Balkanlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Balkanlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Temmuz 2023

Karayoluyla Balkan Turu

Yıllar önce yine buradan paylaştığım Bosna Hersek gezisinden dönüşümde özellikle en büyük kızım ısrarla aynı geziyi yeniden ama bu defa birlikte gerçekleştirmemizi istiyordu benden. Ben de gezdiğinde elde edeceği kazancın daha yüksek olması ve kardeşlerinin de en azından büyüdüklerinde geziyi hatırlayabilecekleri bir yaşa gelmesi için bekliyordum. Nihayet yaz tatili başında "hadi yola çıkalım" dedim.

Bu bir aile gezisiydi, turla değil kendi başımıza kendi aracımızla kara yolu ile gerçekleştirdiğimiz bir gezi idi. Elbette karayoluyla balkan turu nasıl olur, zorlukları neler gibi sorularımız yok değildi. Yaklaşık 3 bin km yol kat ettik ve 8 ayrı ülkeyi gördük. Seyahatimizin amacı öncelikle "seyahat edin sıhhat bulun" hadis-i şerifinin müjdesine nail olmak ve bunun yanında ecdadımızın yüz yıllarca hüküm sürdüğü topraklarda adeta birer mühür gibi nakşettiği tarihi eserlerimizi ve özellikle camilerimizi görmek, böylece dini ve milli duygularımızı çocuklarımıza aktarabilmekti. Bu hedefimiz çerçevesinde bir seyahat planlaması yapmıştık.

Yeri gelmişken çocuklarımıza camileri sevdirme ve onlara birer hatıra bırakma amacı ile özellikle Instagram hesabımdan #çocuklarımızlacamiziyaretleri etiketi ile paylaşımlarda bulunduğumu, dileyen okuyucuların o paylaşımları da takip edebileceklerini hatta bu etiket ile paylaşımda bulunabileceklerini hatırlatmak isterim.

Yine özellikle çocukların farklı kültürleri görmesi, her toplumun kendine has özelliklerini fark etmeleri ve farklılıkların birer zenginlik olduğunu anlamaları idi bir amacımız da. Nihayet bu amacımıza ulaştığımı gezi boyunca karşılaştığımız onlarca bizden olmayan, hatta dinimizden dahi olmayan insanlarla karşılaşmamız sonucunda oğlumun bir sohbetinde bunu kendi bakış açısı ile ifade etmesi sonucunda anladım.

Bu gezimizde araçla nasıl bir yolculuk tecrübesi yaşadığımıza dair, konaklama ve buna benzer sair konularda muhtemelen akıllara gelebilecek sorular olabilecektir ancak ben o konulara değinmeyeceğim. Eğer merak eden okuyucu olursa iletişim kısmından benimle doğrudan irtibat kurabilir. Tecrübelerimi paylaşabilirim.

Seyahatimizin tamamını bir başlık altında toplamak yerine gruplandırma yapacağım. Başlıkları tıklayarak ilgili yazıyı okuyabilirsiniz. Şu şekilde:

18 Temmuz 2023

Yunanistan

Yunanistan 2023 Kurban Bayramında gerçekleştirdiğimiz Balkan gezimizin dokuzuncu durağı idi. Seyahatimizle ilgili özet bilgi için lütfen tıklayın. Ayrıca yazımdaki her bir görsel ya da videonun açıklaması hemen altında yer alıyor.


Yunanistan'da ilk ziyaret ettiğimiz yer Adalar (Ege) Denizinin kuzey sahilinde Selanik ile Dedeağaç arasında yer alan Kavala oldu. Limanda yer alan bir otoparka aracımız park ederek şehri gezmeye çıktık.


Limandan şehir içine uzanan caddenin başına geldiğimizde bu tanıdık kemerler karşıladı bizi. Unkapanı'ndaki su kemerlerini hatırlattı bize.


Şehrin özellikle gezdiğimiz turistik bölgelerinin bizim şehirlerimize ve kadim kültürümüze benzerliği çok dikkat çekiciydi.


Mesela bu evlerden bizde de tek tük kaldı. Orada da çok farklı değil.


Ve nihayet açık olup olmadığından emin olmadığımız halde en azından dışından görürüz dediğimiz  tepedeki Halil Bey Camii'ne kadar çıktık. Cami 1530''lu yıllarda inşa edilmiş.


