Bununla birlikte tercih ettiğimiz güzergah da gayet iyiydi. Yol boyu bize eşlik eden nehirler, yeşillikler, yolların zorluğunu bir nebze de olsa azaltıyordu. Zapadna Morava Nehri de bize eşlik eden nehirlerden biriydi. Bu nehirin 184 km uzunluğundaki bir ana akışa sahip olduğunu öğrendim.
Av. Ali Kahya'nın şahsi web günlüğü. Geziler, düşünceler, siyaset, hukuk, aklıma ne gelirse 2005'ten bu yana yazıyorum.
11 Temmuz 2023
Niş - Sırbistan
Bununla birlikte tercih ettiğimiz güzergah da gayet iyiydi. Yol boyu bize eşlik eden nehirler, yeşillikler, yolların zorluğunu bir nebze de olsa azaltıyordu. Zapadna Morava Nehri de bize eşlik eden nehirlerden biriydi. Bu nehirin 184 km uzunluğundaki bir ana akışa sahip olduğunu öğrendim.
10 Temmuz 2023
Sofya - Bularistan
Sofya 2023 Kurban Bayramında gerçekleştirdiğimiz Balkan gezimizin ikinci durağı idi. Seyahatimizle ilgili özet bilgi için lütfen tıklayın. Ayrıca yazımdaki her bir görsel ya da videonun açıklaması altında yer alıyor.
Sofya'da konaklamamızdan hemen sonra yağmur başladı. Çocuklar "Balkanlar'dan gelen soğuk ve yağışlı hava" esprisini es geçmedi elbette.
Sofya sokaklarının kendine has bir karakteri olduğu hemen fark ediliyor. Elbette bunda Sofya'nın eski çağlara dayanan bir geçmişe sahip olmasının etkisi olduğu kesin.
Bir süre yürüdüğümüzde kendimizi Adalet Sarayı önünde bulduk. Yüksek sütunlar binalara ihtişam kazandırıyor. Bu binanın içini de elbette merak ettim ancak buna elverişli bir zaman değildi.
Az ileride ise yine Sofya'nın simge yapılarından Sveta Nedelya Kilisesi önünden geçtik. Her ne kadar 10. yüz yıla kadar giden bir tarihi olsa da yapı çok defa yıkılıp yeniden yapılmış.
Günümüzde Sofya'daki faal tek cami ne yazık ki Banyabaşı Camii imiş.
Havanın kararmaya yüz tutması ile cami aydınlatmaları açıldı ve bu güzel kare çıktı ortaya.
Lions Köprüsüne de gittik. Meğer Türk düşmanlığını simgeleyen bir nokta imiş orası. Fotoğrafta köprü başında o noktanın tanıtımını yapan bir panoyu google aracılığı ile tercüme ettirdiğimde anladım bunu.
Lions Köprüsünden görüntüler.
Bu arada üzüm 3,55 Leva, kiraz 6,39 Leva imiş.
9 Temmuz 2023
Filibe - Bulgaristan
24 Ağustos 2022
Bursa'da bir hafta sonu
5 Ekim 2018
Teknofest
26 Mart 2018
Bosna Hersek
Geçtiğimiz günlerde hızlı ama güzel bir Bosna Hersek gezisi gerçekleştirdik. Gezimizde ağırlıklı olarak iş adamları bulunmakla birlikte davetimiz üzerine eşlik eden 23. Dönem Hatay Milletvekili Abdulhadi Kahya ve yine aynı dönemden Mardin Milletvekili M. Halit Demir Beyler de bizimle birlikteydiler.
Elbette Bosna Hersek dediğimizde aklımıza ilk gelmesi gereken (benim lise-üniversite çağlarıma denk gelen) acımasız savaş ve savaşın etkileridir. Bosna Hersek’in referandum sonucunda bağımsızlığını ilan etmesinin ardından, 6 Nisan 1992’de Sırp güçleri başkent Saraybosna’yı ablukaya almış ve saldırılara başlamıştı. 3 buçuk yıl süren ve yüz binlerce masum insanın hayatını kaybetmesine, milyonlarcasının evlerini terk etmesine yol açan bu savaşın tüm seyahatimiz esnasında aklımızdan çıkmadığını belirtmem gerek. Bu vesile ile o savaşta vatan ve dinleri uğruna savaşan şehitlerimizle birlikte tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum.
Anlatıldığına göre savaşın şehirdeki izleri bundan 5-10 yıl öncesine göre oldukça azalmış. Ancak yukarıdaki fotoğrafta da görüleceği üzere bazı binaların dış cepheleri adeta savaşın tüm vahşetini hatırlatmak için hala duruyor.
