19 Aralık 2012

Şam'a Özlem

Suriye'deki hadiseler, oranın hayatımın önemli bir parçası olması nedeniyle neredeyse aklımdan çıkmıyor. Ve nedense Suriye denildiğinde aklıma hep pozitif insanları, pozitif düşünceleri, güler yüzleri, klasik müzikleri ve tabi ki felafel geliyor. Evet bazen kendimden utanacak kadar felafeli düşündüğüm oluyor, zira oradaki zulüm devam ederken benim bunu düşünüyor olmam hoş gelmiyor bana.

Önce Şam'ın bir hatırası olarak müezzinin rahatsızlığı nedeniyle öksürerek okuduğu ama kulağımdan hiç gitmeyen ezanın bir parçasını paylaşmak istiyorum;


Bu ezandan sonra ise Şam'ın bir başka güzelliğine dalalım. Her noktası tarih kokan Şam sokaklarında pencereden ya da bir bakkaldan sızan Klasik Arap Müziğinin eşliğinde adımlamak anlatılacak bir duygu değildir. Bu gerçekten de ancak yaşanır. Adeta tarihte yolculuk yaptığınızı düşündürür size bu gezinti. Bu tarih yolculuğunda size eşlik eden sadece o eşsiz müzik olmayacaktır, birbirinden enfes baharat karışımlarının kokusu ve elbette evlerin mutfaklarından gelen ve sizi baştan çıkartabilecek yemek kokuları... Turumuzun sonunda Hamidiye çarşısındaki dondurmacıdan yiyeceğimiz bir külah enfes bir dondurma hem turumuzu taçlandıracak hem de tüm yorgunluğumuzu unutturacaktır.

Aslında Şam'ın bakkalları bile belki tek başına bir yazı konusu olabilirdi ama bunu bir başka yazıya bırakalım.

Şimdi hep beraber Suriye'nin yine klasikleşmiş müzisyenlerinden Sabri Moudallal'i (Sabri Müdellel) dinleyerek oralara gitmeye çalışalım;


Umuyorum ve öyle inanıyorum ki, en kısa zamanda huzura kavuşacaktır Suriye.

Klasik Arap Müziği için bir başka örnek, Ferit Atraş'ı yazmıştım bir zamanlar.

En son 2010 yılında kurban bayramını Suriye'de geçirmiştim ve gezimi bir yazıyla paylaşmıştım.

Yine bir süre önce Suriye'nin önde gelen müzisyenlerinden Sabah Fahri'yi de bir başka yazımla paylaşmıştım.

Ve ola ki felafel de ne ve nerede yiyebilirim diye düşünen olursa Şam'da yediklerimin çakması da olsa az buçuk özlemimi giderdiği için zaman zaman gidip yediğim Falafel House'u tavsiye edebilirim.

25 Kasım 2012

Çocukluğumun Oyunları

Şimdiki nüfusun belki en şanslıları bizim nesildi diye düşünüyorum bazı zamanlar. Gerçekten de bizden hemen sonraki nesille bile aramızda uçurum olduğunu görüyorum. Hatta 80'lere olan özlem sosyal medya ve internet aleminde en çok paylaşılanlar arasında yer alıyor. Bizim nesil, yani 80'lerde çocuk olanlar bir nebze de olsa eskiye dair bir şeyleri görebildik çok şükür.

Zaman zaman aklıma gelen çocukluğumuzun unutulmaya yüz tutmuş oyunlarını hatıramızda taze kalmaları ümidi ile yazmayı düşündüm.

İlk aklıma gelen çivi idi. Genelde büyük boy bir çivi ile oynanıyordu. Tam bir sokak ve kış oyunuydu zira oyun ancak kıvamlı bir çamur üzerinde oynanabiliyordu. Rakibinizin attığı noktayı çevrelemek ve çıkışına mani olmaktı oyunun amacı. Bu oyunun en zevkli yanı çok dar bir noktadan çıkışta çivinin diğer çizgilere değip değmediğinin tartışılması idi.

Doğrusu yazarken bile şimdi imkanım olsa da kafama uygun bir dostla bu oyunu oynasaydım diye düşündüm.

Topaç, misket ve aklıma gelmeyen daha nicesini de bir başka defa yazmak üzere şimdilik bununla yetineyim.

10 Kasım 2012

Pocket

İnternet'in kendisi başlı başına bir kolaylık ama onun içinde de bazı uygulamalar var ki o kolaylığı daha da kolaylaştırıyor. Bugün bu uygulamalardan sadece birinden bahsetmek istiyorum. Zaman zaman diğerlerini de paylaşmak niyetindeyim.

Bugün tanıtacağım uygulamanın adı pocket. İngilizce'de cebe atmak, yerleştirmek gibi anlamlara gelen bu kelime, aslında uygulamanın da anlamını karşılıyor. Uygulama birkaç kolaylık sağlıyor, bir tanesi sonra okuma özelliği, ikincisi web sayfasında gözünüzü alan nice anlamsız reklam ve benzeri görsellerden arındırılmış düz metin şeklinde okuma, üçüncüsü ise mobil cihazlarla eşleştirerek okumak istediğiniz metinleri her yerden ve yine sadece düz metin şeklinde gözü yormadan okuyabilme özelliği. Web sayfasındaki görsellerden arındırılmış olmakla beraber metin içindeki görsel ve videoları görebiliyoruz.

Twitterı genellikle kısıtlı zaman dilimlerimde (örneğin zorunlu bekleme anlarında) takip ettiğimden, paylaşılan linkleri  o esnada okuyamıyordum. Telefonumda kullandığım tweetbot uygulamasında "sonra oku" ayarından pocket uygulamasını seçtim ve artık paylaşılan linki iki hareketle pocket uygulamasına gönderiyorum. Böylece hem istediğim zaman hem her yerde ve hem de web sayfası olarak değil de düz metin şeklinde okuyabiliyorum paylaşılan linkleri.

Bu arada ismi geçmişken tweetbot uygulamasının da twitter uygulamaları içinde en doğru seçim olduğunu belirtmeliyim.

Google chorome için de geliştirilen uygulama ile webde gezinirken istediğim bir sayfayı pocket uygulamasına gönderebiliyor, ya da mail ile herhangi bir linki yine pocket uygulamasına gönderebiliyorum.

Bu işin belki en güzel yanlarından biri de İnternet bağlantınızın hiç olmadığı bir yerde dahi olsanız uygulamanızdan okumaya yarar eski linklerden biri illa ki bulunuyor.

Adresi şu; http://getpocket.com/