İsrafı en basit haliyle ihtiyaç harici yapılan her tür tasarruf olarak tanımlayabiliriz. Bir insanın ihtiyaç duyduğundan daha fazla yemek yemesi ya da daha fazla elbiseye sahip olması ya da daha fazla zaman harcaması birer israf örneği olabilir. Konu ile ilgili ilk akla gelen hüküm ise A'raf, suresinin 31. ayetidir "…Yiyin için fakat israf etmeyin. Çünkü Allah, israf edenleri sevmez." Bu ayet bizlere israf ile cimrilik arasındaki hassas dengeyi de sunmaktadır.
İnsanın meşru ihtiyaçlarını karşılamasının israf olmayacağı şüphe götürmez. Kuşkusuz ihtiyaçlar her insanın durumuna göre değişiklik arz edebilir. Bazılarına göre lüks ve israf sayılabilecekken bazıları için ihtiyaç sayılabilecek çok şey vardır. Ya da tersi…
İnsanın meşru ihtiyaçlarını karşılamasının israf olmayacağı şüphe götürmez. Kuşkusuz ihtiyaçlar her insanın durumuna göre değişiklik arz edebilir. Bazılarına göre lüks ve israf sayılabilecekken bazıları için ihtiyaç sayılabilecek çok şey vardır. Ya da tersi…
Bu çerçevede kişi için israf olanın aynı zamanda lüks olacağını da unutmamak gerekiyor. Örneğin asgari ücretle çalışan bir işçinin cep telefonunun -o da eğer ihtiyaçsa- en ucuzundan olması düşünülür. Eğer bir aylık ücreti tutarındaki bir cep telefonu kullanıyorsa bu israftır. Aynı zamanda lükstür. Fakat lükste sınır yoktur. Aynı işçinin cebinde bir kaç aylık ücreti değerinde de cep telefonu olabilir. En sık karşılaştığım bir örnek olduğundan bu örneği verdim.
Fakat konumu itibarı ile belirli bir standartta yaşaması gerekenler de vardır. Bu durum günümüzde abartılmış da olsa ne yazık ki bu gerçeği göz ardı etmemize yetmiyor. Örneğin bir avukatın iyi giyinmişi makbuldür çoğu çevrelerce. Ofisinin konumu, dizaynı ne kadar lüks ise o kadar değer veriliyor avukata. Hukuki bilgisine göre değer verilen kaç avukat vardır acaba? Bununla beraber bir avukatın da elbette lüksü vardır. İhtiyacının çok çok ötesinde bir tasrrufta bulunması israftan öte lükstür kişi için. Mesela bir kravata 200 YTL vermek lüksün sınırının olmadığının bir başka göstergesedir.
Çılgın tüketim hastalığının körüklendiği bu devirde israfa girmeden yaşayabilmenin çok zor olduğu da bir başka gerçek. Bu noktada yapılması gereken herkes kendi ihtiyacını göz önünde bulundurarak hareket etmesidir. Ayrıca israfın en büyük nedenlerinden birinin de özenti olduğunu unutmamak gerekiyor.
Yollara baktığımızda hep lüks arabalar görür olduk.Genelliklede içinde sadece bir kişi oluyor.Bir de ekmek almaya parası olmayıpta evinde dev ekran televizyon ve dijital yayın vs..olanlar var..Şükretmek,kanaat azaldı..
YanıtlaSilMaalesef... "Kanaat", "Kanaatkar" gibi kavramlar unutulmaya baslandi.
YanıtlaSilErkekler son model araba, telefon, televizyon kavramlarinin pesine, kadinlar da en iyisinden oturma odasi takimi, vitrin, bilmemne makinasi gibi kavramlarin pesine takildi..
"Elalem ne der?" kaygisi bizi icten ice yiyip bitiriyor..