12 Mart 2006

Yeni Yazar - 3

Blogumuz zenginleşiyor. 20 yıldır sporla iç içe yaşayan, daha önce başka internet sitelerinde de spor yazarlığı yapmış olan Fethi Kaya'yı haftada bir, futbol ağırlıklı olmak üzere, spor yorumları ile bu blogda izleyeceğiz. Katkılarından dolayı kendisine teşekkür ederim.

Her Şey Sende Gizli


Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;
Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar mutlusun
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin.

Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın

Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..
İşte budur hayat!
işte budur yaşamak
Bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
Sevdiğin Kadar Sevilirsin...

10 Mart 2006

Siyasal Partilere Dönüşen Medyanın Tavrı

Türkiye her yönüyle gariplikler ülkesi. Adeta, bir türlü yönünü çizememiş bir görüntü sergilemekte. İnsanıyla, siyasetçisiyle, gazetecisiyle; velhasıl her kesimiyle böyle.

Yasama, yürütme ve yargı birbirinden bağımsız üç temel güçtür sloganı hakim oldu her daim. Demokrasinin güvencesi bu idi. Birbirinden bağımsız olmaları ve birbirlerini denetlemeleri kuvvetler dengesini oluşturuyordu. Medya da "tarafsız gözetleme ve eleştirme kurumu" olarak ne güzel bir polisti. Oysa durum böyle mi işledi bugüne kadar? Hayır.

1990‘lı yıllarda bir takım siyasetçiler yargı vasıtasıyla hapishanelere girerken ortalık bu medya tarafından alkış seslerine boğuluyordu. Bugün ise aynı medya tarafından bu yargı sistemi aşırı biçimde eleştiriliyor ve siyasallaştığı vurgulanıyor. Yargı aynı yargı, medya aynı medya, ama hükümet edenler farklı.

Yoksa siyasallaşan yargı filan değil de,tamamıyla bağımsız olması gereken medya kuruluşları mı? Demek sorun medyada. Yargıya brifingler verilirken siyasallaşma yoktu da, şimdi brifing verenleri soruşturmak isteyince mi siyasallaşma mevzubahis oluyor. Sakın bu iflah olunmaz "siyalaşma" bir takım insanların kısır bakış açılarına endeksli beyinlerinde yaşıyor olmasın ?

Bu ülkeye yazık ediyorlar ilkesi bozuk insanlar!..

Tuğrul CENKER