen türbanlı kadınlar ile, saçları açık ama vücud dilini daha parantez içi kullanan kadınların, hangisinin daha tesettüre uygun olduğunu tartışacak."
Fatma K. Barbarasoğlu yazısında başka neler yazmış; bakalım.
başörtülülerin, başörtü meselesi ile erkeklerin ilgilenmesinden hoşnut olmadığı fikrine katılıyorum.En azından ben pek de hoşnut olmuyorum.
YanıtlaSilneden mi?
sadece eleştirel tarzda yaklaşıp başka bir şey yapmayan erkek tipi oluştu toplumda.Kızların Sümeyye gibi davranmasını bekliyor çoğu ama kendileri Ebu Bekir olmaya yanaşmıyor bile.Sümeyyeler elbet sırtını Ebu Bekir'e dayamamıştı ama Ebu Bekirler hep Sümeyyelerin arkasında olmuştur şimdi böyle olmasa da.
,,,
gelelim bozulma diye tabir edilen duruma.Bunada katılıyorum.Maalesef bozulduk ve bozulmaya da devam ediyoruz.Çünkü şuur yok.Ne için örtündüğünü bilen insan sayısı düşük, böyle insanlara da bin türlü yasak.
ne yapmalı, ne etmeli dersek, aileler çocuklarına şuur kazandırmalı, neyi ne için yaptıklarını anlatmalı.Kızım önemli olan kalbinin temiz olması deyip bırakmamalı.
"bir yazarın güzel bir yorumu vardı.Temiz kalp diyor herkes.evet lazım.ama bu kendimizi aldatmaktan başka bir şey değil.bu sadece sofraya çatalla oturmak gibi bişey.ya çorba gelirse sofraya."
illada şuurlu bir gençlik...
"...Türkiye, önümüzdeki yıllarda başı örtülü ama vücud dili olarak varlığını aşırı imleyen türbanlı kadınlar ile, saçları açık ama vücud dilini daha parantez içi kullanan kadınların, hangisinin daha tesettüre uygun olduğunu tartışacak."
YanıtlaSilguzel gozlem ama orana vurursaniz saclari acik olup vucut dilini daha parantez ici kullananlarin orani cok dusuk kalacaktir. ayrica basini 'orterek' vucut dilini gosterissiz kullanmak basini 'ortmeden' bunu yapmaktan daha kolaydir.
yapici bir sekilde tesetturlulere suur kazandirmaya calismakla tesettursuzleri onlara ustun gormek/gostermek ayrimini kesin olarak yapmak gerek. (aksi halde buradan yola cikarak bir kizcagizin "acayim basimi da rahat edeyim, bu baskiyi ne kendime yapayim ne baskasindan goreyim" demesi oldukca muhtemel ve yerinde bir davranis olur.) barbarosoglu yazisinin sonunda bu ayrimi yapmis, tebrik ettim.
suveyda'nin basortusunun 'edebiyatini yapan' erkekler uzerine soylediklerine de cani gonulden katiliyorum. erkeklerin basortusu gibi asikar bir Islam simgesi tasimak durumunda olmamalari onlari Islami kimlik tasima noktasinda geri birakmamalidir. 'kimlik' ise bir butun olarak her davranisa yansir.
barbarosoglu'nun yazisini okumamiza vesile oldugunuz icin tesekkurler. sosyologlug sardikca bu kadinin yazilarini daha cok begeniyorum.
28/11 tarihli yazisi da guzel.
yorumlarınıza aynen katılıyorum. ve ayrıca yorumlarınız için de teşekkür ederim.
YanıtlaSilyazı hoş, yorumlarda güzel. en azından yapıcı özellikle de neyi niçin yaptığımızın öğretilmesi ortak savı. ve ablalarımdan isteğim: lütfen tam bi hanfendi görüntüsü sergilemeye gayret göstersinler. ben yolun ortasında kaba bi davranışda bulunsam bundan kime ne. ama sizin her davranışınız istesek de istemesek de islama mal olmakta...
YanıtlaSilyazdıklarınız "başını örtenler daha dikkatli olmalıdır" diyor ve orda duruyorsa, tamam. ama "madem ki daha dikkatli olmayacaklar, başlarını hiç örtmesinler" diyorsa buna katılmıyorum.
YanıtlaSilfatih, güzel yorumlamışsın, teşekkürler.
YanıtlaSilmq, "başını örtenler daha dikkatli olsun" "başını örtenler daha dikkatli olsun" "başını örtenler daha dikkatli olsun" diyorum, "başlarını hiç örtmesinler"i hiç söylemem, söyleyene de söyletmem.