Son zamanlarda seyrettiğim filmlerden 1993 yapımı "bugün aslında dündü" ile 2007 yapımı "şimdi ya da asla" tamamen farklı iki konuyu işleseler de her ikisi de oldukça manidardı.
Yaşadığınız hergünü tekrar yaşamak ister miydiniz? Mesela sabah kalkıyorsunuz ama hergün aynı dakikada. İşinize giderken aynı olaylar, aynı kişiler... Ve artk bu durumu kabullenip etrafınızdaki insanlara az sonra neler yaşanacağını anlatmaya başlıyorsunuz çünkü hayatınızı ezberliyorsunuz. Doğrusu gerçek dışı senaryoları pek tutmam ama gerçekten filmin senaristini çok taktir ettim. Hayal gücü fevkalade yüksek ve izleyiciyi düşündürüyor. Neler düşündürdüğünü anlamak için filmi mutlaka izlemek lazım.
Diğer film ölümcül bir hastalığa yakalanan iki yaşlı adamın ölmeden önce yapmak istediklerini bu hastalığa inat yapmaya kalkışmalarını anlatırken beşeri hislerin yaşamdaki yerine de kuvvetli vurgular yapıyor. Mesela Jack Nicholson ihtiyar da olsa hasta da olsa dünyanın en güzel kızını öpmeyi kafasına koymuş bir defa. Öpüyor mu öpmüyor mu sorusunun cevabı tabi ki filmde. Herkes kendi hayatından bir kare bulabilir mi bilmiyorum ama benim hayatımdan da karelerin olduğu film, hayatı tiye almanın aslında en iyi sonucu doğurduğunu da anlatıyor. Etrafınızdakilerin sizi önemsememesi gibi bir netice doğurabilme ihitmali de olsa hayatla dalga geçerseniz hayatın zorluklarını siz de rahat geçersiniz. Film sanırım sinemalarda oynamıyor artık ancak DVD'si çıkmışsa mutlaka edinin ve seyredin.
Yaşadığınız hergünü tekrar yaşamak ister miydiniz? Mesela sabah kalkıyorsunuz ama hergün aynı dakikada. İşinize giderken aynı olaylar, aynı kişiler... Ve artk bu durumu kabullenip etrafınızdaki insanlara az sonra neler yaşanacağını anlatmaya başlıyorsunuz çünkü hayatınızı ezberliyorsunuz. Doğrusu gerçek dışı senaryoları pek tutmam ama gerçekten filmin senaristini çok taktir ettim. Hayal gücü fevkalade yüksek ve izleyiciyi düşündürüyor. Neler düşündürdüğünü anlamak için filmi mutlaka izlemek lazım.
Diğer film ölümcül bir hastalığa yakalanan iki yaşlı adamın ölmeden önce yapmak istediklerini bu hastalığa inat yapmaya kalkışmalarını anlatırken beşeri hislerin yaşamdaki yerine de kuvvetli vurgular yapıyor. Mesela Jack Nicholson ihtiyar da olsa hasta da olsa dünyanın en güzel kızını öpmeyi kafasına koymuş bir defa. Öpüyor mu öpmüyor mu sorusunun cevabı tabi ki filmde. Herkes kendi hayatından bir kare bulabilir mi bilmiyorum ama benim hayatımdan da karelerin olduğu film, hayatı tiye almanın aslında en iyi sonucu doğurduğunu da anlatıyor. Etrafınızdakilerin sizi önemsememesi gibi bir netice doğurabilme ihitmali de olsa hayatla dalga geçerseniz hayatın zorluklarını siz de rahat geçersiniz. Film sanırım sinemalarda oynamıyor artık ancak DVD'si çıkmışsa mutlaka edinin ve seyredin.