Ne yazık ki cami ibadete kapalı ve müze olarak kullanılıyor. Bu nedenle akşam saatlerine doğru kapanıyor olmasına karşın biz açık olduğu bir saate denk geldik. Caminin zemini kazılarak eski bir yapının kalıntıları ortaya çıkarılmış ve o yapı için zemin camekanlı hale getirilmiş.


Caminin hemen yanı başında eski medrese de vardı ama kapalı idi.

Kavala'dan ayrılıp bu defa İskeçe'ye geldik. İskeçe'de Çınar Camiinde namaz kıldık. Gıyaben tanıştığımız bir arkadaşımızla yüz yüze tanışmak nasip oldu İskeçe'de. Bize biraz şehir turu yaptırdı.

İstanbul'da yetişmem gereken bir duruşmam olduğu için artık dönmemiz gerekiyordu. Bu nedenle Yunanistan'ı fazla gezemesek de Gümülcine'de konakladığımız bu bahçelik alan da güzeldi. Yunanistan için "komşu" ifadesi gerçekten yerinde bir ifade zira hızlı turumuzu tekrarlama niyeti ile ayrıldık çünkü gerçekten bize çok yakın yerler buralar. İstanbul Ankara mesafesinden daha kısa bir mesafedeler.


Ve Tuna Nehri üzerinden ülkemize giriş yaparak turumuzu tamamladık.

16 Temmuz 2023

Priştine - Kosova

Priştine 2023 Kurban Bayramında gerçekleştirdiğimiz Balkan gezimizin sekizinci durağı idi. Seyahatimizle ilgili özet bilgi için lütfen tıklayın. Ayrıca yazımdaki her bir görsel ya da videonun açıklaması hemen altında yer alıyor.


Gezimizin bir önceki durağı olan Karadağ'dan ayrılırken rota belirlemekte zorlandığımızı ifade etmiştim. Sonuçta kendimizi Karadağ'ın kuzeyine doğru yol alırken bulduk. Bu güzergahın manzarasını seyrederken iyi ki bu yoldan gelmişiz diye düşünüyorduk fakat özellikle yolun 30-40 km'lik dağlık kısmını geçerken acaba diğer rotayı mı seçmeliydik diye düşünmeden edemiyorduk.


Zaman zaman o kadar ıssızlaşan bir yoldu ki tercihimizi sorguladığımız anlar oldu.


Yaz mevsiminde gündüz sıcaklığının 11 dereceye düştüğü bir yoldan ilerledik.


Geçtiğimiz yerlerle ilgili kısa bilgilere ulaşmaya çalıştığımızda buraların kış turizminin merkezlerinden olduğunu anladık.


Açıkçası tek stres kaynağımız yolların ıssızlığı ya da dağ yolu olması değildi. Zira yolda birkaç kişiye sorduğumuzda kimse bu yolun Kosova'ya olan bir sınır kapısına ilerlediğini teyit edemedi. Stresimiz sınıra yaklaştığımızda denk geldiğimiz bu camiye kadar devam etti.

Cami küçük bir yerleşim yerinin girişinde idi. O kadar stresli bir yolun sonunda böyle bir cami görünce adeta memleketimize gelmiş gibi hissettik kendimizi. Kuveyt'in katkıları ile yapılmış bu cami. Çok yeni ve temizdi. Abdest aldık, namazımızı eda ettik ve gelen giden cemaat ile sohbet ettik.

Camide yerli biri, Kosova sınırına yaklaştığımızı ve bir sınır kapısının bulunduğunu söyleyince rahatladık. Gerçekten de tam tabiri ile dağ başında bir sınır kapısından Karadağ'a elveda dedik. Sınır kapısı için o kadar elverişsiz bir nokta ki Karadağ sınır kapısından çıkıp en fazla 1 km sonra Kosova sınır kapısı olmasını beklerken kilometrelerce yol gittikten sonra Kosova'nın giriş kapısına gelebildik.


Kosova'ya geçtik diye Kosova ovasına düşmedik elbette. Yine dağ yollarında bulutların üzerinde yolculuğumuz devam etti ama bu defa çıkmak yerine iniyorduk.

Dağdan düzlüğe indiğimizde Kosova'nın ilk yerleşim merkezini de görmüş olduk.İpek adındaki bu şehir Kosova'nın kuzeybatısında yer alıyor.  Ülkenin büyük yerleşim yerlerinden biri. Bu caminin hemen karşısında yer alan fırından börek aldık. Hamur işlerinde iyi oldukları hemen anlaşılıyordu.


