16 Nisan 2007

Osmanlıca Blog

Çok değerli bir büyüğümüz Osmanlıca için eskimez yazı der. Malum, çok çevrelerde Osmanlıcadan eski yazı diye bahsedilir. O büyüğümüz de o yazının Kur'an yazısı olmasından hareketle eskimez yazı olduğunu anlatmaya çalışır.

Başka Osmanlıca blog var mıdır bilmiyorum ama benim ilk defa rastladığım bir http://osmanlicam.blogspot.com Osmanlıcaya biraz ilgisi olanların takip etmelerinde fayda olacağını düşünüyorum. Blog yazarı "Sevgili Muhammed"i de tebrik ediyorum.

15 Nisan 2007

3 x 3 = ?

Yemek bloglarının sahipleri çok akıllı olmalılar. Ne yapıp edip bizler gibi yemekle alakası olmayanları bile blog kurallarını kullanarak yemek tarifi yapmaya zorlamışlar. Beni bu işe davet eden işitme kaybı, onu ise yemek tarifleri yapan bir blogcu arkadaş bu işe sokmuş. Görüldüğü üzere iki adım sonrası yemek blogu.

Şimdi benim gibi son 7 senesini yalnız geçirmiş, son 13 senesini de aileden uzaklarda geçirmiş birinden ne tarifler çıkar! Zaten bu gidişle pek yakında Oktay ustanın en büyük rakibi, korkulu rüyası olacağım galiba.

Oyunun kurallarını çözebilmem ancak mümkün olduğundan bir kuralı yerine getiremediğimden beni bu oyuna davet eden arkadaşımızdan özür diliyorum. 3 gün içinde cevaplamam gerekiyormuş ama ben bu süreyi geçirdim.

Uzun lafın kısası efendim; benim gibi biri için mutfak denildiğinde ilk akla gelecek olan sahanda yumurtadır. Ancak yağ olarak kesinlikle tereyağı tercihimdir. İkinci olarak makarna tabii ki. Son olarak da çoban salata.

Peki bunları kimlere ithaf edeceğim ben şimdi? Oyunun bir kuralını bozdum zaten, bu kuralı da bozsam bir şey olmaz sanırım. Çünkü etrafımdaki herkes bu oyundan nasibini almış, bana bir şey kalmamış, serçe parmak misali.

* * *

Soruları cevaplayacak olursam;

Daha önce Hatay'da yaşadım, halen İstanbul'da yaşıyorum. Çok monoton bir düzenim var yani.

Tatil için gittiğim, gördüğüm ve önerdiğim yer merak edilmiş; bunun da tek cevabı İstanbul. İstanbul'da yaşayıp da İstanbul'un bir çok güzelliklerini keşfedememiş nice insanların olduğu düşünülürse gayet güzel bir öneri bence.

Yaşamak istediğim şehirler; Medine, İstanbul.

Şu anki mesleğim avukat. (Bağlı olduğum baroya not: Reklam yasağımız var ama sorulduğu için cevapladım.)

Dünyaya ikinci bir defa gelseydim doktor olurdum. Nasıl olsa avukatlığı denedim, bir de başka meslek öğrenelim.

"Kesinlikle ben yapmazdım" dediğim meslek kompresörcülük. O yolları kıran ve delen ve titreyen insanlar var ya, hah işte ondan olmak istemezdim.

Yaşam felsefemi oluşturan sözlerden biri "insanın insan eden ahlaktır".

Bir kitapdan alınma, çok sevdiğim bir cümle veya paragraf veya bölüm merak ediliyor, "hayatta en hakiki mürşit ilimdir".

Çok sevdiğim bir şiirden bir parça; Mehmet Akif'in Çanakkale Şehitlerine şiirini olduğu gibi buraya aktarmaktansa dilerseniz buyrun okuyalım.

11 Nisan 2007

Merve Kavakçı Mahkum Oldu!

Geçtiğimiz günlerde 28 Şubat'ın izlerinden biri daha yargı marifeti ile silinmeye çalışıldı ancak derin medyamız olayı görmezden gelmeyi yeğledi nedense.

AİHM, Türkiye'yi, Merve Kavakçı, Nazlı Ilıcak ve Mehmet Sılay'ın 'serbest seçim hakkı'nı ihlal ettiği gerekçesiyle para cezasına mahkum etti. Seçilmiş kişilere uygulanan müeyyidelerin de 'ağır ve orantısız' olduğunun altını çizdi.

Bu karar 5 Nisan 2007 günü verildi. Ancak aynı gün internet sitelerinde haberin detayını bulmak oldukça güçtü. Haberi o akşam geç vakitte duydum ve umumiyetle takip ettiğim Milliyet'in internet sitesini açtım ancak nafile. Haberle ilgili hiç bir bilgi yoktu. İşte 5 Nisan tarihli Milliyet Gazetesinin gün boyunca sunduğu son dakika haberleri...

Mahkeme tarafından aksi bir karar verilmiş olsaydı medya nasıl bir tavır alırdı, gerçekten çok merak ediyorum. Yine de her şeye rağmen, gazeteciliğin ilkelerinden olan "köpeğin insanı ısırması haber değildir, insanın köpeği ısırması haberdir" örneğinden hareketle AİHM'nin kararının olağan ve çıkması gereken bir karar olarak yorumlanmış olduğunu düşünüp bu nedenle haber konusu yapılmadığını varsayıyorum ki, iyi niyetimizi muhafaz etmiş olalım.