9 Mart 2008

Güvenli Hakimler ve Savcılar

Türkiye gerçekten enteresan bir ülke. Bunun çok örnekleri var ama benim hemen her gün yaşadığım bir örneğini anlatayım;

İstanbul'da yaşayanlar biliyordur, Bakırköy'de E-5'in yanında estetik yoksunu ve işlevine göre tasarlanmamış ya da tasarlanamamış kocaman bir adliye yapıldı. O bölgeye yakın diğer adliyeler bu binada birleştirildi. Adliyeye 4 giriş var. Birincisi adliye personelinin girdiği ana kapı. İhtişamlı bir giriş denebilir çünkü kapıdan devasa yükseklikte bir salona (sağdaki fotoğraf) giriyorsunuz.Ben olsam bu girişi umumi giriş kapısı yapardım çünkü adliyeler aynı zamanda devletin gücünü göstermesi bakımından önemlidir. O girişin bu gücü gösteren bir işlevi olurdu en azından. Neyse taktir büyüklerin... İkinci kapıdan vatandaşlarımız giriyor. Üçüncü bir kapıdan da avukatlara kapı açmışlar. Kapı "aslında avukatlar girmeseler de olur ama ne yapalım işte, sistem..." der gibi binanın bir ucunda. Bu her üç kapıda da x-ray cihazları var. Son olarak da bina altına yapılan otoparktan giriş yapılmış. Fakat şimdi sıkı durun, bu otoparka sadece adliye personeli girebiliyor. Mesela hakim ve savcılar ya da adliyenin müstahdemi (müstahdemde araba olur mu demeyin, olur elbet!) Bu otopark sadece onlar için. Mesela bir avukat duruşmaya yetişmek için koşturdu ve diğer açık otoparkta yer bulamadı aracı için, alttaki otoparka giremez, neden? Yer olmadığından mı dediniz, hayır, güvenlik nedeni ile. Eee, artık hakim öldüren meslektaşımız da var nasıl olsa, bahane de hazır. Fakat mübaşir veya müstahdemin hakim öldürdüğü duyulmuş mudur? Onlar girebilir. Devletimizin memurlarına her daim güven esastır.

Geçtiğimiz günlerde ayağındaki özründen dolayı başsavcılıktan özel izinli(!) bir meslektaşla birlikte otoparka girmeye çalışan bir başka meslektaşımızı kapıdaki görevli, "hayır siz giremezsiniz, araçtan inin ve dolaşıp, kendi giriş kapınızı kullanın" demiş. Evet! Durum bu işte. Devletin zihniyeti...

Fakat her nedense Bakırköy Adliyesi’ndeki bu sıkı GÜVENLİK Şişli Adliyesi’nden esirgenmiş. Bir pasaj içinden girilen adliyenin girişinde görevli bir polis memurundan başka hiç kimse yok. Hatta x-ray cihazı da yok. Şimdi ne düşünmek lazım? Yoksa Şişli'de görev yapan hakim ve savcılar Bakırköy'de görev yapan hakim ve savcılardan daha mı az kıymetli devletimizin yanında?

21 Şubat 2008

1045

Cem Yılmaz reklamları Türk Telekom'u eski günlerine döndürebildi mi bilmiyorum ama yeni uygulamaya giren 1045'le galiba sabit hattı daha sık kullanacağız.


Uluslararası Millenicom firmasının bir çok ülkede uyguladığı 1045 servisi artık Türkiye'de de uygulanıyor ve % 80'lere varan indirim sağlıyor. Abone olmaya ya da ekstradan bir ücret ödemeye gerek kalmaksızın aramalarınızın başına 1045'i ekemeniz kafi.


Detaylı bilgi edinmek için linklerini tıklayabilirsiniz.

20 Şubat 2008

İnanamadım ama...

Türkiye'de, hava parası piyasası bulunan bir memuriyetin bulunduğunu öğrendim bugün.

Meşgul etmeyin, bakana mektup yazıyorum.

17 Şubat 2008

Çarşaf ve burka nasıl serbest kalır?

Bu haftayı kezzapçı ile geçirdik. Bakalım önümüzdeki haftayı nasıl geçireceğiz? Kaosa kalkmayan eller(!) kaos oluşturmaya çalışıyor. Muhtemelen daha işin başındayız. Cumhurbaşkanının onayından sonra üniversitelerde kaos üretilmeye çalışılacak. Bilim üretemeyen zihniyetin bundan daha iyi yapabileceği bir marifeti de olamaz heralde.

YÖK yasasının geçiçi 17. maddesi de tartışılacak galiba. Değiştirilmemesi taraftarıydım ancak kimi çevrelerce uygulamanın yerleşmesine şart koşulduğu için ona da çözüm bulmak gerektiği kanaatindeyim. Bence o maddeyi öyle bir düzenlemek gerekiyor ki, neyin yasaklanmayacağını değil de neyin yasaklanacağını sıralayarak hem düzenlemenin uygulanırlılığı sağlanmalı hem de Anayasa Mahkemesinin denetiminde sorun çıkarmamalı. Yasaklanmak istenen çarşaf ve burka değil mi? Yazsınlar bunu maddeye. Gerisine karışmasınlar. Yok fiyonklular, yok tavşan kulaklılar, yok baş altı, yok iğneli... Bunlara değinmeye gerek yok. Madde bu haliyle iptal edilirse ordan ötesi kendilerinin bileceği, çarşaf ve burka da serbest kalır.

* * *

NOT: Geçen hafta başlattığım uygulamamı bilgi notu şeklinde sunduğum yazıma iki ziyaretçiden gelen oylama ile 2,5 puan verildiğini gördüğümden bu yana o uygulamanın doğruluğunu sorgulamaya başlamıştım ki, bir dostumun bizzat uyarısı da eklenince artık o uygulamadan vaz geçmeye karar verdim. Dostumun uyarısı şuydu; "madem hafta sonunda bu kadar güncelleme hazırlayabiliyorsun, yine hazırla ama yayınlamak için hafta içini bekle, aralıklarla yayınla" dedi. Bana da makul geldi. Bu yüzden eski uygulamama geri dönüyorum.