Ve tam akşam ezanı okunurken Priştine'de Fatih Sultan Mehmet Camisinin avlusunda idik.


Cemaate yetiştik.

Namaz sonrasında imamla ve cemaatten bazıları ile selamlaştık. Türkçe bilenler çoktu.

Fatih Sultan Mehmet Camisi 3 tane birbirine yakın caminin en iç tarafta olanı idi. Namazdan sonra ortadaki Yaşar Paşa Camisine girmek istedik ancak kapanmıştı. Biz de açık olan en dıştaki Çarşı Camisine girdik.


Bu cami 1393'te yapılmış.


Ve Çarşı Camiinden Yaşar Paşa Camisi bu şekilde görünüyordu.

Ve kısa Priştine ziyaretimizi noktalayıp Üsküp'e doğru yöneldik.

Seyahatimizin sonraki durağı için lütfen tıklayın.

15 Temmuz 2023

Karadağ

Karadağ 2023 Kurban Bayramında gerçekleştirdiğimiz Balkan gezimizin yedinci durağı idi. Seyahatimizle ilgili özet bilgi için lütfen tıklayın. Ayrıca yazımdaki her bir görsel ya da videonun açıklaması hemen altında yer alıyor.


Kotor istikametine doğru yol alırken yine sağımızda Adriyatik Denizi bize eşlik etti.


Dubrovnik-Kotor güzergahı sahil şeridinden ilerliyor ama bu sahil şeridi aynı zamanda bir kaç körfezden oluşuyor. 


Bu nedenle körfezi dolaşmak istemeyenler için arabalı feribotlar da mevcut.


Karadağ gerçekten de işte böyle bir dağdan oluşuyor.


Körfeze girip sahil yolunu takip ettiğimizde karşılaştığımız manzara aslında Karadağ'ın neden bu isimle anıldığını gösteriyordu. Çok yüksek ve kara dağlardan oluşmuş bir coğrafyaya sahip Karadağ.


Gündüz sıcaklıklarının yüksek olması nedeni ile akşam gezi daha iyi olur dedik ve Kotor gezimizi akşam saatlerine denk getirdik.


Eski şehir merkezine böyle bir kapıdan giriş yaptık. Kotor küçük bir yerleşim merkezi ancak barındırdığı tarihi ve mimari eserler açısından önem kazanmış. Yine burası da 1979 yılından beri UNESCO'nun Dünya Mirası Listesi'nde yer alıyormuş.



Dubrovnik ile benzer bir eski şehir merkezine sahip Kotor da. Turistlerin yoğun olarak görmek istedikleri noktaların başında geliyor burası.


Kotor, 1391 yılında Osmanlı'dan kendisini korumak için Venedik'e katılmış. Venedik yönetimi altındayken Osmanlı tarafından 1538 ve 1657 yıllarında kuşatılmış ama ne yazık ki başarılı olamamışız.


Kotor Barbaros Hayrettin Paşa'nın alamadığı tek şehirmiş. Şehrin kaleleri ve surları o kadar genişmiş ki o günün imkanlarıyla Barbaros Hayrettin'in donanması o surları yıkmaya güç yetirememiş. Bunun sonucunda da Barbaros Hayrettin, Kotor şehrini teslim alamadan dönmek zorunda kalmış. İşte o kaleye bu noktadan çıkılıyordu. yaklaşık 1350 basamaktan oluştuğu söylenen bu çıkışa elbette cesaret edemedik.


Gezimiz esnasında Aziz Luke Kilisesi önünde bir törene denk geldik. Koro bizdeki ilahilere benzer bir şeyler söylüyordu.


Niyetimiz Kotor'a çok da uzak olmayan Budva'yı da sabah gezmekti. Ancak sabah bizi yağmur sürprizi bekliyordu.


En azında arabayla da olsa bir tur atalım dedik. Sveti Stefan, Budva şehir merkezine yakın küçük bir Adriyatik adası. Kısa ve dar bir geçit ile karaya bağlantısı bulunan adanın alanı sadece 1.46 hektarmış. Ve tüm ada tek bir otelden ibaretmiş.


Budva için farklı niyetlerimiz olsa da işte bu yağmur izin vermedi ve biz de yeni bir rota çizdik kendimize.

