9 Nisan 2007

Cumhurbaşkanı

Olmayacak.

Olamayacak.


Olmamalı.

Olamamalı.

Olmaz.

Olamaz.

Olmasın.

Olamasın.

Olmadı, yorgunluğumuz da kesemize kaldı.

Olmadı işte, olmadı!*

* Yine başaramadım.
(DB)

8 Nisan 2007

Avukat, Doktor ve Papaz

Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş;

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarfettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış;

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş;

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.

5 Nisan 2007

Nabi'den

Nabi, 1642 yılında Urfa’da doğar. Urfa’nın tanınmış ailelerindendir. İyi bir eğitim görmüştür. Arapça’yı ve Farsça’yı çok iyi bilir. Devrinde "Sultanü'ş-Şuara" diye anılmıştır.

Nabi ile ilgili, 1678 yılında hacca giderken yaşadığı rivayet edilen bir hadise vardır.

Şair, hacca gitmeye niyet eder ve bir kafile ile yola koyulur. O dönemde günlerce süren meşakkatli bir yolculukla ancak menzile ulaşılabiliyordu. Şairin de içinde bulunduğu kafile Medine’ye yakın bir yerde vakit geç olduğu için mola verir. Nabi, mübarek yerlere yaklaşmış olmanın heyecanı ile uyuyamamıştır. Gözleri etrafta gezinirken bir kişinin ayakları kıbleye karşı yattığını görür. Böyle durumlarda çok hassas olan şair, irticalen şu mısraları söyler.

"Sakın terk-i edebden kuy-ı mahbub-ı Huda’dır bu

Nazargah-ı Ilahi’dir makam-ı Mustafa’dır bu "

Terk-i edeb: Edebi terketmek

Kuy-ı mahbub-ı Huda:Allah’ın sevgilisinin beldesi

Nazargah : Bakılan yer

Bu beyti duyan kişi hemen toparlanır, ayağa kalkar. Davranışı kasti değildir ama çok utanır. Bir müddet sonra herkes toparlanır ve yola çıkarlar. Sabah ezanları okunurken Medine’ye yaklaşmışlardır. Fakat hayrete düşerler. Mescid-i Nebi’nin bütün minarelerinden müezzinler sala verir gibi şunları okumaktadır.

"Sakın terk-i edebden kuy-ı mahbub-ı Huda’dır bu

Nazargah-ı Ilahi’dir makam-ı Mustafa’dır bu "

Namazlar kılındıktan sonra kafilede bulunanlar büyük bir şaşkınlık içinde müezzine sorarlar. "Bu şiiri şair Nabi daha bu gece yolda iken söylemişti. Siz nereden biliyorsunuz?" Aldıkları cevap hem enteresan, hem de muhteşemdir. "Peygamber efendimiz (sav) bu gece rüyamızda bize bu beyti öğretti ve sabah ezandan önce okumamızı istedi."