23 Ekim 2007

Son Eylemin Amacı İletişim Kurmak mı?

Tel’in ettiğimiz ve nefretle kınadığımız son terör olayından sonra kanaatimce dikkat edilmesi gereken en önemli noktanın 8 askerimizden haber alınamıyor olmasıdır. Bu, esasında eylemin bir bakıma askerlerimizin alıkonması amacı ile düzenlenmiş olduğunun göstergesidir. Çünkü asker alıkoymak PKK terör örgütünün şu ana kadar yaptığı bir eylem tipi değildi. Kaldı ki 12 askerimizi şehit edenler 8 askerimizin de canına kıymakta tereddüt etmeyeceklerdi.

Peki, askerlerimizi alıkoymaktaki amacı nedir, PKK terör örgütünün? DTP’nin yaptığı arabuluculuk çağrısından da anlaşılacağı üzere PKK aslında farklı bir sürecin işlemesinden yana. Son olarak Celal Talabani’nin terör örgütünün sözde ateşkes ilan edeceğini ifade etmesinden de aynı sonucu çıkarabiliyoruz. Hatta ABD dışişleri bakanı Bayan Rice’ın Sayın Başbakanı arayıp birkaç gün süre istemesini bile bu çerçevede değerlendirmek mümkün olabilir.

PKK bir çok yorumcunun iddia ettiği üzere son eylemi ile Türk Silahlı Kuvvetleri’ni Kuzey Irak’a davet etmiyor aksine alıkoyduğu askerlerimizle çatışmalara son vereceği mesajını veriyor. Bu noktaya dikkat etmek gerektiğini düşünüyorum. PKK Türkiye Cumhuriyeti ile bir diyaloga girmek istiyor ancak bu diyalogun silahlı olmasını değil sözlü olmasını istiyor. Meşrulaşma çabası olarak da niteleyebiliriz bunu.

Ancak tüm bu adımların sadece terör örgütü yöneticilerinin kafalarından çıkmış olduğunu düşünmek de yanıltıcı olacaktır. ABD’nin Irak’ı işgali ile silahlı eylemler konusunda profesyonelleşme fırsatı elde eden PKK terör örgütü aynı zamanda strateji geliştirme konusunda da eğitildi. Ayrıca Türkiye’nin görünmez düşmanlarının da PKK’ya strateji öğretecekleri göz ardı edilmemelidir.

Bugün yapılacak bir sınır ötesi harekât gerçekten de PKK terörünü kökten kazıyacak bir adım değildir. Türk toplumu her ne kadar sadece bu noktaya odaklandırılmışsa da sınır ötesi harekâtın terörü sonlandırmayacağı geçmişte yapılan operasyonlardan dolayı aşikârdır. Bununla beraber bir sınır ötesi harekâtın terör örgütüne ciddi kayıplar verdireceği de kesindir. Bunu bizim askeri ve siyasi yetkililerimiz ne ölçüde biliyor ve öngörebiliyorsa terör örgütü de geçmişte yaşadıkları tecrübelere binaen aynı ölçüde biliyordur. Buna rağmen göz göre göre Türkiye’nin sınır ötesi bir harekât yapmasına sebep olacak böyle bir eylemi gerçekleştirmesinin bu açıdan yaklaşıldığında mantıklı bir açıklamasının olamayacağı açıktır. Bu harekâtı PKK değil ABD istiyor diyebilmek ise çok havada kalan bir iddiadır. Çünkü ABD ile çatışır vaziyete gelmek bizim açımızdan ne kadar istenilmeyen bir durum ise ABD açısından da bizimle çatışmak aynı ölçüde onlar açısından da istenmeyen bir gelişmedir. Türkiye öyle ya da böyle ABD’nin bu bölgedeki en istikrarlı ve güçlü müttefiki konumundadır. Bu pozisyonun sürmesi ABD’nin kendi politikalarını yürütmesi bakımından fevkalade elzemdir.

Bu durumda ne ABD ne de PKK bakımından Türkiye’nin Kuzey Irak’a girmesinin kendileri açısından bir çıkarı bulunmayacağına göre bu eylem bir başka sebeple yapılmış demektir. İşte bu sebebi de 8 askerimizin kayıp olmasında aramamız gerekiyor. ABD ve onun gibi düşünen petrol odaklı diğer dış güçler PKK’nın sözüm ona legalleşme sürecine girmesini istemekte ve ısrarla Türkiye’nin Kuzey Irak yerel yönetimi ile diyalog kurmasını istemektedirler. Bu kanalla Türkiye ile PKK’yı diyalog içine sokmayı düşünenler Türkiye’nin kararlı tutumu karşısında bunun mümkün olmayacağını anlamışlardır. Ancak tam da bu noktada önceki günkü eylem gerçekleşmiş ve 12 şehidimizin yanında 8 askerimiz alıkonmuştur. Bu da PKK’nın Türkiye Cumhuriyeti ile bir şekilde diyalog kurma ve kendi varlığını kabullendirme girişimidir.

