Türkiye'de birçok konuda kurallara uymak nezaket olarak görülüyor. Oysa söz konusu olan zaten kuraldır. Buna en açık örnek şu; yaya geçidinin olduğu noktalarda yayaların önceliği vardır, kural budur. Fakat bizde böyle bir kuralın varlığından bihaber olan o kadar çok sürücü var ki, bu noktada gördüğü bir yayaya lütufta bulunurmuşçasına durup bir de eliyle geç işareti yapar. Bu da kendince bir "nezaket" olur. Bunun istisnai bir durum olduğunu belirtmeye gerek yok sanırım.
Türkiye'de esas olan zenginin (araç sahibinin) fakire (yaya olana) üstünlüğüdür. Diyelim araç kullanıyorsunuz ve yayaların üstün olduğu bir noktadan geçerken kural gereği durdunuz. Bir kaç tane risk var ortada; sizin durmanıza güvenip geçen yayaya sizin "yol ortasında" durmanıza da kızmış ve boş şeridi görüp sinirle ve hızla geçen diğer sürücünün çarpma ihtimali ciddi bir unsur. Diğer bir risk yaya geçidi kuralından bihaber diğer sürücünün arkadan gelip size vurmasıdır. Tüm bu riskleri göze alıp durdunuz ve bahsi geçen ihtimallerden biri gerçekleşti diyelim, kurala uyan siz bile olsanız linç edilecek olan da siz olursunuz.
Benzer durumlar trafiğin bir çok kuralında geçerli ne yazık ki.
Asansöre binerken hiç tanımadığı insana öncelik tanıyan bir millet yollarda nasıl oluyor da canavarlaşıyor, anlamıyorum. Sosyolojik bir tahlil gerekiyor.