21 Şubat 2008

1045

Cem Yılmaz reklamları Türk Telekom'u eski günlerine döndürebildi mi bilmiyorum ama yeni uygulamaya giren 1045'le galiba sabit hattı daha sık kullanacağız.


Uluslararası Millenicom firmasının bir çok ülkede uyguladığı 1045 servisi artık Türkiye'de de uygulanıyor ve % 80'lere varan indirim sağlıyor. Abone olmaya ya da ekstradan bir ücret ödemeye gerek kalmaksızın aramalarınızın başına 1045'i ekemeniz kafi.


Detaylı bilgi edinmek için linklerini tıklayabilirsiniz.

20 Şubat 2008

İnanamadım ama...

Türkiye'de, hava parası piyasası bulunan bir memuriyetin bulunduğunu öğrendim bugün.

Meşgul etmeyin, bakana mektup yazıyorum.

17 Şubat 2008

Çarşaf ve burka nasıl serbest kalır?

Bu haftayı kezzapçı ile geçirdik. Bakalım önümüzdeki haftayı nasıl geçireceğiz? Kaosa kalkmayan eller(!) kaos oluşturmaya çalışıyor. Muhtemelen daha işin başındayız. Cumhurbaşkanının onayından sonra üniversitelerde kaos üretilmeye çalışılacak. Bilim üretemeyen zihniyetin bundan daha iyi yapabileceği bir marifeti de olamaz heralde.

YÖK yasasının geçiçi 17. maddesi de tartışılacak galiba. Değiştirilmemesi taraftarıydım ancak kimi çevrelerce uygulamanın yerleşmesine şart koşulduğu için ona da çözüm bulmak gerektiği kanaatindeyim. Bence o maddeyi öyle bir düzenlemek gerekiyor ki, neyin yasaklanmayacağını değil de neyin yasaklanacağını sıralayarak hem düzenlemenin uygulanırlılığı sağlanmalı hem de Anayasa Mahkemesinin denetiminde sorun çıkarmamalı. Yasaklanmak istenen çarşaf ve burka değil mi? Yazsınlar bunu maddeye. Gerisine karışmasınlar. Yok fiyonklular, yok tavşan kulaklılar, yok baş altı, yok iğneli... Bunlara değinmeye gerek yok. Madde bu haliyle iptal edilirse ordan ötesi kendilerinin bileceği, çarşaf ve burka da serbest kalır.

* * *

NOT: Geçen hafta başlattığım uygulamamı bilgi notu şeklinde sunduğum yazıma iki ziyaretçiden gelen oylama ile 2,5 puan verildiğini gördüğümden bu yana o uygulamanın doğruluğunu sorgulamaya başlamıştım ki, bir dostumun bizzat uyarısı da eklenince artık o uygulamadan vaz geçmeye karar verdim. Dostumun uyarısı şuydu; "madem hafta sonunda bu kadar güncelleme hazırlayabiliyorsun, yine hazırla ama yayınlamak için hafta içini bekle, aralıklarla yayınla" dedi. Bana da makul geldi. Bu yüzden eski uygulamama geri dönüyorum.

10 Şubat 2008

Bilgi Notu

Blogumla hafta içi ilgilenemez oldum. Bunun çeşitli nedenleri var elbette, mesela şimdiye kadar ihmal ettiğim İngilizce için her akşam kursa gidiyor olmam bu nedenlerden biri.

Kendimi bağlamış olmak istemiyorum ancak bundan böyle blogumu haftada bir güncellemeyi düşünüyorum. Ana sayfada sadece güncellediğim yazıların yer almasını sağlayacağım.

Aksi bir durum olmadığı sürece bundan böyle bu şekilde karşınıza çıkacağım.

Başörtüsü Yasağı Kalktı (mı?)

Bu hafta mecliste önemli bir anayasa değişikliği kabul edildi ve çok büyük bir ihtimalle Abdullah Gül'ün onayıyla değişiklik yürürlüğe girecek. Değişikliğin amacı başörtüsünü üniversitelerde serbest bırakmak. Ne değiştirildi? 10. madde şu şekilde oldu; "Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde ve her türlü kamu hizmetlerinden yararlanılmasında kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır." 42. maddeye de şunlar eklendi; "Kimse, kanunda açıkça yazılı olmayan hiçbir sebeple eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz. Öğrenim hakkının kapsamı ve kullanılmasının sınırları kanunla tespit edilir ve düzenlenir. Kanunda açıkça yazılı olmayan herhangi bir sebeple kimse yükseköğrenim hakkını kullanmaktan mahrum edilemez. Bu hakkın kullanımının sınırları kanunla belirlenir."

Peki değişiklik amaçlanan neticeyi sağlayacak mı?