Geldiğimiz noktada Türkiye’nin sınır ötesi harekâttan ziyade ciddi bir dış politika oluşturması gerektiği kanaatindeyim. Türkiye’nin hâlihazırdaki en ciddi sıkıntısı Kıbrıs meselesindeki ezberi bozan dış politika ve diplomasisini Kürt sorununda yapamamasıdır. İnce bir diplomasiye ihtiyacımız var. Ancak bununla birlikte askeri önlemlerin terk edilmemesi de çok önemlidir. Hatta sağlıklı bir diplomatik ilişkinin sağlanması askeri önlemlerin güç ve değerine bağlıdır da diyebiliriz.

3 yorum:

  1. Merhaba Ali Bey
    Yazınızda ifade edilen düşünce ve kanaatinizi aynen paylaşmaktayım
    Selamlar

    YanıtlaSil
  2. Merhaba Ali Bey;
    Sitenizi bir ziyaret edeyim dedim bu vesileyle de düşüncelerimi paylaşmak isterim.
    Konuyla uzaktan bağlantili bir hususa dikkat çekmek istiyorum, sonra ise niyetleri nedir acaba meselesine döneceğim.

    200 PKKlının sınırlarımızı geçip birliğimize taaruz etmesini falan bir şekilde izah edebiliyorlar, benim kafamı kurcalayan 8 askerimizin taa sınırların aşılıp kuzey ıraka bilmem kaç km uzaklara götürülebilmesidir. Ordaki coğrafi şartları az çok biliyoruz, yürüyerek tekrar kuzey ırak kamplarına dönmeleri enaz 5 gün almalı, 8 askeride esir alıp götürecek terörist sayısı da herhalde 1-2 kişi olamaz. Kalabalık bir şekilde geldiler ve gittiler.
    İki soru var, nasıl götürdüler; yürüyerek mi, ki öyleyse bu 5 gün zarfında neden bizimkiler bunların izlerini bulamadı, ikincisi eğer bir araç kullandılarsa bundan bizimkiler nasıl haberdar olmadı. Bu sorulardan da 2 soru daha çıkıyor; biz bu kadar acizmiyiz ya da bunlara içerden destek veren kimlerdir. Velhasılı kelam pis birşeyler dönüyor ama Allah hayır etsin...

    Gelelim asıl meseleye, 8 asker neden kaçırıldı;
    Öncelikle elinde esir bulunması herzaman için iyi bir kozdur, ama ben bunların iletişim kurma çabası meşruiyet tarzında şeylerle ilgili olduğunu düşünmüyorum. Eldeki esir sadece birer kozdur PKK için. Ve onu da bir şekilde kullanacaktır.

    Peki bunca yapılan kışkırtmalar ne için? Asıl önemli olan bu sorunun cevabı. Ben kendi fikrimi burada beyan etmek istiyorum; yapılmak istenen tamamıyla PKKnın kürt nüfus üzerinde hakimiyetini kaybetmesinden kaynaklanıyor. Biliyorsunuz son seçimlerde hakimiyetlerini nasıl kaybettiklerini açıkca görmüş olduk. Amaç sadece tekrar eski günlerdeki gibi kürt halkını devletten tekrar koparmaktır. Akrabalarından bir ferdinin dağda terör eylemindeyken öldürüldüğünü duyan birsinin psikolojik durumundan faydalanma isteğidir hepsi bunların altında yatan. Yani Başbakanın eskiden beri dediği gibi “kandan beslenen bir terör örgütüdür” bu PKK. Kan dökülmesi lazımki insanları tekrar devlete karşı düşman etsinler, kin bağlatsınlar...

    Söylenecek sözler uzun ama burada kısa kesiyorum, yorumun yazıdan daha uzun sürmesi pek hoş bir durum değil . Siyaz Zambak hanımın da dediği gibi dua vaktidir vesselam.

    YanıtlaSil
  3. @mehmet abi; yorumunuz benim için önemli çünkü özellikle bloglarda bu tür yazılara pek rağbet olmuyor. bu nedenle teşekkür ederim.

    @mühendis; merhaba mühendis bey. sizin de konuya bu şekilde derinlemesine yaklaşımınız beni memnun etti. fikirler paylaşıldıkça ufuklar genişliyor. ayrıca yıorumunuzun uzun olmasının sakıncası da yok. teşekkür ederim.

    YanıtlaSil