Yaklaşık 2 yıl önce kaleme aldığım bir yazıda Anayasa Mahkemesinin artık tartışılması gerektiğini belirtmişim. HSYK'nın güz kararnamesini çıkaramadığı geçtiğimiz güz aylarından bu yana da HSYK'nın tartışılıyor olmasını memnuniyetle karşıladım. Son iki aydır HSYK başkan vekilinin mesai saatlerini bile artık neredeyse biliyoruz. Adam işe sabah 10'dan önce gitmiyor. Çünkü metruk ve harabe binalarına her gün gazetecileri selamlayarak girmeye başladı. Yaptıkları yanlışlıklar tartışılmalarına sebep oldu. Oysa düne kadar toplumun çok büyük bir kesimi HSYK'nın ne olduğunu ve başkan vekilinin kim olduğunu dahi bilmiyordu.
Kanaatimce iktidar partisi düzenlemeler için gecikti bile. Kamuoyundaki gücünün çok daha fazla olduğu 2007 seçimlerinden hemen sonra veya kapatma davasının akabindeki dönem şimdikinden daha iyi bir sonuç elde edilmesini sağlayabilirdi diye düşünüyorum.
Dün görüştüğüm iktidar partisi mensubu bir milletvekili "biz millet iradesini kullanıyoruz, ortaya bu iradeyi koyduk ve neticesini Allah'a havale ettik, değişiklik kabul edilir ancak edilmezse de biz üzerimize düşeni yapmış oluruz" diyordu. İnşallah millet için hayırlı olur temennisinde bulundum ben de.
Son zamanlarda dikkatimi çeken bir söylem de ana muhalefet partisinin Anayasa Mahkemesi'ne müracaatı için 110 milletvekiline ihtiyacı olduğudur. Bu konuya da bir açıklık getirmek lazım. Anayasada yüksek mahkemeye müracaat edebilecekler açıkça belirtilmiştir, bunlardan biri ana muhalefet partisidir ki bunun milletvekili sayısına bakılmaz, tüzel kişilik olarak müracaat etme hakkı vardır. Bir diğeri de milletvekili sayısının beşte biri olan 110 milletvekilidir. Cumhurbaşkanının da müracaat hakkı vardır ama o konumuz dışıdır. 110 milletvekili şartı ana muhalefet partisi için geçerli değildir.
Asıl değinmek istediğim halkoyuna sunulmadan ya da sunulup onaylanmış anayasa değişikliğinin Anayasa Mahkemesi denetimine tabi tutulup tutulamayacağıdır ancak bu konu ayrı bir yazı konusu oluşturacağından daha sonra yazmayı düşünüyorum.
Yazınızdan müstefid olduk Ali Bey
YanıtlaSilGörüşlerinize aynen katılıyorum.
Arada bir Blogunuza uğrayıp; olaylara Hukukçu gözlüğüyle bakıp, bizi daha çok aydınlatırsanız seviniriz.
Muhabbet dolu kalbi selamlar...
Ali Bey,anayasa değişikliklerine ilişkin olarak denetim sadece şeklen belli konularla münhasır yapılabilir ve bu konuda iptal davası açma yetkisi sadece Cumhurbaşkanı ile 110 milletvekilinin imzasıyla mümkündür.
YanıtlaSilSanırım sizi yanıltan konu şundan kaynaklandı:
"Madde 148 – Anayasa Mahkemesi, kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler. Anayasa değişikliklerini ise sadece şekil bakımından inceler ve denetler. Ancak, olağanüstü hallerde, sıkıyönetim ve savaş hallerinde çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla, Anayasa Mahkemesinde dava açılamaz.
