7 Kasım 2006

Nereye Gidiyoruz?

Türkiye'de en çok takip edilen haber sitelerinden Hürriyet Gazetesinin internet sitesinde, altlarda bir yerde "en çok okunan 10 haber" diye bir başlık var. Fotoğrafta gördüğümüz ise 7 Kasım tarihinde ve artık günün son dakikalarında en çok okunan 10 haberi gösteriyor.

Sitenin bu köşesi benim her zaman dikkatimi çeker. Altlarını çizerek dikkat çekmeye çalıştığım fotoğraftan da anlaşılacağı üzere en çok okunan haberler, tecavüz, taciz ve aldatan erkek gibi başlıklar. Oysa aynı gün, Ecevit'in ölümü ile alakalı bir çok haber, Güneydoğu'yu vuran sel felaketi ile ilgili bir kaç tane haber, Belçika mahkemesinin DHKP-C'yi terör örgütü olarak kabul ettiğine dair haber gibi çok daha önemli haberler vardı. Daha da ötesi Aydın Doğan'ın, gazetesi çok okunsun ve izlensin diye milyonlar ödediği Ertuğrul Özkök, Oktay Ekşi, Emin Çöleşan gibi yazarlar da yazılarını yazmışlardı. Tüm bunlara rağmen insanlar hangi haberleri okumuşlar;

1- Bir tecavüz, iki kurban.
2- Ancak bu kadar yakışır. (Hülya Avşar'ın gelinlik giymesi ile alakalı bir haber)
3- Aldatan erkek yalanları. (Oysa bize aldatan kadınların yalanları lazım)
4- Canlı yayın töreden kurtardı.
5- "Ben sabıkalı tacizciyim" tişörtü giyecek. (ABD'deki güzel bir uygulama anlatılmış ama okuyanlar eminim farklı bir şeyler bekliyorlardı.)
6- Duaya ihtiyacımız var. (Bir şarkıcı ile bir haber spikerinin yeni doğan çocuklarının hayatta kalabilmesi için duaya ihtiyaçlarının olduğuna dair bir haber.)
7- Türk koca tepkisi.
8- Gizli kameralı röntgenci. (Eminim okuyanların(!) çoğu gizli kamera görüntüsünün de yer aldığını düşünerek tıklamıştır bu haberi.)
9- Biz o rengi seninle sevdik. (Nihayet biraz daha ciddi sayılabilecek bir konu)
10- Yazıyı iç çamaşırında kim saklamıştı? (Ecevit ile ilgili bir hatıra olmakla beraber ilk 10'a girebilme başarısı göstermesinin ardındaki sebebi açıklamaya gerek yok sanırım)

Tüm bunlara ek; Google'da çocuk pornosu ile ilgili en çok arama Türkiye'den yapılıyormuş. Sebebi merak ediliyor? Gayet açık; ne batısın, ne doğu! Batı olsan her şeyi rahatça yaşayacaksın. Çocuk pornosu ile işin olmayacak. Doğu olsan İslami örf ve adetlerinle yaşayacaksın, bu durumda da terbiyen müsade etmeyecek böyle bir şeye. İki arada bir derede kalınca da böyle sapık bir toplum olup çıkacaksın. Hepsi bu.

6 Kasım 2006

Nisa/Rical


Bayan okuyucuları biraz kızdıracak bir konu ama merak ediyorum; neden bu duanın erkekler için olanı yok? Niye sadece bayanlar için?

Duanın tercümesi?

"Allahım, kadınların şerrinden bizi koru,
Allahım, kadınların belasından bizi koru,
Allahım, kadınların fitnesinden bizi koru."

Bu dua sadece erkeklere mi hitap ediyor? Ben belki kadınlara hitap eden hali de vardır diye biraz araştırdıysam da bulamadım. Yani, "Allahım, erkeklerin şerrinden bizi koru..." diye devam eden bir dua yok. Ancak tabi ki kadının kadına şerri dokunmaz diyemeyeceğimize göre bu duayı kadınlar da okumalılar diye düşünüyorum.

Bir de 'dua duadır, biri böyle bir dua etmişse bunu genellemek gerekmez' denebilir ancak bu dua namaz tesbihatlarında yer almış, bir çok evradın içerisine girmiş bir dua. Dolayısıyla genelleyen ben değilim. Bunu da küçük bir bilgi notu olarak belirtmek istedim.

4 Kasım 2006

Kar


Yılın ilk karı, hatta hatırladığım en erken kar... 4 Kasım'a karla uyandık İstanbul'da.

2 Kasım 2006

1 Kasım 2006

Mum/Ateş

"Yalancının mumu yatsıya kadar yanar" "ateş almaya gelmek" gibi sık kullandığımız sözlerin nasıl çıktıklarını biliyor muyuz?

Mesela birinci sözün kaynağı şu imiş; malum elektriğin olmadığı dönemlerde insanlar mum ışığında otururlarmış. Tabii TV ve PC gibi insanları gece geç saatlere kadar esir eden cihazlar da olmayınca herkes yatsı namazını kılıp yatarmış. Ama yatsıya kadar oturmasına gerek olmayan bir grup vardır ki; münafıklar! Ya da namaz kılmayan ama kıldığını söyleyen yalancılar! İşte bunlar yatsı vakti girer girmez mumlarını söndürüp yatarlarmış. Böylece konu komşu evin mumunun yatsıya kadar yandığını gördüğü için o evde de namaz kılındığını sanacak...

"Ateş almaya gelmek" cümleciğini şimdilerde acele davrananlar için kullanırız değil mi? Oysa bu cümle önceleri tam tersine uzun oturanlar için söylenirmiş. Yine malum eskiden ateş bulabilmek zormuş. Şimdiki gibi doğalgaz, tüp vs. yok tabi. Eline kütüğünü alan soluğu komşusunda alırmış ve onun ateşinden kendisine ateş almaya çalışırmış. Tabi koca kütüğün tutuşup bitişik eve götürene kadar sönmemesini sağlayacak ateşin edinebilmesi için de uzun süre beklemek gerekirmiş. "Ateş almaya gelmek" de işte bu imiş...

Bunları kimse üzerine alınmasın. Etrafımdakilerin mumları hep yanıyor ve beni bile ışıtıyor çok şükür. Ateş almaya gelen de olmuyor. Keşke olsa...