28 Nisan 2007

Demokrasi

Demokrasiye
sözde değil özde inanan bir zihniyet istiyoruz!!!
Blogcuları bu konuda hassasiyet göstermeye davet ediyorum.

26 Nisan 2007

Fıkra

Blogda yazmaya karar verdiğimde Ali ile neler yazmamı istediğini filan konuştuk, Ali bana direk Cenk Ünal'ı örnek gösterdi. "Onun gibi yap sen" dedi. "O ne yapıyor?" dedim. "Fıkra yazıyor, soru soruyor, blogunu idare ediyor işte, sen de aynı şekilde yap" dedi. Gerçekten de bugün baktım, gün içinde bir çok haber sitesinde yer alan videoyu hiç bir yorum yapmadan almış bloguna, sadece başlıkta Bush'un emekliliğe hazırlandığını yazmış. Hoşuma gitti, önemli olan bir şeyler paylaşmak değil mi? Belki haber sitelerine bakmayıp sırf blog gezen internet gezginleri de vardır hem. Neyse işte, lafı uzatmayayım, ben de onun gibi yapacağım bugün, son günlerde gruplarda, maillerde dolaşan bir fıkrayı akataracağım size.

Hukuk fakültesinde Ali ile beraber okuduk. Hocalarımız kazık soruları ile nam salmışlardı. Onlar için sadece soruların kazık olması yetmiyordu galiba, notları da bir o kadar kısarlardı. Mesela bir Çetin hocamız vardı ki evlere şenlikti; 500'den fazla öğrencinin girdiği sınavdan 15-20 kişi geçebilmişti. Bir Saim hoca vardı, öğrencilerle dalga geçerdi ders arasında, sınavda hepinizi ters köşeye yatıracağım derdi.

Son günlerde bir kaç arkadaştan aynı fıkrayı mail yolu ile alınca nedense birden o günler aklıma geldi. İşte üniversite yıllarımızı aklıma getiren o fıkra:

Üniversite yemekhanesine giren bir öğrenci tüm yerler dolu olduğundan gidip hocasının bulunduğu masaya oturmuş. Hoca kaşlarını çatarak: "öküzler ve kuşlar aynı masada oturamaz!" demiş. Bunun üzerine öğrenci: "O zaman ben uçuyorum..." diye cevap vermiş. Hoca cevaba cok sinirlenmiş, sınavda öğrenciye takmış ve sınavının başarısız geçmesi için elinden geleni yapmış. Yalnız sınavda öğrenci tüm soruları mükemmel bir şekilde cevaplamış. Hoca öğrenciye: "Sana son bir soru soracağım" demiş. "Yolda yürürken iki torba bulduğunu hayal et, birinde akıl var, diğerinde ise para var. Hangi çuvalı alırsın?" Öğrenci: "Para olan çuvalı seçerdim..." Hoca: "Ben akıl olan çuvalı seçerdim..." Öğrenci: "Normal! Kimde ne eksikse onu seçer..." Hoca çok sinirlenmiş, öğrencinin not defterini alıp içine "Öküz" yazmış. Öğrenci nota bakmadan odadan çıkmış. Bir dakika sonra öğrenci kapıyı aralamış : "Sayın profesör, imzanızı atmışsınız, fakat notumu yazmayı unutmuşsunuz." demiş.

24 Nisan 2007

Tebrikleri Kabul Ettim!

"Yahu arkadaşlar, beni niye tebrik ediyorsunuz? Ne Cumhurbaşkanı oldum, ne de adayı?" Telefon açıp beni tebrik eden arkadaşlara bunu diyemedim bugün.

Sabah evden ayrılmadan haberlere baktığımda adayın bugün AKP grup toplantısında açıklanabileceğine dair yorumlar vardı. Ancak grup toplantısını izleyemedim. Aynı saatte Bayrampaşa Cezaevinde idim ve üzerimde hiç bir iletişim aracı da yoktu. Aksilikler birbirini izleyecek ya, ben ne kadar acele ediyorsam görüşme o kadar uzadı. O yetmedi, tam cezaevinden çıkıyorken avukatlık kimliğimi ibraz edemedğimden 10-15 dakika daha gecikti çıkışım. Çıkıp da telefonu elime aldığımda 5 tane cevapsız çağrı gördüm. Hepsini tek tek aradım ve hepsi tebrik için aramıştı. Hepsine teşekkür ederim dedim ama bir taraftan da "Tayyip Bey acaba beni mi aday gösterdi, hadi canım mümkün değil" diyordum içten içe. En azından 40 yaşını doldurmamıştım ama o da zor değildi ki, neticede cumhurbaşkanını seçecek meclis ufak bir düzenleme ile cumhurbaşkanı adayları için seçilme yaşını da pekala 30'a indirebilrdi.

Bu duygu ve düşünceler içerisinde elim radyoya gitti ve haber kanallarından birini açtım. Radyoyu açtığımda ufak bir hayal kırıklığı eşliğinde kendi kendime söylendim; "Ali sen de çok safsın yahu, seni cumhurbaşkanı yaparlar mı?" Daha derinlerden bir ses ise; "31+7=39, Ali yine yetmiyor, gelecek seçimde de aday olamıyorsun, Turgut Özal niye 3. senesinde vefat etti ki, 1 sene daha bekleseydi olmaz mıydı? Kim bekleyecek şimdi 14 sene?" diyordu. O sırada çalan telefonla kendime geldim ve tebriklerin sebebini anladım. 2 yıldır öngördüğüm ve iddia ettiğim üzere cumhurbaşkanlığına Abdullah Gül aday olmuştu ve dostlar bunu bildiğim için tebrik ediyorlardı. Hepinize teşekkürlerimi sunuyorum arkadaşlar.

Adaylık mı? Bir başka bahara!