6 Temmuz 2007

Meclisin İradesine Dokunulmadı!

Malum olduğu üzere Cumhuriyet Halk Partisi son Anayasa değişiklik paketi ile ilgili Anayasa Mahkemesi’ne iki defa müracaat etmiştir. Birinci müracaatını paket henüz cumhurbaşkanının önünde imzayı beklerken yapılmış, ikinci müracaat ise değişikliğin Cumhurbaşkanınca imzalanıp referanduma gönderilmesi kararından sonra yapılmıştır.

Anayasamızın 151. maddesi açıkça “Anayasa Mahkemesinde doğrudan doğruya iptal davası açma hakkı, iptali istenen kanun, kanun hükmünde kararname veya içtüzüğün Resmi Gazetede yayımlanmasından başlayarak altmış gün sonra düşer” demek sureti ile dava açma süresinin başlangıcı için yasa değişikliğinin meclis tarafından çıkarılması tarihini değil, yasanın Cumhurbaşkanınca imzalanıp Resmi Gazetede yayınlanmasından itibaren başlayacağını belirtmiştir. Ancak CHP Anayasa Mahkemesinden almış olduğu önceki kararların etkisi ile olsa gerek mahkemenin işleyişinin kendi isteği doğrultusunda düzenlenebileceği varsayımıyla usulsüz bir müracaatta bulunmuş ve raportörün bu noktadan hareketle o itirazının reddedilmesi gerektiğine dair yazdığı rapor neticesinde değişikliğin Resmi Gazetede yayınlanması akabinde ikinci müracaatını yapmıştır. Anayasa Mahkemesi ise usul ekonomisi açısından Cumhurbaşkanınca yapılan itiraz ile CHP’nin itirazını birleştirerek incelemiştir.

Mahkemenin 5 Temmuz’da vermiş olduğu kararla değişiklik paketi onaylanmış olmayıp sadece değişikliğin usulüne uygun olduğu saptanmıştır. Değişikliği halk onaylayacaktır. O da ancak referandumla mümkün olacaktır. Şu halde yeni meclis Cumhurbaşkanını hal-i hazırdaki hükümler çerçevesinde seçecek veya seçemeyecektir. Seçememe ihtimali halinde muhtemelen 21 Ekim’deki halk oylamasında 22 Temmuz’da düşünülen iki sandık önümüz konacak, hem yeni bir meclis seçmek hem de değişikliği onaylayıp onaylamama konusunda iki ayrı oy kullanacağız.

Meclisin iradesine dokunmayan bu son kararı ile Anayasa Mahkemesi itibarını yeniden yükseltmiştir.

Bu yazı 19.06.2007 tarihli yazının devamı mahiyetinde kaleme alınmıştır.

5 Temmuz 2007

Cepsiz Bir Gün

Önceki gün sabah erkenden yola çıkıp boğazın yoğun trafiğine girdiğimde birden cep telefonumu evde unuttuğumu anladım. Önce garip bir duygu sardı bedenimi; kendimi bir an kısıtlanmış, özgürlüğünü yitirmiş biri gibi hissettim. Adapazarı'na gidiyordum ve gün boyu telefonum yanımda olmayacaktı. Duruşmaya yetişememe riskim olsa mahkeme kalemine telefon açıp biraz beklemelerini, yolda olduğumu söyleyemeyecektim. Duruşma salonunun kapısında beni bekleyen müvekkil telefonum cevap vermediğinde sabırsızlanacaktı. Sorunsuz bir şekilde Adapazarı'na ulaştığımı tek tuşa basarak yakınlarıma iletemeyecektim. Duruşma sonrası telefonuma sarılıp meslektaşlarımla davayı müzakere edemeyecektim.

Tüm bunlara rağmen bir an düşündüm ve "Ali, bugünün tadını çıkar" dedim kendi kendime. Köprüyü geçtiğimde trafiğin de yoğunluğu bitmişti. Düşündüm; "kaza yapsam ya da lastik patlasa ya da yardıma ihtiyacım olsa ne yaparım?" "Boş veeer" dedim ve bastım gaza. Telefon yoktu yanımda, mutluydum, özgürdüm. Kimse beni rahatsız edemeyecek, nerde olduğumu soramayacak, duruşmaya yetişecek miyim stresi yaşamayacaktım.


Adapazarı'na ulaştığımda duruşmanın öğleden sonraya kaldığını öğrendim. Telefonsuz günün tadını çıkarmak için güzel bir fırsattı bu. Adapazarı'na açıldım. Caddelerinde sokaklarında dolaştım. Kafelerinde oturdum. Telefonsuzdum, mutluydum. PTT'yi gördüm birden karşımda ama Ptt olmuştu PTT. İçeri girdim, bir kart aldım. Yeşil renkli 30 kontörlük ince kartı beklerken kırmızı renkli, üzerinde altın sarısı çipi olan akıllı kart diye bir kart verdiler 50 kontörlük. Yıllar sonra bir telefon kulübesine girdim. Ezberimde kalmış telefon numaralarını şöyle bir aklımdan geçirdim. Sadece bir kaç tane... Aramam gerekenleri aradım.

Duruşmaya girdiğimde elim cebime gitti, telefonu sessize almak için. Cebim boştu.

Kayıtsız biçimde geçirdiğim bir günün sonunda telefounumu elime aldığımda 18 cevapsız çağrı vardı.

2 Temmuz 2007

Nerde Bu Kahya?

Nerde bu Kahya? Kayboldu! Ona Cem Karaca'dan 'Kahya Yahya'yı gönderiyorum.

Kahya Yahya

Diskoteğin önünde kahya durmuşum
Araba plakasından fallar tutmuşum
İçeri giren sarı kız bana baksaydı
Baksaydıda bana bana benim olsaydı
Olmaz olmaz bilirim ben kahya yahya
O kimbilir kimin nesi ben kahya yahya

Şu istanbul şehrinden neler ummuşum
Ummuşumda sadece yutkunmuşum
İçeri giren sarı kız bana baksaydı
Baksaydıda bana bana benim olsaydı
Olmaz olmaz bilirim ben kahya yahya

Dur be oğlum kahya yahya gel haddini bil
Sen kahyasın kahya gibi kahyalığını bil
İceri giren sarı kız bana bakmazki
Baksa bile bana bana benim olmazki
Olmaz olmaz bilirim ben kahya yahya