Bence hayır! Elbette yasağa karşı olan rektörler için artık bir engel görülmeyecek, çeşitli nedenlerle uymak zorunda kaldıkları yasağı bundan böyle uygulamayacaklardır. Ancak problem yasağı savunanlarda... Onlar yeni düzenlemeye uymadıklarında ne olacak? Ortada zaten yasak yoktu ki yeni düzenleme ile yasağı kaldırsınlar. Kanaatimce sonuna kadar direneceklerdir. Ve asıl çıkmaz da galiba bundan sonra başlayacak.

Bakalım bu işin sonu ne olacak?

İstanbul Şehir Rehberi

Bir süre önce İstanbul'da uygulanmaya başlayan EDS (Elektronik Denetleme Sistemi) 'den blogumda bahsetmiştim. Geçenlerde yakın bir dostumdan bir mesaj aldım. Efendim EDS cezası yağmış adresine. Kendisi bilmiyormuş ceza yazılacağını. Bundan kurtulmanın yolu yok muymuş? Ben de "benim blogu takip etmemenin cezası bunlar, ödemek zorundasın" diyemedim tabi, geçerli bir sebep ispat edemediği sürece ödemek zorunda olduğunu söyledim.


Büyükşehir belediyesi bir süredir güzel hizmetler sunuyor. Belki bir çok kişi haberdardır ancak ben yine de buradan da aktarayım, birincisi online şehir rehberi. Sokak sokak, hatta iş yerleri dahi rahatlıkla bulunabiliyor. Mesela evinizde kullandığınız beyaz eşyanın en yakın servisi nerde diye arasanız bulursunuz, ya da nöbetçi eczaneyi... İkinci bir hizmeti ise İstanbul trafiğinin yoğunluk haritasını, ya da gitmek istediğiniz yere en kısa sürede nereden ulaşabileceğinizi gösteren Trafik Kontrol Merkezi. Aynı hizmetten yola çıktıktan sonra faydalanmak istiyorsunuz; bu durumda uyumlu cep telefonunuz varsa online hizmet alabilirsiniz. Ya da 444 4 154 numaralı telefonu arayarak da ulaşacağınız yere hangi yönde gitmenizin daha makul olduğunu size bildireceklerdir.

Bunları kullanmak sadece bizim için önemli değil aslında. İstanbul trafiğini rahatlatmak açısından hepimizin görevi de. Tek bir tarafa yoğunlaşarak içinden çıkılmaz bir duruma sebep olacağımıza alternatifler kullanarak eşit dağılım sağlanır tarfikte ve böylece herkesin birbirine faydası olur diye düşünüyorum.

Mem ü Zin (Mem û Zîn)

Leyla ve Mecnun kadar meşhur değil belki ama tam da Türk-Kürt kardeşliğinin yaralanmaya çalışıldığı bugünlerde bir Kürt aşk hikayesi olan Mem ü Zin okunası bir roman.

"Mem ü Zin; Yerde Yeşerip Gökte olgunlaşan Bir Aşk Hikayesi" ünlü Kürt bilgini Ahmedi Zani'nin manzum tarzda yazdığı bir eser. Ancak bu eseri İslam coğrafyasının yetiştirdiği müstesna ilim adamlarından Prof. Dr. Said Ramazan El-Buti roman şeklinde kaleme almış. Arapça keleme alınan bu eserin Türkçe'ye tercümesini ise yine bir akademisyen olan Abdulhadi Tümurtaş yapmış. Kent yayınlarından çıkan kitabın internet üzerinden satışını yapan tek bir siteye ulaşabildim;
http://www.kitapadresi.com/magaza/prddet.php?pid=9018

Zin'e ulaşamayan ve zindana düşen Mem'in münacaatından kısa bir parça:

"Rabbim! Dünyayı ve dünya ümitlerimi kaybettiğim sırada senin lütfuna kavuştum.

Ruhumda parlayan hidayetin devam ettiği sürece sabretmek bana gayet tatlı gelir. Gönlümde bana ünsiyet veren nurunu gördüğüm sürece, bu karanlık gözüme hiç gelir. Lütfun ve merhametinle kuşatıldığım sürece bu acı kalbime rahatlık verir."

İlk Emir

2 Şubat 2008

222A

Biz bu görüntüleri Nisan 2007'de izlememiş miydik? Bunlar yoksa yapılacak düzenlemenin Abdullah Gül tarafından referanduma sunulmasını mı istiyorlar?


(Not: Burada 222A mitinginin Milliyet Gazetesinin internet sitesindeki video haberi vardı. Ancak her fırsatta en çok tıklandığını iddia eden site, ne yazık ki vidounun içeriğini değiştirmiş. 29.03.08)