7 Temmuz 2018

İstanbul

İstanbul’un her anı bir başka güzel elbet ama en güzel zamanı galiba Temmuz ayı. 

Bir istatistik yapılmış mıdır bilmiyorum ama gözle görüldüğü kadarıyla İstanbul’un en sakin zamanı Temmuz ayı oluyor. İnsanların, öğrencilerin tatile ya da memleketlerine gittiği bir ay Temmuz ayı. İşte benim en sevdiğim ay. Özellikle de akşam saatleri... Uzun gün ışığının ardından akşam karanlığının bastırmaya başladığı saat 21.00’den sonra hafif bir boğaz esintisi eşliğinde gezintiye çıkmak en az tatile çıkanların topladığı enerjiyi size veriyor. 

Geçtiğimiz gün yatsı namazını Yıldız Hamidiye Camii’nde kıldım. Mesela bu fırsatı eğer o bölgede ikamet etmiyorsanız başka hiçbir zaman bulamayabilirsiniz. Trafiğin en keşmekeş olduğu bir bölgede yer alıyor cami. Dolayısı ile başka bir mevsimde bu camide namaz kılmak maksadıyla çıkmak cesaret ister. Oysa bu mevsimde yatsı vaktinin epeyce geç girmesinin de etkisi ile huzur içinde gidip namazınızı kılabilirsiniz.



İstanbul'un bir diğer güzel zamanı ise her mevsim için pazar sabahı. Kalabalığı, trafiği, keşmekeşi sevmiyorsanız, sadece İstanbul ile baş başa olmak istiyorsanız özellikle de sabah namazından hemen sonra kendinizi İstanbul'un kucağına atabilirsiniz.

13 Nisan 2018

Kandil tebrikleri

Tam 12 yıl önce blogumda yine bir Mirac Kandili öncesinde kandil tebriklerine ilişkin bir paylaşımda bulunmuşum. O zamanlar telefonun SMS sistemini o geceye mahsus olmak üzere kapatıyordum. Gençlik yılları... insan biraz daha burnunun dikine gidiyor. Şimdi o zamanlardan daha çok mesajlar geliyor. Hem de sadece SMS olarak gelse yine iyi. Her iletişim kanalından ayrı ayrı mesaj gönderiyor insanlar ve bu durum 2006'daki kadar takılmıyor kafama. Belki artık bu durumu kanıksadığımızdandır. Belki de yaşça biraz daha olgunlaştığımızdandır.

Yazımın burasında blogumu biraz daha inceledim de, 2008'de de benzer konuda başka bir post daha yayınlamışım. İnsanoğlu işte... kafaya taktı mı yıllar geçse de değişmiyor durum demek ki.

Aslında yazımın konusu tebrikleşmeyle alakalı ama yukarıdaki alıntılardan tebrikleşmeyi sevmediğim anlaşılmasın. Ancak tebrikleşme yöntemine karşıyım.

Gelelim asıl konuya. Yaklaşık 30-35 yıl önce ben henüz 7-8 veya 10 yaşlarında iken Hatay'da evimize uzak diyarlardan yaşlı bir amca gelmişti. Beraberinde ben yaşlarda torunu vardı. Aklımda kalan sadece bu ayrıntı. Yıllar yıllar önce babamın dayısını Şam'da ziyaret etmiş ve o vesile ile bizim aileye karşı derin bir muhabbet beslemiş. Bu amca her mübarek gün ve gecede babamı arardı. Halen de aramaya devam eder. Nihayet biz yetiştik, İstanbul'da ikamet etmeye başladım ve bu amca bu defa da hiç sekmeden her kandil günü, her bayram günü hiç aksatmadan beni arar. Her mübarek gün geldiğinde önce ben arayacağım diye gayret etsem de amca yine benden önce davranıyor. Nadiren de olsa ben daha önce ararım ama çoğu zaman o önce arar. Evet, amcayı sadece işte o 30-35 yıl öne görmüşlüğüm var.

Bugün yine yoğunluktan bir türlü fırsat bulup arayamadım. Ancak ikindi vakti arayabildim ama ararken de içim cız ederek aradım. Zira adeten bu vakte bırakmazdı. Sesini duyana kadar heyecanım arttı ama çok şükür görüştüm ve kandilini tebrik ettim.

Bizden önceki nesillerden öğreneceğimiz çok şey var. Onlara sahip çıkmalıyız ve örnek almalıyız. Haydi şimdi büyüklerimizi (mesaj atarak değil) arayarak kandillerini tebrik edelim.

8 Nisan 2018

Diyanet Risalet Radyo

​Sosyal medya mecraları ile mesafeli bir ilişkim olduğunu tüm arkadaşlarım bilir. Sadece bir dönem twitterı aktif kullandım ama o da çok şükür uzun sürmedi. Gerçi tüm sosyal medya mecralarını da neredeyse ilk kullananlardanım. Mesela yer bildirimi yapmaya yarayan foursquare (swarm) uygulamasını belki ilk kullananlardandım. Öyle ki bazı popüler yerleri dahi sisteme ilk kaydeden ben olmuştum. Hala zaman zaman da olsa kullanıyorum swarmı. 

Sosyal medya konusuna yine nereden geldim? Özellikle instagramda gördüğüm bir paylaşım şeklinden... İnsanlar özel araçları ile yolculuklarında, hatta aracı kullanırken radyoda dinledikleri (genellikle) müzikleri radyo-yol görüntüsü eşliğinde video çekip paylaşıyor. Bu paylaşımlardan anladığım kadarıyla insanlar araçlarında genellikle müzik yayını yapan radyoları tercih ediyor. 

İşte tam burada ben neler dinliyorum, kendi tercihlerimi paylaşmak istedim. İlk üç sırada haber kanalları var; Cnntürk, Ntv ve Habertürk. Sonra Diyanet Radyo, Trt Radyo-1, Vav Radyo, Diyanet Risalet Radyo, Pal Fm, Pal Orient ve Rs Fm. 

Peki en çok hangisini tercih ediyorum? Sabah ofise değil de adliyelere gidiyorsam bu genellikle saat 08.00-10.00 arasına denk geliyor ve bu saatlerde genellikle Cnntürk ve özellikle de Parametre programını dinliyorum. Çok uzun yıllardır bu böyle. Ofise gidiyorsam radyo dinleyecek vaktim pek olmuyor. Diğer saatlerde araçta tek olursam Diyanet Risalet Radyoyu dinliyorum ve gerçekten en çok beğendiğim radyo kanalı bu. Tekrara fazla düşmeden sürekli hadislerden bahsediyor. Ayrıca hoş ilahi ve kasideler çalıyor. Çocuklar Pal Orienti seviyorlar. Diyanetin keşke çocuklar için de bir radyo kanalı olsa.


Ve sosyal medyacıların adetine uyarak hayatımdaki ilk ve tek çekimim olan radyo dinletisinin videosunu beğenilerinize takdim ediyorum.