Hatırlanırsa bir kaç ay önce İsviçre'de bir otobüsün kaza geçirmesi sonucu çoğu çocuk 28 kişi ölmüştü. İşte o hadise aklıma paylaşmak istediğim bazı düşünceler getirmişti ama yazmak ancak şimdi nasip oluyor.
Öncelikle; bu tür kazaların aslında sadece bize mahsus olmadığını, insanoğlunun yaşadığı her yerde meydana gelebileceğini hatırlattı bana bu kaza. Zira aynı kaza bizde olsaydı bir an bizim medyanın bu hadiseye yaklaşımını "galiba zihniyetlerin geri kalmışlığının tüm örneklerini yansıtan cümlelerle kurulu metinler ortaya çıkarırdı bizim gazetelerimiz" diye düşündüm.

Oysa şimdi 1 saat önce İsviçre'de meydana gelen kazayı hepimiz duyuyoruz. Bu hem olaylar karşısındaki duyarlılığımızı zedeliyor hem de pozitif enerjimizin eksilmesine neden oluyor.
Kaldı ki haberciliğin temel ilkelerinden birinin "köpeği ısıran insanın haber değeri taşıdığı" düşünülürse esasen haberlerin genel olarak ne faydası var diye de ayrıca düşünmek lazım.
Bununla beraber mevcut vaziyetin önüne geçmek mümkün değil.
Haberler kanalıyla elde ettiğimiz bilgiler yararsız gibi görünseler de, belki bir araya gelerek belirli kanaatler ve düşünceler oluşturmamızda, belirli bir bilinç elde etmemizde yardımcı olabilirler.
YanıtlaSilNasıl bir dünyada yaşadığımın farkında olmamak beni belki daha mutlu kılabilirdi. Fakat mutsuz olmayı, habersiz-bilgisiz olmaya tercih ediyorum sanırım genel olarak.
Yararsız gibi görünse de ve aldığımız haberlere karşı duyarlılık göstermesek de, haber alamama haline kesinlikle tercih ederdim bu durumu.
ince bir çizgi var gibi aslında. o çizgi korunsa haberlerin gereksizliği düşünülmez belki. zaten bendeki bu düşünce de umumiyetle yazıda bahsettiğim türden haberlerin veriliş tarzının etkisi ile oluşuyor.
Sil