Uzunca biz zamandır bu blogda düzenlediğim Türkiye Avrupa Birliğine(AB) girsin mi diye sorduğum anketten % 54 ‘Evet’ çıktı. % 46 ise ‘Hayır’
Türkiye 12 Eylül 1963 Ankara Anlaşmasından bu yana AB için adım atmakta, bazen içerden bazen dışardan gördüğü engellemelerle geçen 44 sene içinde henüz ortaklık bünyesinde yer alamadı. En iyimser tahminlerle önümüzdeki 15 yıl içerisinde de yer alamayacak.
Peki AB’yi niçin istiyoruz? Özellikle de 28 Şubat sürecinden sonra ülkemizde AB yandaşlığı ciddi ölçüde taraftar kazanmıştır. Hatta o güne kadar karşıt olan zihniyetler dahi yandaş olmuşlardır. Bunun geri planında “denize düşen yılana sarılır” misali bir endişe mi söz konusu idi acaba? Anketi hazırlarken en çok düşündüğüm nokta buydu. 28 Şubat sürecinin mağdurları herkesin malumu olduğu üzere ağırlıklı olarak dini hassasiyetleri olanlardı. O dönemin sancılı konu başlıklarının en başlarında başörtüsü ve İmam Hatip Liseleri sıkıntıları sıralanabilir… ve bu başlıkların mağdurları kendilerine kurtarıcı olarak AB’yi görmeye başladılar ve mağduriyetlerini AB’nin kurumlarından sayılabilecek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine(AİHM) iletmeye başladılar. Oysa geçen sürede de görüldü ki AİHM öyle sanıldığı gibi her şeyi objektif kriterlerle değerlendiren bir kurum değildi.
İlk okuldan itibaren ruhumuza sürekli enjekte edilen bağımsızlık hissimizi AB söz konusu olduğunda neden farklı yönlendiriyoruz. Birilerinin yönlendirmesi ile mi özgürlükçü olmak zorundayız. Yoksa bizim kendi kendimize düzenleme ve düzeltme yeteneğimiz sahiden de elimizden alınmış mı? AB’nin elbette çok uygar ve denenmiş uygulama ve düzenlemeleri var. Ancak biz bunları neden illa onların dayatması ile yapmak zorunda kalıyoruz? Biz kendimiz bu düzenlemeleri yapmayı ve yaptırmayı beceremiyor muyuz? Uygulamaz ve uygulatamaz mıyız? Nedir sıkıntımız?
Ya da AB’yi isteyenler takiye mi yapıyorlar acaba?
Türkiye 12 Eylül 1963 Ankara Anlaşmasından bu yana AB için adım atmakta, bazen içerden bazen dışardan gördüğü engellemelerle geçen 44 sene içinde henüz ortaklık bünyesinde yer alamadı. En iyimser tahminlerle önümüzdeki 15 yıl içerisinde de yer alamayacak.
Peki AB’yi niçin istiyoruz? Özellikle de 28 Şubat sürecinden sonra ülkemizde AB yandaşlığı ciddi ölçüde taraftar kazanmıştır. Hatta o güne kadar karşıt olan zihniyetler dahi yandaş olmuşlardır. Bunun geri planında “denize düşen yılana sarılır” misali bir endişe mi söz konusu idi acaba? Anketi hazırlarken en çok düşündüğüm nokta buydu. 28 Şubat sürecinin mağdurları herkesin malumu olduğu üzere ağırlıklı olarak dini hassasiyetleri olanlardı. O dönemin sancılı konu başlıklarının en başlarında başörtüsü ve İmam Hatip Liseleri sıkıntıları sıralanabilir… ve bu başlıkların mağdurları kendilerine kurtarıcı olarak AB’yi görmeye başladılar ve mağduriyetlerini AB’nin kurumlarından sayılabilecek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine(AİHM) iletmeye başladılar. Oysa geçen sürede de görüldü ki AİHM öyle sanıldığı gibi her şeyi objektif kriterlerle değerlendiren bir kurum değildi.
İlk okuldan itibaren ruhumuza sürekli enjekte edilen bağımsızlık hissimizi AB söz konusu olduğunda neden farklı yönlendiriyoruz. Birilerinin yönlendirmesi ile mi özgürlükçü olmak zorundayız. Yoksa bizim kendi kendimize düzenleme ve düzeltme yeteneğimiz sahiden de elimizden alınmış mı? AB’nin elbette çok uygar ve denenmiş uygulama ve düzenlemeleri var. Ancak biz bunları neden illa onların dayatması ile yapmak zorunda kalıyoruz? Biz kendimiz bu düzenlemeleri yapmayı ve yaptırmayı beceremiyor muyuz? Uygulamaz ve uygulatamaz mıyız? Nedir sıkıntımız?
Ya da AB’yi isteyenler takiye mi yapıyorlar acaba?
AB once kendini kurtarsin.
YanıtlaSilAaa siz duymadiniz mi daha? AB'ye girince zengin olacagiz:) Hem bize para akitacaklar, hem de biz istedigimiz an, istedigimiz AB ulksine basip gidebilecegimiz ve calisabilecegimiz icin zengin olacagiz:)
YanıtlaSilParanin gozu kor olsun:)
Para icin istiyorsam namerdim diyen varsa gulerim:)
doğru, ab önce kendini kurtarsın. hakikaten özellikle de son bir kaç senedir, genişlemelerinin de tabii bir neticesi olarak aralarında zaten ciddi ayrılıklar söz konusu olmaaya başladı. bunun yanında yazıda da bahsettiğim gibi işlerine geldiği kadar özgürlükçüler onlar da.
YanıtlaSilesasında yazıda değinmediğim bir nokta idi ab'yi istemenin ardındaki sebeplerden birinin de parasal kaygılar olduğu... güzel bir ironi ile dile getirdiğiniz için teşekkürler.