Kanunların şekil bakımından denetlenmesi, son oylamanın, öngörülen çoğunlukla yapılıp yapılmadığı; Anayasa değişikliklerinde ise, teklif ve oylama çoğunluğuna ve ivedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı hususları ile sınırlıdır. Şekil bakımından denetleme, Cumhurbaşkanınca veya Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin beşte biri tarafından istenebilir. Kanunun yayımlandığı tarihten itibaren on gün geçtikten sonra, şekil bozukluğuna dayalı iptal davası açılamaz; def'i yoluyla da ileri sürülemez."
"5. İptal davası
Madde 150 – Kanunların, kanun hükmündeki kararnamelerin, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün veya bunların belirli madde ve hükümlerinin şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesinde doğrudan doğruya iptal davası açabilme hakkı, Cumhurbaşkanına, iktidar ve anamuhalefet partisi Meclis grupları ile Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az beşte biri tutarındaki üyelere aittir. İktidarda birden fazla siyasi partinin bulunması halinde, iktidar partilerinin dava açma hakkını en fazla üyeye sahip olan parti kullanır"
150.madde değil de 146.maddeye dayanıyor buradaki durum.
yorumunuz için teşekkür ederim mehmet abi.
YanıtlaSil@zamanın yolcusu; mümtaz soysal, erdoğan teziç'ten daha iyi öğretiyormuş demek ki anayasa hukukunu :) ben unutmuşum, işin açıkçası yazıyı yazarken de anayasaya bakmadan genel bilgilerimle yazdım. düzeltici yorumunuzdan dolayı teşekkürler.
Teşekkürler Zamanın Yolcusu
YanıtlaSilSizde de istifade ettik...
Gerçi Mülkiyeli olduğunuzu biliyorum ama en az bir Hukukçu kadar da bilginiz varmış...
MaşşaAllah....
Şimdi sonuç olarak ne diyebiliriz?
Kısaca CHP Anayasa değişikliğinin iptali için Ana Muhalefet olarak Anayasa Mahkemesine başvurabilir mi vuramaz mı?
Yoksa herhalukarda 110 mu lazım:))
Selamlar
evet mehmet abi, chp tek başına aym'ye başvuramıyor. 110 milletvekilinin müracaatı gerekiyor.
YanıtlaSilCHP veya 110 muhalife gerek yok;
YanıtlaSilAnayasa Mahkemesine gerek yok;
AK Parti çürük elmalarına baksın.
Kısaca rakip takıma gerek yok;
kendi kalelerine gol atıyorlar.
Yazıklar olsun...
@mehmet abi, kızgınsınız belli ama siz yine de sükunetinizi muhafaza edin. vardır bir hayır.
YanıtlaSilmehmet abi; fatih kaya hoca başlıklı yeni postu sizin için yayınladım :) uzun süredir hep beraber afaki meselelerin içinde boğulup kaldık. dün tbmm tarih yazdı. ufak bir yol kazası gibi görünse de kızgınlığınıza sebep olan hadisenin varlığında da çok hayırlar olduğunu düşünmeliyiz. hatta bununla ilgili yazılmış güzel bir yazının linki şöyle; http://www.ahmettasgetiren.com/2010/05/her-iste-bir-hayir-vardir/
YanıtlaSilBana yönelik bu güzel armağan için çok teşekkür ederim Ali Bey
YanıtlaSilHer zamanki gibi çok nazik ve çok kibarsınız:)
Gerçekten mükemmel ve güzel bir tilavet...
Muhteşem ve fevkelade bir okuma...
Ağzına ve gönlüne sağlık Hocanın...
Kulak ve kalbimizin pasını sildi...
Beni de mesrur ve bahtiyar eyledi..
Allah razı olsun...
Evet dediğin gibi herşeyde var bir hayır...
Bize olaylara böyle hayırla bakmak düşer doğru...
Ama kızmak ve tepki koymakta lazım bazı durumlara...
Her neyse...
Görelim Mevlam neyler;
Neylerse güzel eyler...
Deyip pencereden seyretmek ve;
İçlerine girmemek belki en doğrusu.
Selam ve dua ile...