İstikametimiz, Kosova üzerinden Üsküp'e gitmekti ama Google Navigasyon bize 3 ayrı seçenek sunuyordu. Mesafeler ve süreler neredeyse eşit ama seçeneklerden ikisi Arnavutluk üzerinden götürmesine karşın biri doğrudan Karadağ'dan Kosova'ya geçiş öngörüyordu. Açıkçası sınır kapılarından geçmek çok kolay oldu bizim tüm yolculuğumuzda, ben bundan daha çok diğer iki seçenekte yol üzerinde bulunan ve gezmek istediğimiz ancak vaktimizin olmaması nedeni ile gezemeyeceğimiz 1-2 noktada vakit kaybetmekten çekindiğim için  Karadağ'dan Kosova'ya doğrudan geçişi öngören yola koyuldum. Bakalım bu yolda bizi neler bekliyordu? Bir sonraki yazımda.

14 Temmuz 2023

Dubrovnik - Hırvatistan

Dubrovnik 2023 Kurban Bayramında gerçekleştirdiğimiz Balkan gezimizin altıncı durağı idi. Seyahatimizle ilgili özet bilgi için lütfen tıklayın. Ayrıca yazımdaki her bir görsel ya da videonun açıklaması hemen altında yer alıyor.


Güzergahı belirlemekte zorlandığımız rotalardan biri Bosna Hersek - Hırvatistan sınırı oldu. Hangi sınır kapısını kullanacağımızı bir türlü kestiremedik. Bir taraftan Peljesac Köprüsünü görmek istiyorduk ancak onu görebileceğimiz sınır kapısından geçmek istediğimizde "yabancılar için mümkün değil, sadece yerel halk için kullanılan bir sınır kapısı" yorumlarını okumuştum. Biz de google navigasyon ne diyorsa ona göre yol almaya karar verdik. Bu güzel gün batımı manzarası o yolculuktan kalan güzel bir hatıra oldu.


Google bizi nasıl olduğunu dahi anlamadığımız bir şekilde tam da istediğimiz gibi sınırı dahi nasıl geçtiğimizi anlamayacak kadar kolay bir şekilde görmek istediğimiz Peljesac Köprüsüne getirdi.  (Elbette sınır kapısından geçtik ama çok kolay oldu.)


Peljesac Köprüsü Hırvatistan'ın Dubrovnik-Neretva ilçesinde bulunuyor. Köprü, aslında Hırvatistan topraklarını birbirine bağlıyor. Zira Bosna Hersek'in Neum'daki kısa kıyı şeridi Hırvatistan'ı ikiye ayırmış. İşte bu köprü o şeridi atlıyor.


(Peljesac Köprüsü üzerinden gün batımı manzarası) 
Açıkçası bu bölgeye gidene kadar bu durumdan haberdar değildim. Rahmetli Aliya İzzetbegoviç barış görüşmelerinde Bosna Hersek için kıyı şeridi verilmek istenmemesine ısrarlı bir şekilde itiraz ederek ellerinde bulundurdukları ve Neum olarak adlandırılan kısmı  asla teslim etmeye yanaşmıyor.

Neum ise Hırvatistan'ın Dubrovnik kenti ile geri kalan kısmını birbirinden ayırıyor. Bunun üzerine Hırvatistan çözümü bu köprüyü yapmakta buluyor. Ancak bu köprü bile aslında Bosna Hersek'in egemenlik haklarını ihlal eder nitelikte zira ağır yük gemilerinin bu köprünün altından geçmesi biraz zor görünüyor. Nitekim en başından itibaren Bosna Hersek bu köprünün yapımına itiraz etmiş.


Yolun devamında Adriyatik Denizi bize eşlik etti. Tam gün batımı ve dolunay akşamında eşsiz manzaralar eşliğinde yolculuğumuzu sürdürdük.

Franjo Tudjman Köprüsü Dubrovnik'e batı tarafından bir körfez üzerinden geçerek giriş yapmanızı sağlıyor.


Köprü, dolunay, deniz ve tarihi bir şehir. Manzara ve hava, her şey çok güzeldi.


Bu güzel yolculuğun sabahında böyle güzel bir manzaraya uyandık demek isterdim. Evet manzara buydu belki ama biz buna uyanmadık ne yazık ki. Merkezi tam da kaldığımız yere çok yakın olan yanlış hatırlamıyorsam 4.2 büyüklüğünde bir depremle uyandık. Allah'tan deprem çok kısa sürdü.