Bosna Hersek dediğimizde savaş geliyor aklımıza ama elbette o savaşın bir de kahramanı vardı. Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç. Biz de Saraybosna'da ilk ziyaretimizi Bilge Kral'ın mezarına yaptık ve ruhuna fatihalar okuduk.
Daha sonraki ziyaret noktamız ise savaş esnasında yanıp kül olan ama daha sonra aslına uygun şekilde restore edilen Saraybosna Kütüphanesi oldu. Şehrin ortasından geçen Miljacka Nehri'nin hemen yanındaki bu kütüphane aynı zamanda belediye başkanlığına da ev sahipliği yapıyor. Bizi gezdiren mihmandar buradaki tarihi eserlerin savaşın ilk hedeflerinden biri olacağı tahmin edildiğinden saldırı öncesinde korumaya alındığını söyledi.
Kütüphanenin tavan süslemesi Kur'an-ı Kerimlerin kapak süslemeleri şeklinde yapılmış.
Belediye başkanı da kütüphanede çalıştığı için kütüphane içerisinde konuşmalar yapmak üzere kürsü ve sahne de vardı.Siyasetçiler mikrofonu görünce dayanamıyor. Bizimle birlikte olan iki siyasetçi de usulen de olsa kürsüye çıktılar.
Akşam yemek sonrasında özgürlük ateşine gittik. Özgürlük ateşi Saraybosna'nın simgelerinden biri. Yugoslavya'nın bağımsızlığını kazanmasından sonra 1945 yılında yakılmış ve o günden bu yana sürekli yanıyormuş. Savaş sırasında düzenli yanmasa da o zamanlarda da yakmaya gayret göstermişler.
Başçarşı'ya yakın bir noktadaki otelimizde geceledikten sonra sabah erkenden dışarı çıkıp şehrin sükunetine şahit olmak istedik. Güneşin şehri aydınlatmaya başladığı saatlerde sokaklar bomboştu.
Saraybosna'da Konya Büyükşehir Belediyesi'nin hediye ettiği tramvaylar hizmet veriyor.
Yapı olarak belki de Bosna Hersek dendiğinde akıllara ilk gelen manzara bu olsa gerek. Mostar Köprüsü. Mostar şehrini tam ortadan ikiye ayıran Neretva Nehri'nin üzerinde yer alan Mostar Köprüsü 1566 yılında yapılmış. Savaş yıllarında yıkılan köprü UNESCO ve Dünya Bankası'nın desteği ile aslına uygun şekilde inşa edilerek 2004 yılında yeniden hizmete girmiş. Köprünün ilginç bir eğlencesinden de bahsetmek gerek, köprü üzerinde yer alan korkulukların dış tarafında akrobatik hareketler yapan biri vardı. Meğer bu kişi 50 Euro karşılığında nehre atlıyormuş. Fotoğrafı yaklaştırdığınızda bu kişi görünüyor.
Ve hemen köprü başında yer alan 1993'ün unutulmamasını söyleyen bir duvar yazısı.
Mostar'da nehrin hemen yanında köprü manzaralı bu restoranda balık yedik. Balığı lezzetliydi.
Şam-Beyrut mutfağının vazgeçilmez tatlarından falafele şimdi İstanbul'da ulaşmak Suriyeliler sayesinde kolaylaştı fakat açıkçası Saraybosna'da hem de Boşnaklarca işletilen ve yapılan bir falafelciye rastlamak hiç ummadığım bir şeydi. Mostar'da yediğimiz yemek doyurucuydu ama ne kadar da olsa yol yorgunluğuyla birlikte ufak bir atıştırma için falafelci çok iyi geldi.
Akşam Başçarşı'da yer alan Türk çaycıların sıcak çaylarından içip tekrar otelimize gittik. Otelimiz bu şirin sokaktaydı. Ben yeşil panjurlu odada kaldım.
Sabah ise köz ateşte pişen Boşnak Böreğini bekledik ve yedik. Yerel saat ile 8.00'da açılıyor. Başçarşı'da hemen ara bir sokakta yer alan bu börekçinin adını unutmamak için fotoğrafladım; Buregdzinica Sac...
Sabah namazına gitmeyi arzu ettiğim halde gidemeyince bari gidip ziyaret edeyim dediğim Haci Hüsrev Bey Camiini ise ne yazık ki camilerin namaz vakti haricinde kapalı olması nedeni ile sadece dışından görebildim.
Pazar sabahı havaalanına gitmeden önce son bir tur yapalım derken çan sesine doğru gidip Hristiyanların ayinlerine bakalım dedik ancak ayin henüz başlamadığı ve bizim de vaktimiz kısıtlı olduğu için döndük.
Artık Bosna'ya veda vakti gelmişti.
Bosna'dan geriye hatıra olarak savaşın unutulmaması adına yaptıklarını düşündüğüm boş mermi kovanlarından imal edilmiş bu maket savaş uçağı kaldı.