26 Ocak 2007

Hepimiz Mehmed'iz, Ali'yiz, Hepimiz Türk'üz, Hepimiz Müslüman'ız

Geçtiğimiz bir haftanın en çok konuşulan konularından biriydi Hrant Dink cinayeti. Cinayet ertesindeki gelişmeler de oldukça manidardı. On binlerin katıldığı cenaze merasiminde "Hepimiz Hrant'ız, Hepimiz Ermeni'yiz" söylemi akıllarda kaldı. Ardından da ruhuna mevlit okutmaktan tutun fatiha okunacağına dair bir çok şey yazıldı, söylendi.

Toplumların bir arada yaşamaları için, hoşgörü ortamının sağlanması için, Ermeni diasporasına hoş görünmek için, Avrupa Birliği'nin gönlünü almak için şüphesiz tabiri caizse cuk diye oturan güzel bir söylem olmasına rağmen özü itibari ile kanıma dokunan, çok rahatsız olduğum, kendimden, milletimden ve dindaşlarımdan utandığım bir slogandı.

Evet, cinayet her kime işlenmiş olursa olsun insanlık ayıbıdır ve kesinlikle hoş görülemez. Hrant Dink de cinayete kurban gitmiş biri olarak cenazesine iştirak edilip insanlığına saygı duyulabilecek biri olabilir. Ancak tüm bunlara rağmen ben Hrant Dink değilim. Ben Ermeni de değilim. Ben Mehmed'im, Ali'yim, Türk'üm ve Müslüman'ım.

"Hepimiz Hrant'ız, Hepimiz Ermeni'yiz" diyenlerin gayr-i müslim biri için fatiha okumalarından da daha tabii bir hal olamayacağı için bu tartışmayı da yersiz buluyorum. Buyursunlar okusunlar. Kendileri bilirler.

Yağmursuzluk

Yağmursuzluk bir musibettir ve ceza-yı amel bir azaptır. Buna karşı, ağlamakla ve hüzün ve kederle, niyaz ve hazinane yalvarmakla ve pek ciddi nedamet ve tevbe ve istiğfar ile karşılamak ve sünnet-i seniye dairesinde, bid'alar karışmadan, şeriatin tayin ettiği tarzda dergah-ı İlahiyeye iltica etmek ve dua ve o hale mahsus ubudiyetle mukabele etmektir. Hem böyle umumi musibetler, ekser nasın hatasından geldiği cihetle, o insanların ekseri (kısm-ı azamı) tevbe ve nedamet ve istiğfar etmekle def olur.
Emirdağ Lahikası. B.S.N.

21 Ocak 2007

Kuşlu Muşlu Duruşma


Geçen hafta girdiğim bir duruşmada güzel güzel konuşurken birden kulağımın dibinden bir kuş sesi işittim. Ben konuşuyorum kuş konuşuyor. Nerden olduğunu da anlayamadım birden. En son iyice dönüp baktığımda cüppemin yakasından göremediğim omuzuma konmuş kuşu gördüm. Arkamı döndüm, baktım mübaşir kuşa işaret ediyor, kendi omuzuna almak için. Meğer hakimin kuşuymuş. Odasının kapısı açık unutulunca ordan salona gelmiş ve ben pür dikkat dava ile ilgili konuşurken o da bana iştirak etmiş. Neyse ki hakim işin içine kuşu girince benim talebimi kabul etti de kuş işe yaramış oldu.