Gezi öncesinde Dubrovnik ile ilgili yaptığım kısa bir araştırmada ciddi bir otopark sorunu olduğunu öğrenmiştim. Bu nedenle otopark problemini önceden çözerek gitmek istedim. Çevirim içi görüştüğüm bir "otopark" sahibi ile randevulaştım. Ben otopark ararken karşıma burası çıktı. Meğer adam sabah işe giderken evinde boşalttığı kendine ait park yerini otopark olarak kullandırıyormuş. Gezeceğimiz alana çok yakın bir mesafede idi park yerimiz ve bu çok iyi oldu.


Dubrovnik ya da eski adıyla Ragusa, Hırvatistan'ın Adriyatik Denizi sahilinde bulunan, Orta Çağ'dan kalma tarihi eserleri ile ünlü şehri. Şehir özellikle son dönemlerde bu tarihi dokusu ile Game of Thrones dizisine ev sahipliği yapması sonucu şöhretini artırmış.


Old town diye adlandırdıkları eski şehir merkezini gezerken Antakya'nın eski sokakları aklıma geldi. Deprem sonrası o tarihi dar sokaklardan şimdi eser kaldı mı bilmiyorum ama yeniden yapılanma sürecinde aslına uygun şekilde yeniden canlandırılmasını umuyorum. (2022 yazında gezdiğimiz Antakya'dan bir kaç kareye buradan ulaşabilirsiniz.)


Biz elbette gezimizin amacına uygun olacak şekilde "yeşil bayrağımızı" yine bulduk. Dubrovnik Old Town'ın tam ortasında Hırvatistan İslam Topluluğuna ait bir mescit olduğunu programımızın en başında tespit etmiştik. Burada da Bosnada olduğu gibi mescidin olduğu bina girişine bizim bayrağımızın yeşil olanı asılmıştı.


Cuma namazını eski şehir merkezinde yer alan bu mescitte eda ettik.


Büyük Onofrio Çeşmesi tarihi alanda muhafaza edilmiş Dubrovnik'in önemli tarihi eserlerinden biri olarak tanımlanıyor. Elbette zarafet bakımından Osmanlı çeşmeleri ile kıyaslanmaz bile fakat hala kullanılıyor ve etrafının gayet temiz olması dikkat çekici idi.


Berrak denizde kanocular güzel bir seyir oluşturuyordu.


Şehrin tarihi alanları 1979 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası olarak ilan edilmiş. Dubrovnik'te kurulu şehir-devleti Ragusa Cumhuriyeti'ne I. Murat döneminde 1365 yılında ayrıcalık tanınmış, buna karşılık bu küçük devlet Osmanlı himayesine alınmış ve yıllık vergiye tabi tutulmuş. Napolyon Bonapart dönemindeki savaşlar sırasında 1808 yılında şehre giren Fransız ordusu bu küçük devlete son vermiş ve şehri Fransa'ya bağlamış.


Ve şehrin diğer kısımlarında kısa bir tur.

Dubrovnik ve çevresinin en güzel manzarası şüphesiz Srd Tepesinden görülüyor. Turistler bu tepeye genellikle teleferik ile çıkıyor.


Gerçekten de tepenin manzarası muhteşemdi. Lokum adası ve Dubrovnik için güzel bir seyir tepesi. Gün batımında eminim daha güzel bir manzara oluşuyordur ama biz biraz erken çıkmıştık.


Bu tepede hafif bir esinti vardı. Bu ağaçlık bölgede Adriyatik manzarası eşliğinde piknik yaptık ve biraz soluklandık.


Piknik alanımızın hemen yakınında eski şehir merkezinden Srd Tepesine uzanan tarihi bir yol vardı. Bazı turistlerin tepeye bu yoldan yürüyerek geldiklerini gördük.


Ve artık yeni rotamızı belirleme vakti gelmişti.

Seyahatimizin sonraki durağı için lütfen tıklayın.


13 Temmuz 2023

Mostar - Bosna Hersek

Bosna Hersek aslında iki bölgenin adı. Bosna ve Hersek bölgeleri. Biz de gezimizi ikiye böldük. 2023 Kurban Bayramında gerçekleştirdiğimiz Balkan gezimizin beşinci durağı Hersek Bölgesi idi. Seyahatimizle ilgili özet bilgi için lütfen tıklayın. Ayrıca yazımdaki her bir görsel ya da videonun açıklaması hemen altında yer alıyor.

