31 Ağustos 2006

Alo

- Nasılsın, iyi misin? Nasıl gidiyor?

- İyi hamdolsun, idare ediyor. İttire ittire ilerlemeye çalışıyoruz.

- Yahu boşa alsana, bırak kendiliğinden gitsin.

- Ama yokuş yukarı, ne yapabilirim ki?

- Dert ettiğin şeye bak, yönünü değiştireceksin, boşa alacaksın, hepsi bu...

24 Ağustos 2006

BM Barış Gücü! Neden?

Günlerce devlet terörünü izledik. Günlerdir de ateşkes sonucunda Lübnan'a yerleştirilmesi planlanan Barış Gücünü konuşuyoruz. Kurdun kuzuları yok ettiği ormanlık bir alanda arslan kralın emri ile tavşan, kurbağa ne kadar masum varsa kurtla kuzunun arasına yerleşip güya barış sağlayacaklarmış. Olayın özeti bu.

Barış Gücünün dayanağı olan 1701 sayılı BM kararının 3. maddesini dikkatsizce de okusak esasında amacın ne olduğu ortaya çıkıyor; "...hiçbir güç Lübnan hükümetinin izni olmaksızın bölgede silah bulundurmayacak ve bölgede Lübnan hükümetinden daha üstün bir otorite bulunmayacak." Kısaca Hizbullah silah bulunduramayacak diyor bu madde. Olayın daha da özeti şu; İsrail beceremediği, eline yüzüne bulaştırdığı Hizbullah operasyonunu BM Barış Gücü sayesinde ve güya uluslararası gücü de arkasına alarak gerçekleştirmek için ihale açtı. Peki ihaleye kim girecek? Israrla Türkiye de girsin diyor? Sebep ne? Türkiye'nin mavi boncuğuna mı aşıklar? Elbette değil. Sebebini çözemiyorum işte... Ya komplo teorileri kurmak gerekiyor ya da susmak...

Ateşkes ilan edilmişse ve iyi-kötü şu ana kadar ateşkes bir şekilde devam ettirilebiliyorsa Barış Gücüne ne ihtiyaç var? Bunu da anlamıyorum.

Son olarak merak ettiğim bir husus; 1 ay boyunca izlediğimiz vahşetin sebebi gösterilen, 1500'e yakın sivilin katlini meşrulaştıran(!) kaçırılan 2 İsrail askerinin akıbeti ne oldu sahi?

20 Ağustos 2006

Köyüm

Dağ eteğinin ovayla birleştiği bir noktada kurulu yeşillikler içinde bir köyümüz var. Ben küçükken yaz aylarında oraya giderdik. Bir konağımız vardı. Köyün tek iki katlı eviydi orası. Bir tarafı ahşaptı, geçmişi belki 100 yıldan fazla olan, bir tarafı ise beton. Önünde her çeşit sebzenin yetiştirildiği bir bahçesi vardı evimizin.

2 hafta önce köyümü görmeye gittim. Artık terkedilmiş bir hali var. Akrabalarımdan pek kimse kalmamış. Kimi artık öbür dünyada, kalanlarsa “şehre” inmişler.

İşte köyümden manzaralar;

Geleni bu cami ile karşılıyor köy. 1980'lerin sonunda tamamlanmıştı. Eski halini özletse de halen huzuru bulabileceğiniz bir cami burası. Dili olsa da konuşsa, ne büyük zatlar geldi geçti benden dese...

Köyde kalan bir kaç yaşlı...

Evden caminin görüntüsü. Yeşillikler arasından ancak minare görünüyordu daha doğrusu.

Bahçemizde uzun bir aradan sonra tekrar sebze yetiştiriliyor.

Kendi kendine oyun çıkarmak isteyen bu çocuğun yalnızlığı bizim köyün yalnızlığına şahitlik ediyordu adeta.