12 Haziran 2007

'Kendine Gel Kadın'

Gazeteci Nazlı Ilıcak bana pek samimi gelmeyen bir tip olsa da demokrasi mücadelelerinde ön saflarda olduğunu da inkar edemeyecğim bir yazar. Tartışmalaradaki üslubu ise fevkalade oturaklı ve neyi savunduğunu gayet açık anlatabilen, karşısındakini kendine olan güveni ile rahatsız edebilecek bir kabiliyete sahip ve cesur.

İlericilik diye tabir edilen olgunun öncüsü olması gereken emekli bir generalin Nazlı Ilıcak'a "kadın, kadın..." diye hitap edişi yazarın bu özelliklerini tekrar hatırlamama sebep oldu.

Garip bir ülkedeyiz vesselam. Biz sadece kendi kendimize benzeriz. Ne doğuya, ne batıya!

Kaynak: Milliyet

5 Haziran 2007

Nablus Künefesi

Künefe denilince benim aklıma Hatay gelir. Eminim bir çok kişi için aynıdır. Ancak uluslararasında da öyle mi acaba?

Künefe kültürümün çok iyi olduğunu sanırdım ancak bundan bir süre önce Ürdün'e giden bir yakınımın getirdiği Nablus künefesini yediğimde künefe konusunda öğrenecek daha çok eksiklerimin olduğuna kanaat getirdim. Tabi aynı ortamda bulunan bir başka dostun hac yolculukları esnasında sırf bu künefeyi yemek için trafik keşmekeşi ile meşhur, girildiğinde çıkmanın saatler aldığı Ürdün'ün başkenti Amman'a uğrayıp sadece bu tatlıyı üreten meşhur satıcısını bulup yediklerini anlatınca ben olayın ehemmiyetini daha bir başka kavradım.

Nablus ve künefesi için yaptığım google araştırmasından Selma Şevkli'nin Filistin Günlüğü başlıklı yazısında künefenin memleketi diye bahsedildiğini gördüm. Nablus için özgür ansiklopedide ufak bilgiler var. Ve Radikal gazetesinden Ayşe Karabat 2002 yılında aynı künefeden bahsetmiş.

Evet, gerçekten de çok farklı bir tad Nablus künefesi. O tadın farklılığı nerden işin doğrusu ben tam anlayamadım. Sanırım bizdeki künefeden farkı iki kat arasına peynir değil de sadece bir kat peynir bir kat kadayıf yapılmış gibi. Neyse, bunu da artık portakal ağacından öğreniriz.

Her şeye rağmen ben annemin künefesini özledim.

2 Haziran 2007

Anket Sonucu

Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinin çeşitli etkiler nedeni ile tamamlanamadığı, demokrasinin sekteye uğratılmaya çalışıldığı bir zaman diliminde belki de sürecin en sancılı noktasına yönelik yaptığım amatörce anketin neticesi en azından bu blogun okur ve ziyaretçilerinin eşi başörtülü bir Cumhurbaşkanına olumlu baktıklarını gösteriyor. Ankete katılanların % 45'i eşi başörtülü bir Cumhurbaşkanı olsun derken % 21'i ise bu durumu memnuniyetle karşılayacağını söylüyor. % 23'ü ise "farketmez" seçeneğini tıklayarak demokrat bir tavır sergilemişler. "Olmasın" ve "kabul edilemez" diyenlerin toplam oranı ise sadece % 11.


Kanaatimce toplam 56 kişinin iştiraki ile yaptığım bu anket sonucu toplumun tümünün ortak görüşüne yakın değerlerdir. Çünkü daha geniş kapsamlı yapılan bir çok benzer anketlerde de aşağı yukarı aynı sonuçlar alınıyor.

Bu anketle ilgili olarak yine geçmiş anketlerimle ilgili yazdığım yazılarda olduğu gibi ankete iştirak ederek fikirlerini oylayanların görüşlerini açıklamalarından memnuniyet duyacağımı belirtirim. Özellikle de eşi başörtülü bir Cumhurbaşkanını kabul edilemez görenlerin görüşlerini yazmalarından memnuniyet duyarım.