3 Haziran 2006

Masiva

Gül ile Bülbül aşk hikayelerinin en sık kullanılan figüranlarındandır. Yazı sanatı ile uğraşan hemen her sanatçı bu konuyu bir şekilde işlemiştir. Bir dönem duygusallığın, hassasiyetin arttığı hasta yatağında okuduğum gül ile bülbülü -aslında daha ötesini- anlatan bir yazı çok hoşuma gitmişti. O yazıyı "bir yazı" diyerek küçültmek hoşuma gitmiyor esasında, "enfes bir yazı" demek lazım... Benim kendimi yazı sanatkarı gördüğüm filan yok. Lise yıllarımdan bu yana ucundan bucağından yazının içinde de olsam kesinlikle bir yazı sanatkarı olduğumu iddia edemem. Ancak her acemi gibi benim de zaman zaman özentilerim oluyor yazı üstadlarına. Ve işte o özentiden çıkan o dönemde yazdığım bir yazı;

Gül Bülbül, Bülbül Gül!

Gül bülbüle demiş, gel beraber bir gül dükkanı açalım.
Bülbül demiş, ben ne yapacağım?
Gül demiş, senin güzel sesin vardır, güzel nağmelerinle gülümüze güller katalım.
Bülbül demiş, ben zamanın birinde herhalde çok soğuk su içtim ki, ses tellerimi aldılar.
Gül demiş, olsun, senin sesin bu haliyle de güzeldir.
Tamam demiş bülbül. Kabul etmiş ortak olmayı.
Gül ile Bülbül gül gibilermiş.
Gül ile Bülbül birbirlerinden ayrılmaz olmuşlar.
Gülün dikeni Bülbülü, Bülbülün pisliği Gülü rahatsız etmiyormuş.
Bülbül Gülü susuz bırakmamak için gagasında taşıdığı sular ile gülü sulamış.
Gül Bülbüle yuva olmuş.
Gün gelmiş, devran dönmüş, Gül demiş, Bülbül, sen beni sulayamıyorsun.
Kurumaya başladım ben.
Elimden gelen bu, Gül, demiş Bülbül.
Olsun bana yetmiyor getirdiğin su Bülbül, demiş Gül.
Bülbül demiş, sana bir Fil lazım. Sana bol bol su getirebilir o.
Fakat Fil hem zararlıdır, etrafını saçar döker, hem o suyu sadece sana değil çoklarına sunar.
Benim getirdiğim su sadece senin içindir, özel bir sudur.
Gül demiş, Bülbül! Sen git, az su isteyen bir Gül bul.
Bülbül demiş; Gül, Gül, Gül. Gül!

7 yorum:

  1. Ümmi Sinan gel vasfeyle
    Gül ile bülbül derdini
    Yine bu garip bülbülün
    Ah u figanı güldür gül

    YanıtlaSil
  2. Şimdi efenim , bu bülbül milleti biraz mazoşist galiba:)..Hem acı çekip, hem güle sokulup, dikenleri böğrüne böğrüne yemenin ne anlamı var...Baktın yüz vermiyor, bırak git, başka kırmızı bir çiçeğe...Mesela gelinciğe kon, ona şarkı söyle :)

    Aşk = Mazoşistlik mi acep? :)

    Şaka bir yana iskender palanın yazısı gerçekten harika idi...Paylaştığınız için tşkler.

    YanıtlaSil
  3. Blog yazarları Fatih ve Tuğrul beyler sıhhattedirler inşallah? ;)

    YanıtlaSil
  4. Bulbul gulun rengine, kokusuna asiktir. Ne var ki, hic bir zaman kavusamayacak, omur boyu bestelerini seslendirecektir.

    Ya gul?..
    Ayni atesin tutkusundan renk renk kadife bedenini bulbule arzedecek, ondan parcalar koparip koku salacak ve yine de ona kavusamiyacak. Solana dek bazen kadife teninde goz yasi gibi sebnemlerle bu hasreti ve ayriligi bir zehir gibi icecektir..

    Inleyen bulbul gorunur ama gulun goz yaslarini ancak ehli gorur..!

    YanıtlaSil
  5. Gel hâ gel gül ey Nesîmi,
    Geldi yine gül mevsimi
    Bu feryat bülbül sesi mi
    Sesi feryâdı güldür gül

    YanıtlaSil
  6. yaz yaz bitmez bir konu bu.

    mesela fuzuliden;

    ehli-i temkinem beni benzetme ey gül bülbüle
    derde yok sabrı anın her lahza bin feryadı var
    (gülüm, beni bülbül ile karıştırma sakın. ben temkinli bir aşığım, onun ise derte sabrı kalmamış. her an binlerce feryat ediyor.)

    bu beyti iskender pala daha değişik anlamlarla da yorumlar ama uzatmayalım (mı?)

    YanıtlaSil