31 Mayıs 2008

Komik spikerler, komik manşetler

Günlerce böceklerle uğraştık. Netice itibariyle öğrendik ki böceklerin hepsi görevlerini hakkıyla yerine getirmişler.

Göz göre göre ellerinde hiç bir delil yokken tüm ülkeyi karıştıracak bir iddiayı dile getirip peygambere ve dine hakareti unutturmak ancak böyle olur. Tüm böcekleri kutlamak lazım.

Cuma sabahı işe giderken dinlediğim hemen her radyonun kendilerini "allame" sanan yorumcuları hadiseyi dillerine dolamışlardı. Ellerine geçen fırsatla(!) manevi değerlere etmedik hakaret bırakmıyorlardı. Acaba bir sonraki programlarında dinleyici karşısına nasıl çıkacak bunlar?

Onlara da artık ağabeyleri öğretsin bunu;

28 Mayıs 2008

Telekulak ya da orta kulak

Bugün "dinleniyoruz" feryatlarını dinledik. Dinlenmeyen kim var Allah aşkına? Teknolojinin geldiği son noktada isteyen istediğini istediği şekilde dinleyebiliyor.

Bugün feryat edenleri hükümete yakın olduğu söylenen Emniyet dinliyorsa, JİTEM de hükümeti dinliyordur. Ya da bir başka istihbarat örgütü de birilerini dinliyordur. Hatta eminim bazen frekanslar bile karışıyordur.

Dinlenmekten korkmamak lazım ama korkmamak için de doğru olmak gerek. Yanlışların ortaya çıkacağından endişe edenler dinlenmekten dolayı feryad-u figan ediyorlar. Hadise bundan ibaret.

26 Mayıs 2008

Tabii güzellik

Son yıllarda İstanbul'un çehresi laleler ve güllerle daha da güzelleşti. Mart ayındaki lalelerden sonra Mayıs ayında da gül mevsimi başlıyor.

Bunlar elbette içimizi ferahlatıyor, gözlerimizi şenlendiryor fakat her şeye rağmen, işte şu fotoğraflardaki tabii güzelliği yaşatmıyor.


18 Mayıs 2008

Şampiyonluk anketi


Benim anketlere katılanların ön görüleri hakikaten şu son anketle tescillendi. Maçların tamamlanmasına 4 hafta varken hazırladığım anketten Galatasaray'ın şampiyon olacağı sonucu çıktı.

Ben Sivas'ı destekliyordum ama sağlık olsun, FB olacağına GS olsun...

16 Mayıs 2008

Araç takibi

Son günlerin en dikkat çeken gündemi Anayasa Mahkemesi Başkan Yardımcısının takip edildiğini düşünmesi oldu. Fakat takip edildiğini düşünen biri neden doğrudan takip edenlerin yanına gider? Sıradan biri olarak ben bile takip edildiğimi (hatta polisin takip ettiğini) düşünsem durur, polisi ararım, onlar vasıtasıyla vaziyeti öğrenmeye çalışırım. Koskoca bir hakimin kendi güvenliğini düşünememesi akla ziyan bir fikir olduğuna göre burada başka bir şeylerin döndüğünü düşünmek gerekebilir.

Komplo teorisyenlerine bir fikir olsun dedim...

Teorisyenler işini yapa dursun, biz araç nasıl takip edilir ya da sıkıştırılır onu izleyelim;

13 Mayıs 2008

Toplu mail

Aşağıdaki maili 60 saniye içinde 1200 kişiye göndermem gerekiyormuş, ben de bunu en kolay burdan yapabilirim dedim, buraya alayım da nasıl olsa günün birinde 1200 kişiye ulaşır diye düşündüm.

------------------------------------

Bu zamana kadar bana zincir e-posta gönderen tüm dost ve arkadaşlarıma teşekkürü bir borç bilirim;

Sayelerinde tuvalet temizlemekte kullanıldığı öğrendiğim kolayı içemez oldum.

Aids virüsü taşıyan iğneler kıçıma batar korkusuyla sinemaya gidemez oldum.

Deodorantlar kanser yapıyor diye sayelerinde artık bir domuz gibi kokmaya başladım.

Telefon hattımı kullanıp bana borç takarlar korkusuyla telefonlara da cevap vermiyorum.

İçinden fare ya da fare zehiri çıkar diye hiçbir kutu içeceği içmiyorum.

Çok sevdiğim içkime ilaç koyup beni uyuturlar,organlarımı çalarlar ve buz dolu bir küvetin içinde uyanırım diye bana yaklaşanları da tersliyorum.

Neyim var neyim yoksa satıp hastanede yatan ve büyük ihtimalle ölmek üzere olan çocuklara yatırmayı düşünüyorum.

Mail listesine katılırsam alacağım söylenen para, bilgisayar, cep telefonu ya da gezileri beklemekten de evden dışarı çıkamaz oldum.

Tuz Gölü'ne Konya'nın katkılarından dolayı yemeklerim tuzsuz tatsız.

Msn paralı olacak; adam yeşerecek mi,sararacak mı beklemekten de gına geldi.

Excel hala ne zaman emekli olacağımızı da bildirmedi.

Bir maili forward etmedim, başıma ne belalar gelecek diye korkuyla beklemekten ruh sağlığımı da kaybettim.

Multipl skleroz olunuyormuş diye diyet ürünleri düşmanıma bile tavsiye etmiyorum.

Yerli malı kullanacağım derken marketlerde barkodu 869 ile başlayan ürünleri aramaktan da gözlerimin biraz daha bozulduğunu farkettim.

Sevgili dost ve arkadaşlarımdan gelen; 'lütfen okuyunuz', 'çok önemli', 'aman virüse dikkat', 'bilmem kim para dağıtıyor', 'en az beş kişiye yolla', 'inanmadım ama doğruymuş', 'kişiliğini test et', 'tıkla para yolla, tıkla yardım et', 'bilmemkim seni gözetliyor', 'bilmem kime mail at, haddini bildir', 'onu yeme bunu ye' şeklinde başlayan kerameti kendinden menkul, nev'i şahsına münhasır bu mailler sayesinde hep beraber 'kafayı çizme'ye ne kadar yakın olduğumuzu da müşahade etmiş oldum.

ŞİMDİ: Eğer bu maili 60 saniye içinde 1200 kişiye göndermezsen; Bilesin ki bir kuş sabah akşam kafana pisleyecek ve hayatı sana dar edecektir.

Bir dost...

5 Mayıs 2008

You Tube'u kapatmak

You Tube için hakimler artık inceleme de yapmaz oldular eminim. Kapıdan giren şikayetçinin ağzından You Tube ismini duyar duymaz katiplerini çağırıp bilgisayarlarındaki hazır müzekkereyi ilgili merciye gönderip yasaklıyorlar siteyi.

- Efendim, You Tube...
- Yine mi? Hemen yasaklayalım.
- Teşekkürler efendim.

Diyalogun tamamı bundan ibarettir sanırım. Tekrar açılsın, bir de ben deneyeceğim.

İlgili haber; http://www.haber7.com/haber.php?haber_id=317342

1 Mayıs 2008

1 Mayıs

1 Mayıs işçi bayramı ilan edilse, kutlamalar da Taksim Meydanında yapılsa ne olur? Bugünkünden daha kötü bir manzara ile mi karşılaşırdık yani?

Arada sırada bloguma TBMM'den girişler oluyor, okuyorlarsa bir zahmet bu durumu izah ediversinler de anlayalım.