14 Şubat 2006

14 Şubat Münasebeti İle

Peygamber (S.A.S.) sahabelerin ifadesi ile hanımlarıyla en fazla şakalaşan kişiydi. (Kaynak; Hasan B. Süfyan Müsnedi'nde aktarılmıştır; Huccetü'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 2. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s.105) Rivaytlerde, hanımları ile oyunlar oynadığı, koşu yarışları yaptığı da belirtilir. Ayrıca Hz. Aişe'den rivayet edildiğine göre, Peygamber Efendimiz,"hanımlarına karşı insanların en yumuşağı, en kerimi, güler yüzlüsü ve mütebessim olanı idi." Bir başka Hadis-i Şerifinde; "En olgun imana sahip mümin huyu en güzel ve ailesine karşı en nazik, lütufkar olanıdır", bir diğerinde ise; "En hayırlınız, hanımlarına en hayırlı olanınızdır. Ben hanımlarına karşı sizlerin en iyisiyim." buyurmuştur.

Eşler arasındaki münasebetin hadislerde de görüldüğü üzere nasıl olması gerektiği Hz. Muhammed (S.A.S.) tarafından bize gösterilmiştir. Elbette bu ilişkileri tek günle sınırlandırmamak gerekiyor. Ancak bunun yanında yine Hadis-i Şerifte "hediyeleşin, birbirinizi sevin. Birbirinize yiyecek hediye edin. Bu, rızkınızda genişlik hasıl eder" buyurulduğu da unutulmamalıdır. Dolayısı ile kanaatimce madem böyle bir gün öyle veya böyle varsa, çıkmışsa, çıkartılmışsa ve insanlar bugünlerde bir beklenti içinde iseler, hediyeleşmeliler. Ancak bunu hiç olmazsa Allah rızası için, zikrettiğimiz hadise uymak niyeti ile ve tüketim çılgınlığının teşvikçisi ya da uygulayıcısı olmadan yapmak gerektiğini düşünüyorum.

7 Şubat 2006

Karikatür Krizi

Bu sitenin ana konularından biri de, takip edenlerin bileceği üzere 'Peygamber Sevgisi'dir. Son günlerde müslümanım diyen herkesin ve hatta dünyanın gündeminde malum karikatür krizi var. Ve ben işin açıkçası başından beri bu konuya nasıl bir tepki gösterilmesi gerektiği konusunda tereddüt yaşıyordum. Az önce bloglardan birinde rastladığım bir yazı üzerine hiç olmazsa benim de buradan bir şeyler yazarak tepkimi göstermem gerektiğini düşündüm ve bu yazıyı kaleme almaya karar verdim. Gerçi yukarıda linkini verdiğim yazıyı yazan arkadaşımız yazılması gerekenleri de yazmış ama ben de bir iki hususa değineyim.

Elden ele dolaşan maillerle CNN ve BBC gibi önde gelen medya kuruluşlarının düzenlediği anketlere verilen tepki gerçekten iyiydi. CNN'deki en son durum % 91'e % 9 idi sanırım (karikatürün yayınlanıp yayınlanmaması ile ilgili bir anket.) Ancak bunlar bana kalırsa çok da etkileyici olmuyor, çünkü batı toplumu için o karikatürün yayınlanması ile yayınlanmaması arasında çok bir önem yok. Asıl sorun, medyanın kendisinde ve yöneticilerde. Yani ortada bir kasıt var. Yangını söndürme değil, daha da artırma isteği var. İşte bu noktada yukarıda bahsettiğim yazıda eleştirilen husus devreye giriyor. Yani hükümetin tepkisini net bir şekilde ortaya koyabilmesi konusu.. Fakat bu konu öyle ince bir siyaset ve diplomasi gerektiriyor ki; öncelikle kendi halkını tahrik etmeyeceksin, bu çok önemli. Medeniyetler birliği için uğraşılırken medeniyetler çatışmasına neden olacak açıklamalar yapılmamalı. İkincisi ise, bu tür söylemlerin, tepkilsel ifadelerin neticeisnde bir yaptırımınız olamayacaksa güç kaybetmekten ve şovenist görünmekten başka bir şey kalşmaz elinizde. Dolayısı ile ince bir diplomasi gerektiren bu hususta hükümetin zaman kaybetmeden harekete geçmesi gerektiğini ben de düşünüyorum.

Evet, insanın S.Nursi'nin bir zamanlar Anglikan Kilisesi'nin başpapazının sorduğu soraulara verdiği o cevabı veresi geliyor ama.... "...Tükürün o ehl-i zulmün o merhametsiz yüzüne!.."

5 Şubat 2006

Mutluluğun Sırrı; KANAAT


Evimde bir toplantı, yemek ya da sohbet sonrası temizlik için saatlerce uğraşıyorsam “Çok arkadaşım ve dostum var demektir”.

Zor da olsa faturalarımı ödeyebiliyorsam “bir işim var demektir”.

Pantolonum biraz sıkıyorsa “aç kalmıyorum demektir”.

Gölgem beni izliyorsa, “güneş ışığı görüyorum” demektir.

İş yerimin yolunu uzun buluyorsam “yürüyebiliyorum demektir”.

Hükümeti eleştirebiliyorsam “konuşma özgürlüğüm var demektir”.

Doğalgazı ödeyebiliyorsam “ısınıyorum demektir”.

Yığınla yıkanacak ve ütülenecek varsa “çok giyeceğim var demektir”.

Nefes alıyorsam “yaşıyorum”, akşam eve yorgun argın geliyorsam “bugün üretken olmuşum demektir”.

“Ve tüm bunların farkındaysam mutluyum demektir”

(Zaman Gazetesi Ailem ekinden)

"O'nu tanıyan ve itaat eden zindanda dahi olsa
bahtiyardır..." S.Nursi.

4 Şubat 2006

Rahmetle Anıyoruz

Dün yolcularının büyük kısmı Mısırlı hacılardan oluşan gemi Kızıldeniz'de battı. 1272 yolcusu ve 96 mürettebatı bulunan gemiden en son 435 kişinin kurtarılıdığını biliyoruz. Hepsini rahmetle anıyorum.

Bu vesile ile değinmek istediğim bir konu daha var. Bizim basının bu konuya yaklaşımı gerçekten ibret vericiydi. Filipinlerdeki stat kazası neticesinde 88 kişinin ölmesi nedense medyamızın daha çok ilgi alanına girdi. Gemi kazası batı denizlerinden birinde meydana gelmiş olsaydı neler olurdu acaba diye düşünmeden edemiyorum. Nasıl dramatize edilerek anlatılırdı acaba?