7 Temmuz 2008

Ergenekon davası rövanştır

Geçtiğimiz hafta içinde birçok dosttan son gelişmeler hakkında neden yazmadığım sorusu geldi. Doğrusu yazacak çok şey vardı ancak dün geceye kadar neticenin bu şekilde sonuçlanacağından şüpheliydim. Savcı tutuklama isteyecek olsa da tutuklamayı yapacak olan neticede mahkemedir. Tutuklanma talebine rağmen mahkemenin bu yönde karar vereceğinden şüpheliydim. Özellikle 2 generalin serbest bırakılması soruşturmanın yarıda kalması anlamına gelecekti. Böyle bir durum soruşturmanın ciddiyetten uzaklaşmasını ve sulanmasını getirecekti. İşte bu neticeyi görmek istemiştim.

Öncelikle bu süreci rövanş olarak görenlerin aslında doğru bir tespitte bulunmakla beraber konuyu Ak Partinin kapatılma davası ile ilişkilendirmelerinde hata yaptıklarını belirtmeliyim. Evet, bu bir rövanştır ama Ak Parti davasının rövanşı değildir; ayrıca rövanş mücadelesini yapan da siyasi iktidar değil bizzat yargıdır. Bu, yıllardır Türkiye’nin kanını emen parazitlerden alınan bir rövanştır. Senelerce mahkemeye dahi çıkarılmadan tutukevlerinde çürümeye bırakılanların rövanşıdır. Ülkenin dört bir yanında uygulanmış yargısız infazların rövanşıdır.

Yazının devamını oku

5 Temmuz 2008

Peki Şeyhülislam ne der?

Türkiye gerçekten bir tezatlar ülkesi. Örneğin Osmanlılarda yönetimin son sözü adeta Şeyhülislama bırakması sürekli eleştirilir ama cumhuriyet yönetiminde de benzer bir uygulama olmamasına rağmen böyle bir uygulama olsun diye diretenler çıkıyor.

Dikkat ediyorum, son zamanlarda çıkan ve resmi gazetede yayınlanıp yürürlüğe giren kanunlar medyada tartışılırken yasanın henüz anayasa mahkemesi süzgecinden geçmediğinden bahisle adeta uygulanmayacağı vurgulanıyor. Oysa anayasa mahkemesi iptal edene kadar anayasaya aykırı da olsa kanun uygulanır. İdare de kişiler de bu yasalara uymak zorundadır.

Bir başka örnek: Rahmi Koç bir süre önce verdiği bir mülkatta "sakallı ve bıyıklı çalıştırmam" dedi. Başbakan da "bu ayrımcılıktır" diye itiraz etti. Efendim Hürriyet gazetesi de hadiseyi Yargıtay destekli haberleştirmiş. Yargıtay bir kararında ayrımcılık değil demiş. Şimdi konu benim önüme de gelse gerçekten hukuki olarak ayrımcılıkla itham etmek mümkün değil Rahmi Koç'u. Herkes dilediği kişilerle çalışmakta elbette serbesttir. Kimileri de çalıştırdıkları bayanların illa ki başörtülü olmasını istiyor. Ancak hadisenin sosyolojik açıdan değerlendirmesini ne yapacağız? Koskoca KOÇ Holding sakallı ve bıyıklı kişileri işe almıyorum diyorsa bu sosyolojik açıdan bir ayrımcılık olmuyor mu? Hatta toplum vicdanına da ters gelmiştir kanaatimce.

Netice itibariyle demek istediğim şu ki, hukuksuz kesinlikle yaşanmaz ama herşeyi hukukla açıklamaya kalkışmak makul bir yöntem değildir.