Mostar'a doğru yola çıktığımızda önce Saraybosna merkeze çok yakın bir mesafede Vrelo Bosna olarak adlandırılan ormanlık park alanına gittik.

Eğer dünya böyleyse cennet acaba nasıldır diye tefekkür edeceğiniz muhteşem bir tabii güzellik burası. Bosna'da görülmesi gereken yerlerden biri..


Igman ve Bjelasnica dağlarının yamaçlarının altında bulunan Vrelo Bosne,  Bosna nehrinin kaynağını oluşturuyor.

Daha sonra Mostar istikametinde yol üstü olan Koniçe kasabasında Neretva Nehri üzerinde uzanan Eski Köprüye uğradık.

Balkanlar'daki Osmanlı mimarisinin önemli bir örneği olan köprü aynı zamanda Bosna Hersek Ulusal Anıtları listesinde yer alıyormuş.

Koniçe kasabası mimari olarak da çok şirin bir görünüme sahip.

Önceki seyahatimde de bu markete uğramış ve elma almıştım. Belki mevsim farkından olabilir; bu defa aldığım elma önceki gibi değildi.


Bosna Hersek'teki hemen her nehir gibi Neretva Nehri de son derece berrak idi.


Mostar'a çok yakın bir mesafede yer alan Blagay Alperenler Tekkesi elbette Bosna gezilerinin vazgeçilmez duraklarından biridir.


Tekke 600 yıl önce Anadolu'dan bölgeye gelen dervişler tarafından Buna Nehri'nin kaynağına kurulmuş.


Balkanlar turumuzun hemen her noktasında su ve yeşillik en dikkat çeken manzara oluyor. Blagay Alperenler Tekkesi koca bir nehrin kaynağını çocuklara göstermek bakımından da çok güzel bir örnek oldu. Bu nimeti insanlara lütfeden Allah'a sonsuz şükürler olsun.


Ve elbette Mostar Köprüsü. Bosna'nın en simgesel eserlerinden biri olduğuna şüphe yok. Gerçekten harika bir görüntü veriyor Neretva Nehri'nin üzerinde.


Köprünün üzerinden nehre ve şehre bakmak mı, yoksa kıyıdan köprüye mi bakmak? Hangisi daha zevkli kestirmek zor.


Bosna Savaşında Mostar Köprüsü'ne ilk saldırıyı 1992'de Bosnalı Sırplar düzenlemiş. 9 Kasım 1993'te Hırvat tankları köprüye daha büyük bir zarar veren saldırılarını başlatmış. Kasım ayının sonunda köprü tamamen yıkılmış. Şimdi bu tarihi bilip ardından da "Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli, Ebedî, yurdumun üstünde benim inlemeli" mısralarını düşünerek böyle bir mekanda ezana denk gelmek insanda tarifsiz bir duygu karmaşasını yaşatıyor. Hüznü ve sevinci birlikte hissetmek... Allah bir daha ezanlarımızı dindirmesin.


Koski Mehmet Paşa Camisinde ikindi namazını eda ettik. Caminin kitabesinde 1618 yılında yapıldığı yazılı idi. Yine savaşta zarar görmüş ve Diyanet İşleri Başkanlığı ile Tokyo Camii Vakfı işbirliğinde 2001 yılında restore edilmiş.

Bosna Hersek camileri ne yazık ki namaz vakitleri haricinde ziyarete kapalı ya da giriş ücretli oluyor. Namaz kılmak isteyenler için son cemaat yerleri kullandırılıyor. Ancak bu durumun özellikle Diyanet yetkililerince Bosna yetkililerine aktarılması gerektiğini düşünüyorum. Türk turistler Bosna'ya çok rağbet ediyor ve aslında Bosna'nın tabii güzellikleri yanında insanlar bu mabetleri de ziyaret etmek istiyor. Çoğu Türk turist bu camilere, giriş ücretinden çok daha fazlasını bağışlayacaktır zaten. Camilerin açık tutulması gerektiği kanaatindeyim.


Balkan gezimizin Bosna Hersek durağına artık veda etme zamanı geldi. Yine "Bayram Şerif Mübarek Olsun" diyerek vedalaştık Bosna Hersek ile. İstikamet Dubrovnik.

Seyahatimizin sonraki durağı için lütfen tıklayın.