Şair Nabi'nin meşhur şiirinin hikayesini daha önce blogumda yazmıştım. O şiirin babamdaki Osmanlıca yazılı halini fotograf çekmiştim.
Latin harfleriyle;
Sakın terk-i edebden kûy-ı Mahbûb-i Hudâ’dır bu
Nazargâh-i ilâhidir, Makam-ı Mustafâ’dır bu
Felekde mâh-i nev, Bâbüsselâm’ın sîne-çâkıdır
Bunun kandili Cevzâ, matla’-i ziyâdır
Habib-i Kibriyâ’nın hâbgâhıdır fazilette
Tefevvuk-kerde-i Arş-ı Cenâb-ı Kibriyâ’dır bu.
Bu hâkin pertevinden oldu deycûr-i adem zâil
Amâdan açdı mevcûdât düş ceşmin tûtiyâdır bu.
Muraât-ı edep şartıyla gir Nâbî bu dergâha
Metâf-ı Kudsiyandır cilvegâh-ı enbiyâdır bu.
Açıklaması;
Burası Allah’ın sevgilisinin beldesidir.
Cenâb-ı Hakk’ın nazar buyurduğu, Hz. MuhammedMustafâ (s.a.v)’nın makamı, Ravza-i Nebî’dir.
Bu Gökteki yeni ay, Bâbüsselâm kapısının yüreği yanık aşığıdır.
Ayın kandili Cevzâ yıldızı bile ışığının nurunu ondan almaktadır.
Burası, Allah (c.c)’ın sevgilisinin ebedî istirahatgâhının, türbesinin bulunduğu yerdir ve fazilet bakımından Cenâb-ı Hakk’ın izniyle onun arşınaçıkartılmıştır.
Bu toprağın ziyâsından, yokluğun karanlıkları ortadan kalktı. Bütün yaratılmışların görmeyen gözleri açıldı, çünkü bu toprak, gözlere şifa veren sürmedir.
Bu dergaha edep ölçülerini gözeterek gir; çünkü burası meleklerin tavaf ettiği ve Peygamberlerin tecelli ettiği bir yerdir.
Kaynak: http://mimnun.wordpress.com/2007/04/01/sakin-terk-i-edebden/
Allah cümlemizi onun huzuruna varmayı nasip etsin ve şefaatine mazhar kılsın.
YanıtlaSilbence hikayesini de yazin. cok güzel bir hikayesi var cünkü.
YanıtlaSil@emircan; amin.
YanıtlaSil@ibn-i sina; ilk cümlede verdiğim linkte yazdığım hikayeden farklı bir hikaye mi?
aa pardon gözümden kacmis : )
YanıtlaSilEl tekrarü fil ehsan;
YanıtlaSilVelev kane yüzseksen:)
tekrara sebep olan babamla sohbet ederken bahsinin geçmesi ve önceki yazıdan sonra çektiğim fotografı yayınlama isteğiydi. tekrar güzeldir ;)
YanıtlaSil